Getronagan Lisesi öğrencileri, okulun kuruluşunun 130. yıldönümü vesilesiyle 13 Mayıs Cumartesi günü Kenter Tiyatrosu’nda bir sahne performansı sergilediler. ‘Hay Tbrots: Antsyalen Tebi Aysor’ (Ermeni Okulu: Geçmişten Bugüne), Anadolu ve İstanbul’daki Ermeni okullarına dair bilgiler paylaşıldı. 20. yüzyılın başlarına kadar 2000’in üzerinde Ermeni okulunun bulunduğu Anadolu’da, günümüzde hiçbirinin izine rastlamak mümkün değil.
Etkinlik, lise öğrencilerinden Masis Taşı, Nareg Boynukalın, Sirem Artuç ve Narod Agoşyan’dan oluşan korunun, ‘Ov Hayots Aşkhar’ (Ey Ermeni Dünyası) adlı şarkıyı seslendirmesiyle başladı. Koronun ardından sahne, lise öğrencilerinden oluşan kurmaca bir sınıf halini aldı. Kökleri Sivas’a, Adana’ya, Van’a, Elazığ’a dayanan öğrenciler ve Ermenice öğretmenlerinin yer aldığı sınıfta, öğretmen, öğrencilere bölgelerdeki Ermeni okullarına ve Ermenice edebiyatın önemli isimlerine dair bilgiler veriyordu. Tiyatro bazen yerini barkovizyona bırakıyor, ekranda önemli eğitim kurumları ve onların kurucularının görüntüleri izleyiciyle buluşuyordu. Arka fonda Masis Taşı ve Narod Erkol ise, ekranda gördüklerimize dair izleyiciye bilgiler aktarıyordu. Bunlardan çarpıcı olan üçünü sizlerle paylaşmak istiyorum:
Sanasaryan Okulu, Erzurum
Ünlü hayırsever Mıgırdiç Sanasaryan’ın çabalarıyla 1882’de Erzurum’da kurulan okul, Alman eğitim sistemini model almış. Bu sistem yabancı dillere, pozitif ve sosyal bilimlere ve sanat eğitimine öncelik vermiş. Okula sadece temel bir sınavı başaranlar kabul edilmiş. 1906’da yüksekokula ilave olarak bir de öğretmen hazırlamak üzere eğitim enstitüsü kurulmuş. Okul 1915’e kadar 1000’den fazla mezun vermiş. Sanasaryan’ın geleneği İstanbul’da da Getronagan Okulu’yla sürüyor. Ünlü hayırsever, okula gelir getirmesi amacıyla bugün devlet tarafından el konan Sirkeci’deki Sanasaryan Han’ı inşa ettirmiş.
Aramyan Okulu, Sivas
Aramyan Okulu 1895’de 500 karma öğrenciyle eğitime başladığında bu vilayette zaten 1851’den beri eğitim veren Tarkmançats Okulu ve dört yerel okul Sivas’taki öğrencilere eğitim veriyormuş. Aramyan Okulu’nda eğitim dokuz yıl sürüyormuş ve burada da klasik Ermeniceden müziğe kadar birçok ders işlenmiş.
Eğitim dernekleri, İstanbul
19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren eğitim seferberliğine hız vermek amacıyla bir dizi derneğin kurulduğuna tanık oluyoruz. 1846’da Mıgırdiç Beşiktaşlıyan’ın önderliğinde hayata geçirilen ilk oluşumdan sonra ‘Eğitimsever Kadınlar Derneği’ tarafından da bir dizi okul açma girişiminde bulunulmuş. Bunlardan sonuncusu ‘Eğitimsever Kadınlar’ adıyla Paris’te halen faaliyetini sürdürüyor. Ünlü feminist aydın Zabel Asadur da ilk okulunu ‘Millete Adanmış Kadınlar’ adıyla Kiğı’da açmış. Bu dernek, 1912’de 2000’in üzerinde öğrencinin eğitim gördüğü 23 okul kurmuş.
Günümüzde Ermeni okullarının yalnızca İstanbul’da eğitim verdiğini düşünürsek, 18. ve 19. yüzyıllarda yabancı dillere önem veren, kız öğrencilerin eğitim aldığı, kız ve erkek çocukların okuduğu karma okulların varlığı bilindiğinde, 1915’in eğitim alanında nasıl bir kayba yol açtığını net bir şekilde görebiliyoruz.
Geleceğe dair endişe
Getronagan öğrencilerinin tarihe ilişkin gerek görsel gerek işitsel olarak sunduğu bilgiler, geçmişe dair pek çok fikir sahibi olmamızı sağlasa da, gelecek için aynı netlikte fikir edinmemiz söz konusu değil. Zira günümüzde halihazırda sadece 16 Ermeni okulu faaliyetini sürdürse de, yaklaşık 70 binlik bir nüfusu olan İstanbul Ermeni toplumunda bazı aileler, çocuklarını bu okullarda okutmak istemiyor. Bunun en popüler gerekçesi de, ailelerin, çocuklarının kolejde daha iyi eğitim alabileceklerine inanmaları. Getronagan Lisesi öğrencilerinden Dayk Misisoğlu, Maral Atınız ve Sevan Özşimşek, bir tiyatro oyunu sahneleyerek durumun vehametini olabildiğince yalınlıkla izleyiciye aktarmaya çalıştılar. Oyun, Misisoğlu’nun oynadığı müdürün, derslerde gayet başarılı olan çocuklarının kaydını Ermeni okulundan alıp, koleje yazdırmak isteyen bir ebeveyni ikna etmesini konu ediniyor. Sosyetik bir anneyi oynayan Atınız, eşinin (Özşimşek) ve müdürün tüm ısrarlarına rağmen, çocuğunun kaydını koleje taşımaya karar verir. İzleyiciler olarak oyunun birçok bölümünde gülsek de, ne kadar acınası halde olduğumuz da bir tokat gibi yüzümüze vuruyordu. Sayıları bir asırda 2000’den 16’ya düşen Ermeni okullarının değerini bilmemiz gerektiği yerde bizler, daha da değersizleştirip çocuklarımızın eğitimlerini kolejde sürdürmelerini sağlıyorsak eğer, halimize acımaktan ve bundan utanmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok.
Etkinliğin sonunda gösteride emeği geçen tüm öğrencilerden oluşan bir koro, kapanış şarkısını söyleyerek ellerinde 17 Ermeni okulunun isimlerinin yazılı olduğu pankartlar açtılar. 17 diyorum çünkü, resmî bir statüsü bulunmamasına rağmen Hrant Dink Okulu’nu da birçoklarının aksine görmezden gelmemişlerdi. Önce tüm Getronagan öğrencilerine, ardından müdür Silva Kuyumciyan’a ve 13 Mayıs günü Kenter Tiyatrosu’nda bize bir buçuk saatte geçmişten günümüze Ermeni okullarının durumunu özetleyen herkese teşekkür ederim. Nice 130 yıllara.