Bunlar,
Engerekler ve çıyanlardır,
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize
Göz koyanlardır,
Tanı bunları,
Tanı da büyü...
Ahmed Arif
Yemek içmek yazanların başında bir bela var; mevsim...
Yıllarca yazı yazarsan, birden fark ediyorsun ki, değişen mevsimlerle yazılar da değişiyor. Hele benim gibi, keyif için, bitmeyen bir iştahla sevdiklerinle alakalı yazılar yazıyorsan, mecburen yıllın belli zamanları belli konulara odaklanıyorsun.
Lakerdadan bahsetmeden yılbaşı, kestaneden, bozadan bahsetmeden kış, kuzudan, kokoreçten, kuşkonmazdan bahsetmeden bahar, kalkan balığından, paskalya çöreğinden bahsetmeden paskalya zamanı anlatılabilir mi zaten?
Bu yazıyı yazmadan önce, geçen sene bu zaman ne yazdığıma baktım. Çabuk unutuyoruz. Paskalya çöreğini anlatırken, bombalarla gelen ölümlerden yılmışlığımı yazmışım.
Galiba yılın hiç bitmeyen teranesi de bu yılgınlık olmuş. Elimizdeki ufacık nefes alma umudunu da hile hurda ile, en hafif tabiriyle içimize sinmeden kaçırdık.
Şimdi ne yazılır ki?
Azınlık olmayı çok iyi bilirim. Ermeni olmaktan bilirim. Kendi azınlığımın içinde azınlık olmayı da iyi bilirim. Televizyonlarda ağızlarından köpükler saçarak birileri bana, tüm toplumuma hakaret ettiğinde bile metanetimi koruyabildim hayatım boyunca.
Kendimi ilk defa bu kadar azınlık ve yaşadığım yere bu kadar yabancı hissediyorum.
Bana çok yabancı geliyor gördüğüm manzara. Hayatım boyunca bir grubu ‘onlar’ olarak görmemiştim; şimdi bir blok halinde ‘onlar’ görüyorum, ve bu hissiyatımdan nefret ediyorum.
Onlar birilerinden nefret ederek yola çıkmışlar. Zerre kadar umurlarında değil karşılarındaki. Hiç alakadar etmiyor onları hak, hukuk, adalet.
Sadece kazanmayı önemsiyorlar. Ne olursa olsun kazanmak. Kuralları değiştirip, hile yapıp, can yakıp, alenen kendilerini aşağılıyorlar. Kendilerini ne kadar çok aşağılarlarsa o kadar mutluymuş taklidi yapıyorlar. O yalan mutluluk daha da acılaştırıyor onları.
Hile hurda yapmak için kendilerine bahaneler uyduruyorlar. Allah’ı, kitabı, ümmeti, ideolojiyi, gelenekleri, milliyeti kullanarak yapıyorlar üstelik bunu.
Ama hep kazanıyorlar, üst üste kazanıyorlar, her defasında daha da güçleniyorlar. Gelin görün ki, ne yaparlarsa yapsınlar haklı olamıyorlar. Geçmişteki mağduriyetleri baki ama onları da yeni mağduriyetler yaratmak için bir teminat, bir koltuk değneği yapıyorlar.
Haberleri yok. Yalan zaferlerinin sarhoşluğundan fark edemiyorlar. Artık birer katiller. Elleri kanlı katiller değil, umudun katili, geleceğin katili. Kendi ikbali için koca bir memleketi kurban eden yanlış İbrahim’ler onlar artık.
Büyük adamlardan biri, “Verilen cezanın büyüklüğü mühim değil; mühim olan, suçun cezasız kalmayacağına inanılması” benzeri, çok doğru bir laf etmiş. O kadar eminler ki cezasız kalacaklarına, utanmıyorlar suç işlerken.
Belki de tüm bunların sebebi, suçların en büyüğünün işlendiği bu topraklarda kimsenin bunun bedelini ödememiş olmasıdır.
Onlar yastığa başlarını koyduklarında nasıl uyuyorlar bilmiyorum ama biliyorum ki artık ben, hayal kurmadan uyuyorum.