Mehmet Said Aydın'dan 'Define Tefrikası' - dördüncü bölüm.
“En azından ona ölmesini dileyecek kadar değer verdik,” diye düşündük hep birlikte. Ama onu böyle istiyorduk; çirkin ve soğuk, gizli zaaflarımıza sefilce katkı sağlayarak...
Gabriel García Márquez, Mavi Köpeğin Gözleri
“Kaynım,” diye yanıtladı annem. Amir duraksadı. Kayın kime deniyordu, hangisi kimin kaynı oluyordu diye düşünüyordu sanki. Annemin kaynının, anneme akrabalığını ölçecek, bunu kendi ailesi üzerinden düşünecek, varsa karısının kime kayın diyeceğini tefekkür edecek vakti yoktu. Sanırım o kadar hızlı düşünmeye yeteneği de yoktu. “Kayın ne demek? Doğru düzgün söylesene şunu, kim bu adam?” diye tekrarladı. Annem, yıllarca etimoloji sözlüğü çalışmış ama son iki senedir sıkılıp Sanskritçe öğrenmeye karar vermiş yorgun bir akademisyen edasıyla yanıtladı: “Kaynım. Yani kayınbiraderim. Yani eşimin büyüğü. Ailenin en büyüğü.” Tafsilatlı bilgi mi ağır gelmişti, yoksa akrabalık derecesi mi amiri şaşırtmıştı, anlaşılmıyordu. Kesin olan, hareketler tuhaflaşıvermişti. Sabahberi ürkü salmak için elinden geleni ardına koymayan, türlü hakareti epey yüksek desibelle ifade etmekten aşikâr bir zevk duyan amirimize, ilk defa telaşın ince rüzgârı değmişti. Bizim oralarda nisan ayında bile rüzgâra şükredilir. Nihayetinde kimi tarih kitaplarında çöl diye anılan bir yerin ahfadıydık.
Hırslı yapısı, girgin tavırları ve amirinden bir perde altta kalmaya gayret ettiği sesiyle göz dolduran genç polislerden biri “Aaa hakkaten ha, kim bu? Ekrem Bora’nın bıyıklısı bu!” dedi. Şaka mı yaptı, amirinin şaşkınlığını çok ciddiye mi aldı, aslında şaka da yapabilen biri olduğunu mu kanıtlamaya çalıştı; anlayamadık. Bu kısa diyalogu çok iyi anımsıyorum çünkü ailemizin içinde yıllar yılı aktarıldı, yeri geldi canlandırıldı. “Saçmalama evladım, Ekrem Bora zaten bıyıklı,” dediğinde, konuşmanın bir yere varmayacağından herkes emin olmuştu. Aktörlerin doğduğu hastaneleri bile bilmekle övünen yengem lafa karışacak olduysa da amcam gözleriyle onu durdurdu. Ekrem Bora’nın bıyıksız olduğunu hepimiz biliyorduk ama bu gerçeğin şimdi kimseye bir faydası yoktu.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN.