Türkiye’de Ermenice müziğin önemli isimlerinden Bartev Garyan, 8 Mayıs Pazartesi akşamı Bakırköy Leyla Gencer Opera Salonu’nda bir konser verdi.
Türkiye’de Ermenice müziğin önemli isimlerinden Bartev Garyan, 8 Mayıs Pazartesi akşamı Bakırköy Leyla Gencer Opera Salonu’nda bir konser verdi. Salona girerken aklımı kurcalayan soru, “Acaba bu konser, tanıdık simalar ve şarkılar bana ve izleyicilere dejavü hissi yaşatır mı?” idi. Yerime oturup şöyle bir çevreme baktım, hemen herkes tanıdıktı. Salon farklıydı ama sahne daha önceki konserlerdekine benzer şekilde kurulmuştu. “Bildiğimiz müzikleri dinleyeceğiz, tanıdığımız simalar söyleyecek, peki benim beklentim ne? diye düşündüm. Güzel bir ses ve kaliteli müzik, benim ve diğer dinleyicilerin beklentilerini karşılar mıydı?
Sahnede ilk olarak Bartev’in kızı Arev’i gördüğümde, “İnsanın kızı gibisi yok” dedim. Ne güzel, ev sahibi misafirperverliğiyle karşıladı yine bizi. Onda Bartev’den bir parça var. Bartev bizi selamlayıp “Hoş geldiniz” dese, seyirciyi o kadar etkileyemeyebilir. Onun, “O benim babam” halleri var ya hani, babasının en büyük sahne motivasyonu bence. Kim bilir, babası belki bir makas alıyor Arev’den sahneye girerken, belki bir gülücük, belki bir öpücük...
Hoş geldiniz konuşmalarının ardından, Gomidas’ın ‘Vağarşabadi Bar’ıyla (Eçmiadzin Dansı) başladı konser. Bartev sahneye adım atıp öne doğru geldiğinde, “Neden buradayım?” sorusunun cevabını buldum. Sahnede profesyonel bir grup, muhteşem bir vokal ve olağanüstü bir ses vardı. Daha ilk perdede beni benden alıp götürdüler. Bildiğim şarkılar o kadar farklı, o kadar modern ve o kadar sıra dışı düzenlemelerle icra edildi ki, sanki ilk kez dinliyormuş gibi heyecanla kulak verdim her birine. ‘Ararat’ı çok alkışladım mesela, hani şansımı denedim, ya bir daha söylerse diye...
Bartev ‘Hele Hele Ninno’yu Diyarbakır aksanıyla söylemeye başladığında, zaten oturmaya pek de niyetli olmayan gençler halaya durdu. Rafi Derkevorkyan ayaklanmış, davuluyla gençlere tempo tutmaya başlamıştı. ‘Hoy Nazan’la bu bölüm sona erdiğinde, yüzlerdeki küçük tebessümlere bakıp, “Beraber gülmek her şeye değer” diye düşündüm.
İkinci bölüm büyük bir sürprizle başladı. Paul Bağdatyan’ın ‘Hayortik’ adlı şarkısını çocuklardan oluşan bir grup seslendirdi. Enstrümanlarda Aleksandra Dadyan, Aras Mesropyan, Maral Eskiciyan, Lusine Tavit ve Joel Tavit, vokalde ise Hania Istepanyan vardı.
Maral Çapan Ataman bir önceki konserde olduğu gibi Bartev’i yalnız bırakmamış, vokalisti olarak bu konserde de sahnedeki yerini almıştı. İkili, Ataman’ın albümünde bulunan ‘Hrteh u Mrrik’i beraber seslendirdiler. Daha sonra Maral, ‘Amar E’yi tek başına seslendirdi.
Bartev her konserinde, Ari Hergel ve Rober Doğanay için “sağ ve sol kollarım” der; bu konserde bunun nedenini bir kez daha anladım. Arakasd Band’a, Birinci kemanda Metehan Dada, ikinci kemanda Canberk Fıçıyapan, viyolada Şule Çakar, viyolonselde ise Aslıhan Parlak’ın yer aldığı bir yaylı grubu eşlik ediyordu.
İki bölümde ikişer şarkıya Tamar Keşişyan Yaşgüçlükal ve Ender Azın danslarıyla eşlik etti. Tamar’ın şarkıların sözlerini anlayıp duygulanmasını anlarım ama Ender’in anlamadığı bir dilde söylenen şarkılara bu kadar duygu yüklemesi, sadece onları hissetmesiyle açıklanabilir. Farkı diller bir olur, duygular sözsüz olur müzikte...
Şarkıları kendi özgün üslubuyla yorumlaması, olmazsa olmaz enstrümanlarının yanına farklı müzik aletleri, farklı müzisyenler eklemesi, bunları yaparken, büyük-küçük demeden, sahnede olan herkese büyük değer vermesi Bartev’i Bartev yapan özelliklerin başında geliyor.
Beni bir kez daha sahnesiyle büyüleyen Bartev Garyan’ın Ermenice müziğe adanmışlılığına hayranlığımı dile getiriyor, “Seni tek geçerim bizim âlemde” diyorum.