“İntiharın da provası mı olurmuş?” demeyin, basbayağı oluyormuş meğer. 20. yüzyılın Balkanlar’dan çıkmış en keskin kalemlerinden biri olarak anılan, aynı zamanda Emir Kustrika’nın ‘Underground’ filminin de senaristi olan Duşan Kovaçeviç’in kendine has üslubuyla, kara mizah tarzında kaleme aldığı, alaycı ve sarsıcı sistem eleştirisi ‘İntiharın Genel Provası’ bu sezon Tiyatroadam’ın ev sahipliğinde sahneleniyor. Daha önceki yıllarda Şehir Tiyatroları’nda da sahnelenen oyun, isminin aksine oldukça eğlenceli bir yapıt. ‘İntiharın Genel Provası’, coşkulu tarzı ve yüksek performansıyla oyunun sonuna kadar gizemini koruyan bir bulmaca, şaşırtıcı bir macera olarak nitelendirilebilir.
Erdem Akakçe, Fatih Koyunoğlu, Kadir Çermik ve Selen Öztürk’ün başarılı performanslar sergiledikleri ‘İntiharın Genel Provası’nı, geçtiğimiz sezon yine Tiyatroadam tarafından sahnelenen ‘İvan İvonoviç Var mıydı, Yok muydu?’ adlı oyununun yönetmeni Emrah Eren yönetiyor. Bilge Emin’in Türkçeye çevirdiği oyunda, borçları nedeniyle intihar etmek üzere Tuna Köprüsü’ne gelen mutsuz bir mimarın kararından vazgeçirilip büyük bir projenin peşine düşmesi ve yeniden hayata tutunması işleniyor. Oyunun hemen her sahnesinde Yugoslavya’daki büyük değişimin izlerini bariz bir şekilde görebiliyoruz.
Oyun, intihar girişimi öncesinde son kez sevgilisine telefon etmeye karar veren mimarın (Kadir Çermik) tiradıyla başlıyor. Adamcağız, sevgilisinin kendisini atlamamaya ikna etmesine öfkelenedursun, bir yandan da nereden ortaya çıktığı belli olmayan geveze balıkçıya (Fatih Koyunoğlu) laf yetiştirmeye çalışıyor. Köprünün altına ağlarını sermiş olan balıkçı, sırf ağları zarar görmesin diye mimarı atlamaması ya da dilerse gidip başka bir köprüde şansını denemesi için kandırmaya çalışıyor. Deyim yerindeyse, zavallı adama ağız tadıyla bir intihar zevki yaşatmıyorlar. Koyunoğlu çok doğal ve bir o kadar da yüksek tempolu bir performans sergiliyor. Bazı replikleri tekrara dayansa da rahatsız etmiyor, aksine, bir komedi unsuru olarak öne çıkıyor. Sonuçta mimarın ölümü beklenmedik insanlar tarafından engellenmeye çalışılıyor, hatta gelen bir iş teklifiyle yeni bir hayat umudu aşılanıyor. Bu umutla yeni bir hayata yelken açsa da, kendini yok edici bir sistemin çarkları arasında bulacağından habersiz bir şekilde olayların akışına sürükleniyor. Farkına vardığında ise yine ilk durağı olan Tuna Köprüsü’nde buluyor kendini ve bu kez başlangıçta sahip olduklarını ve arada yitirdiklerini görüyor.
‘İntiharın Genel Provası’ toplamda dört oyuncudan oluşuyor, ama dört karakterden değil. Oyunun ikinci perdesinin sonlarına doğru Erdem Akakçe’nin iki saat boyunca kaç farklı karaktere büründüğüne inanamıyorsunuz, daha doğrusu bir yerden sonra saymayı bırakıyorsunuz. Akakçe, her rolü başarıyla canlandırıyor. Gelelim oyunun tek kadın oyuncusu Selen Öztürk’e… Fettan, uyuşturucu bağımlısı, eski striptizci rolündeki Öztürk’ün özellikle ikinci perdedeki performansı izlenmeye değer. Rolünü bu kadar sahiplenen, bu kadar içten bir oyun sergileyen bir sanatçıyı seyretmek büyük keyif.
Kanımca oyun, iki yerine tek perdeden oluşsaydı, seyircilerin ilgisini daha çok çekebilirdi, çünkü ara ara, özellikle de temponun ağırlaştığı sahnelerde, dikkatler biraz dağıldı. Diğer yandan ilk perde – ya da oyunun ilk başları – pür dikkat izleniyor ve finali de izleyicide tam bir şok etkisi yaratıyor, güçlü ve yaratıcı akışıyla izleyenleri heyecanlı bir maceraya sürüklüyor. Farklı bir tiyatro deneyimi yaşamak isteyenlere, Kasım ve Aralık ayları boyunca farklı mekânlarda sahnelenecek olan oyuna gitmelerini öneririm.