Agos’un Beyaz Karga’sı

Saghatel Basil, Agos’un Ermenice sayfaları için kaleme aldığı ‘Beyaz Karga’nın Köşe Yazıları’nı bir kitapta topladı. Diaspora ve Ermenistan olarak bölünen Ermenilerin birbirleri ile olan iletişim(sizlik)lerini, aidiyet duygusunu ve farklı ülkelerde Ermeni olmayı ele aldığı yazılar okuyucu ile bu hafta buluştuğu halde oldukça büyük ilgi uyandırdı.

Kargaların beyaz olduğu için, güvercinlerin ise karga sesli olduğu için aralarına almadıkları ‘Beyaz Karga’, Basil’in yazılarında Diasporalılar için kullandığı bir metafor. Diasporalı Ermenilerin ve Ermenistanlıların arasında kalmışlığı, iki yere de aidiyet  hissedip iki grubun da yanlışlarını görüp kaybolmanın verdiği sıkıntıyı, hüznü ama bunun yanında çözüm önerilerini de aktaran Saghatel Basil, yazılarında sıfatlardan kurtulmanın en büyük çözüm olduğunu anlatıyor. “2011 yılında benden her hafta bir makale yazmamı istediler, başta tereddüt ettim, her hafta yeni bir konu zordu. Ben de Beyaz Karga’nın başından geçenleri anlatmaya başladım. Bu kitapta, yayımlanan 60 makalemi topladım. Bu bir sanat eseri değil, Diaspora’ya, hala kendine bir yer bulamayan ‘Beyaz Karga’ya bir eleştiri belki de” diyen Basil’in kitabı, orijinal makaleler gibi, Batı Ermenicesi ile yayımlandı. 

İlk sayfasında bir ayna bulunan kitap, okuyucuya “Biz ve Ayna’nın” hikayesini anlatırken, sembolik de olsa hepimizi aynaya bakmaya, sorunlarımızı aynada bulmaya çalışmaya çağırıyor.

Yerevan’daki Halepli

Saghatel Basil şimdilerde bir yazar, siyaset bilimci ve eğitimci olarak anılıyor, oysa 2000’lerin başlarında Ermenistan’da öğrenci olanların bir kısmının hayatında yer alan önemli bir figürdü. Yerevan Devlet Üniversitesi, Siyaset Bilimi Fakültesi’nin tanınan öğrencilerinden Saghatel, dünyanın farklı ülkelerinden Ermenilerin üniversite eğitimi için buluştukları Yerevan’da, sadece Diasporalılar için değil Ermenistanlı öğrenciler için de bir ‘zihin açıcı’ oldu. Elinde bazen İngilizce, bazen Ermenice, çokça Arapça kitaplarla gezen Basil’in her gün tartışacak bir konusu, eleştirecek bir davası olurdu, ama tarzı her zaman sakin, saygılı ve barışçıydı.

Farklıydı. Ne askerden kaçmak için okuma bahanesi ile doğdukları şehri bırakıp gelen, anfilerden çok zamanını şehrin kafe ve restoranlarından geçiren oğlanlara, ne de mezun olup babasının işini devam ettirmek için eve dönecek olan, doğuştan iş adamlarına benziyordu. Kavgası olan tiplerdendir “Sagho”.

Ermenistan’da gördüğü yanlışları üniversitede derslerde konu yapmış, hocaların “aman siyasete bulaşma” laflarına kulak asmayıp, okul gazetesine ülkedeki rüşveti eleştirmek için kaleme aldığı ‘Her şey Para’ yazısını yayınlatabilecek kadar inatçı olmuştur. Ermenistan’ı beğenmeyip, her köşe başında yerli yersiz şikayet eden ‘modern Diasporalılardan’ da değildir. Diaspora’nın yanlışlarını, yaklaşımındaki hatalarını, üstten bakışını çok iyi bilir, onları da eleştirir. İdealisttir. Adalet duygusu ile hareket eden ve kendine her daim mücadele edecek bir konu yaratanlardandır.

Öğrenciyken önyargıları yok değildi, ama kırmasını çok iyi bilirdi. Koyu sohbetlere dalıp, önce Ermenistan’ı sonra kabuğumuza sığamayıp dünyayı kurtarmaya niyetlendiğimiz bir gün bana “Yıllar önce, Türkiyeli bir Ermeni ile  dost olacaksın deseler, gülerdim” dediğinde ‘Türkiye’de Ermeni olmak’ konusunu belki de otuzuncu kere tekrar konuşmaya başlamıştık. Başkalarının önyargılarını da kıran, kimilerince ‘Karanlık ve çirkin’ olarak görülen Arap Alfabesinin aslında ne kadar estetik, dilin ne kadar çekici olduğunu, Arapça derslerimde zorlandığım yerlerde anlatarak ispatlamıştır.

Babası, Ermeni Soykırımı sırasında Urfa’dan kaçan bir ailenin oğlu, annesi ise Arap. Farklı olmayı, mücadele etmeden yaşanamayacağını, küçük yaşta anlamıştı. Hırvatistan’da doğan Saghatel, Halep’te büyüdü, küçük yaşında yüzleştiği şeker hastalığının hayatını kısıtlamasına izin vermedi. Hastalığını hatırlatıp, sakin bir hayat seçmesi gerektiğini söyleyenlere kulak asmadı. Üniversite eğitimi için önce ‘Ortadoğu’nun Paris’i’ Beyrut’a oradan da Yerevan’a geldi.

Hayat bir nehir

Yerevan’da yapmayı planladığı çok şey vardı, fakat 2005 yılında sağlığı kötüleşip, görme yetisini tamamen kaybedince Halep’e dönmeye karar verdi. Bu dönüş ne bir yavaşlama ne de vazgeçiş oldu onun hayatında. Yerevan’da öğrenci iken çalıştığı ‘Art Bridge’ (Sanat Köprüsü) kafe-kitapçı formatını, kendi anladığı şekilde Halep’e uyarladı. Suriye için yenilik olan bu kafeye ‘Art River’ adını verdi, nehrin hayatın akışını vurguladığını söyledi. Bu kafede Halep’te ses getiren etkinlikler düzenlendi, Ortadoğu Arap Edebiyatı ile Ermeni Edebiyatı’nı yan yana getirdi.

Suriye’nin karıştığı günlerde Ermeni basını ile yabancı basına Suriye’de olanları anlattı. Suriye’yi terk etmek zorunda kaldıktan sonra farklı organizasyonlar ile çalışarak  eğitim seminerleri verdi. Ermenistan Başbakan’ı tarafından ‘Aktif Yurttaş’ nişanesine layık görüldü. 2016’da Suriye’de yaşananları anlattığı ‘Yurttaşın Başyapıtı’ adlı ilk kitabını yazdı. 

Geçen yıl evlenen Saghatel, şu anda İsveç'te yaşıyor. Dik başlılığından ve mücadeleciliğinden hiçbir şey kaybetmeyen Saghatel yurt dışındaki eğitimlerinde, her zaman sorunlardan kurtulmak için bakış açısının değiştirilmesini gerektiğini vurguladığını söylüyor. “Onlara kendi oldukları yerden değil, benim olduğum yerden bakmayı öğretiyorum” diyen Sagahtel’in son yıllarda yardım ettiği insanlar tarafından en sevilen cümlesi “Gelin bir de körün bakış açısıyla bakın!” oldu.

Kategoriler

Güncel Ermenistan Basın

Etiketler

Beyaz Karga


Yazar Hakkında