Ekümenik Patrihane'yi ziyaret eden Görmez, Türkiye’deki tüm gayrimüslimlerin din adamı yetiştirmesinin bir hak olduğunu ve Ruhban Okulu’nun açılması gerektiğini vurguladı. Konuyu Agos'a değerlendiren Ekümenik Patrikhane’nin Basın Sözcüsü Peder Dositheos Anağnostopulos, Ruhban Okulu’nun açılması için yeni anayasayı beklediklerini açıkladı.
EMRE ERTANİ
emreertani@agos.com.tr
- Ruhban Okulu konusunda hangi noktadayız?
Bu konuda yeni süreç Ocak 2011’de Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ziyaretiyle başlamıştı. Arınç, Patrik Hazretleri’yle görüşmüş ve “Ruhban Okulu konusunda siyasi irademiz var” demişti. Daha sonra Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da ziyaretinde aynı yönde konuşmuştu. Hükümetin arzusu okulu açmak ama “Politik değil, hukuki engeller var” deniyor. 82 Anayasası’na göre okulun açılması mümkün değilmiş. “Anayasa’ya göre iki tür okul açılamaz; özel dini okul ve özel askeri okul” deniyor. Demek ki anayasa değişirse bu durum da değişecek. Patrik Hazretleri, Anayasa Komisyonu’nda, Ruhban Okulu’nun açılmasını mümkün kılacak noktaları izah etmeye çalışmıştı. Görmez, sadece Rumların değil, gayrimüslim olan herkesin din adamı yetiştirmesi gerektiğini ve yurtdışından din adamı gelmesinin doğru olmadığını belirtti. Bütün bunlar okulun açılması gerektiği anlamına gelir. Okul bugün açılsa yarın eğitime başlayabilir. Fakat okul açılınca da sorunlar olacak; yurtdışından öğretmen gelmesi gerekecek, hem onlar hem de öğrenciler için özel izin alınması gerekecek. Bugünden yarına olması zor bunların. Arzumuz, öğretmenlerin dışarıdan gelmesi ama eskiden olduğu gibi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından atanmaları. “Patrikhane kendine özel bir okul istiyor” deniyor, bu doğru değil. Ruhban Okulu, 1844’ten beri Milli Eğitim’e bağlıydı, hâlâ da öyle. Bizim yapacağımız şey müfredatı belirlemek. Bunun, Bakanlık tarafından onaylanması gerekir.
- Okulu açma girişiminde bulunacak mısınız?
Okulun açılması için anayasanın değişmesi gerekiyorsa, önümüzdeki ilkbaharda yeni bir anayasamız olabilir. Eğer anayasada bizim sorunumuzu çözecek maddeler olacaksa ki olacağına inanıyorum, “Bu okulu açın” talimatı 2013 Haziran’da gelebilir ve 2014 eğitim yılında okul açılabilir. Bu benim düşüncem. Rumcada bir söz vardır, “Allah parmağını bir işe koyarsa, olur.” Anayasa değişikliğini beklemek en doğru yol. Yeni anayasada gayrimüslimlerin serbestçe dini okul açabileceği belirtilir ve bu garanti altına alınırsa, bu sorunlar bir daha yaşanmaz
- Sonuç beklediğiniz gibi olmazsa ne yapacaksınız?
Patrik Hazretleri, “Bu süreçten bir sonuç alamazsak mecburen AİHM’e başvuracağız” demişti. Hükümetin iradesi olduğu belirtilince bu konu unutuldu ama unutulmaması lazım. Patrik Hazretleri ve Ruhani Kurul böyle düşünüyor. Yeni anayasadan sonuç çıkmazsa AİHM’e gitmekten başka çaremiz kalmayacak.
- Atina’da cami açılması konusun Ruhban Okulu ile birlikte gündeme getirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu bir nevi çelişkidir. Sayın Diyanet İşleri Başkanı, “Bizim gibi büyük bir ülkenin, mütekabiliyet konuları gündeme getirmesini doğru bulmuyoruz” dedi. Diyanet İşleri Başkanı akabinde “Buraya gelmeden evvel, bana, Batı Trakya’dan, ‘Patrik Hazretleri’ne bizim durumumuzu iletin’ mesajları gönderildi” dendiğini söyledi. Atina’da neden cami yapılmadığını sorun demişler. Cami konusunda Patrik Hazretleri’nin tavrı açıktır, karşı değildir ve desteklemiştir de. Biz Atina’nın hükümetine veya kilisesine karışamayız. Bunu Türkiye’de anlatmak zor oluyor. Herkes Ekümenik Patrikliği dünyadaki bütün Ortodoksların idari merkezi olarak görüyor ki bu yanlıştır, sadece manevi merkezidir. Biz hiçbir kiliseye şöyle yapın, böyle yapın diyemeyiz. Ortodoks dünyası bir piramit değildir Katolik Kilisesi gibi. Batı Trakya’ya gelecek olursak, herhangi bir insan topluluğu mütekabiliyetin esiri olamaz. İstanbul’dakilere yapılanların bedelini onlar ödüyor, orada yaplanların bedelini biz ödüyoruz. Biz çok bedel ödedik. Ben 18 yaşındayken İstanbul’da 110 bin Rum vardı, bugün 3 bin kaldık. Oradakiler 140 bindi ve hâlâ nüfus olarak bir sorunları yok. Mütekabiliyet medeni bir dünyada unutulması gereken bir kelimedir. Bununla politika yapılamaz. Evet, Batı Trakya’da sorunlar var. Biz sorunlarımızı devletle görüşerek ve AİHM’ne giderek çözdük. Onlar için de bu yol açıktır. Neden Batı Trakya’daki bir sorun için Patrik bir fikir ifade etsin? Bunu anlayamıyorum.
- Selanik Metropoliti Anthimos’un “Eğer Ruhban Okulu açılırsa ve İstanbul’u ziyaret eden Hıristiyanlar için Ayasofya’da yılda 2-3 kez ayin yapılırsa, sadece o zaman, cami yapılmasına izin vereceğiz” sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu bahsi geçen şahıs milliyetçi kimliği ile tanınmaktadır. Bunlar Yunanistan’da tutucu düşünen çevrelere için satan politikalardır. Ayasofya’yı açmakla hangi problemi çözmek istiyor anlamadım. Bunun mantıksızlığı şurada, eğer bir yerde camiye ihtiyaç varsa orada cami yapılması gerekir, doğrudur, insan hakkıdır. Bugün Ayasofya, kilise olarak açılsa Müslümanlar ne düşünecek? Çünkü onlar da ibadethene olarak kullanamıyor. Ayrıca açılsa nereden Hıristiyan gelecek? Burada bir sürü kilisemiz var, bu konuda bir sıkıntı söz konusu değildir. Ayasofya’nın müze olarak kalması en doğru yoldur.
- Size gelen bir hediyeyi Görmez’e hediye ettiniz. Murat Bardakçı, köşesinde bunu alay ederek yazdı…
Hakikat şöyle, ben araştırdım. Verilen bir hediyeyi bununla mesut olacak bir insanı tanıyor ve ona verebilirsem bunda herhangi bir haksızlık veya ikiyüzlülük sözkonusu olmaz. Hatta Kur’an’da da bu böyleymiş. Prof. Hüseyin Hatemi’ye danıştım, “Bu bir sünnettir, yani iyi bir hareket demektir” dedi. Saydığın sevdiğin birinden aldığın bir hediyeyi değer verdiğin, saygı duyduğun birine vermek yanlış bir hareket değildir.