‘Ankara Vukuatı’, Ankaralı bir Katolik Ermeni olan Simon Arakelyan’ın 1915’te yaşadıklarını anlatıyor. Resmi tezlerde ‘tehcirden muaf’ tutuldukları söylenen Ermeni Katoliklerin sürgün ve katliamlar sırasında neler yaşadığına ışık tutan bu tanıklık, Ankara’nın Hıristiyan nüfusunun başına gelenleri anlamak açısından da çarpıcı veriler sunuyor.
Aras Yayınları’ndan bu hafta çıkan kitap, ilk kez 1921’de İstanbul’da ‘Enkare Vukuatı ve Menfilik Khatıratım’ adıyla Ermeni harfli Türkçe olarak basılmış. Kitabın yazarı Ankaralı bir Katolik Ermeni olan Simon Arakelyan, Ankara’da doğmuş ve büyümüş. Reji’de (Tütün İdaresi) memur. Evli ve bir küçük kızı var. Baldızı Maryam’ın kocası Kevork Babacanyan, asker. İki kız kardeşi var. Küçük kayınbiraderi Krikor Fesliyan onunla birlikte tehcir ediliyor; eşi ve çocukları da Eskişehir’e tehcir edilip bir Şimendifer Kumpanyası memurunun evinde saklanarak hayatta kalmayı başarıyorlar. Büyük kayınbiraderi Ardaşes Fesliyan ise asker oluğu için tehcir edilmiyor ve ailesini yanında tutabiliyor.
Anadili büyük bir olasılıkla Türkçe olan Arakelyan’ın Fransızca ve Ermenicesinin de iyi olduğu kitaptan anlaşılıyor. 1918’de imzalanan Mondors Mütarekesi’nden sonra Ankara’da Ermenilere yönelik katliamlarla ilgili açılan soruşturma kapsamında ifade veren Arakelyan, 1922’den sonra Fransa’ya göç edip, 1939’da Fransa vatandaşı olur ve aynı yıl Paris’te ölür.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN