Başbakanlık müfettişleri tanık olarak ifade veriyor

Dink cinayetinde aralarında Ramazan Akyürek, Celalettin Cerrah, Ahmet İlhan Güler ve Engin Dinç’in de bulunduğu kamu görevlileri hakkında açılan dava İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.

UYGAR GÜLTEKİN
GÖZDE KAZAZ

Duruşmaya tutuklu sanıklar Ramazan Akyürek, tutuksuz sanıklardan dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, dönemin Trabzon İstihbarat Şubesinde görevli polis memuru Muhittin Zenit, dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler katıldı. 

Ayrıca Hamdi Egbatan, Osman Gülbel, Yasin Hayal, Özkan Mumcu, Mehmet Ali Özkılınç, Şükrü Yıldız SEGBiS aracılığıyla bulundukları cezaevlerinden duruşmaya katıldı. Ogün Samast duruşmaya katılmadı. 

Dink ailesi  avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, Sebu Aslangil, Bahri Belen İnci İşbulur, Emel Ataktürk Sevimli, Hülya Deveci ve sanık avukatları duruşmaya katıldı. 

Duruşmayı CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da izledi.  

Duruşmada, Ali Fuat Yılmazer’in savunma ve sorgusunun bitmesinin ardından tanıklar dinlenmeye başlandı. İlk olarak, 2008 yılında hazırlanan Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunu hazırlayan müfettişlerden, dönemin Başbakanlık Teftiş Kurulu üyesi Ayşegül Genç tanık olarak dinlendi.  

Halen Başbakanlık Teftiş Kurulu üyesi ve Kızılay Yönetim Kurulu Yönetim Kurulu üyesi olan Genç, Dink cinayetinin ardından dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın emriyle yaptıkları incelemeye dair bilgi verdi.

Genç, Trabzon ve İstanbul Emniyetinde ve İstihbarat Daire Başkanlığında çalışma yaptıklarını, yargı sürecine ilişkin savcılıklardan da bilgi aldıklarını söyledi.

Ayşegül Genç özetle şunları söyledi:

"Olayın geniş çerçevesini çizmeye çalıştık. Emniyetin yanı sıra şifahen MİT'le de görüştük." 

"Trabzon'da İstihbarat Müdürü Faruk Sarı'yla görüştük. İstanbul ile Trabzon Emniyetleri arasında çekişme olduğunu, İstanbul'da yardımcı istihbarat elemanı yakalandığını, İşi Trabzon'a yıkmaya çalıştıklarını söyledi. Çekişme nedeniyle  bilgisayarların merkeze çekildiğini ifade etti. Dink'e yönelik 2003'te Sydney'de suikast yapılacağı bilgisi olduğunu bize söyledi. İstanbul'a gittiğimizde bunu sormamızı istedi."

"McDonalds bombalaması ve Erhan Tuncel'in yardımcı istihbarat elemanı yapılması süreci Trabzon’daki araştırmamız sırasında dikkatimizi çekti."

"Yasin Hayal, Erdoğan'ın uçağına sahte bir bomba ihbarında bulunmuş. Ancak yakalananmış. Hiç GBT'ye girmemiş. Sarp kapısından çıkışı var. Bunlar dikkatimizi çekti. Yasin'in bir takip edilip edilmediğini denediği algısı oluştu.  

"Trabzon İstihbarat'ın eski şube müdürü Engin Dinç, 2006 yılında Erhan Tuncel'le görüşme yapmış. Erhan Tuncel'in telefonunu izlemeye aldırmış ve ardından tayini çıkmış. Neden tayini çıktığı kafamıza takıldı."

"Yasin Hayal'in telefonu aralıklı olarak sürekli dinlenmiş. Bu da dikkat çekti. Yasin'in bombalamadan sonra İstanbul'da hemen yakalanması dikkat çekti"

"Yılmazer bize yardımcı olmadı"

"Susurluk İnceleme Komisyonu'nda da çalıştım. O yüzden bilirim ki Devlet içinde yürütülen soruşturmada mutlaka devlet görevlisi başka devlet görevlisine şifahi bilgi verilir. Hukuki bir metin alamazsanız da olayın önü açılır.” 

"İstanbul'da Ali Fuat Yılmazer bize hiç yardımcı olmadı. İlk görüşmede bize 'Başbakan sizi göndereceğine Ergenekon davalarının arkasında dursun' dedi."

"MİT 'bilgi belge yok' dedi" 

"MİT'le de görüştük. Olayın hiçbir yerinde olmadıklarını, bilgi ve belge bulunmadığını, Erhan Tuncel'in kendilerine çalışmadığını söylediler."

"İstanbul'da mahkeme başkanın izniyle evraklara baktık. Erhan Tuncel'in Dilek Bedir kod adlı bir polis memuruyla 2006 Aralık ya da 2007 Ocak ayında görüşmesi var. aGörüşme 1 dakika 14 saniyeydi ama tapesi çok daha kısaydı."

“Ankara: Bu işi karıştırmayın’”

"İstanbul'da Volkan Altunbulak'la görüştük. Bize cinayetten sonra Yasin Hayal'i araştırdığını ve McDonalds bombalaması öncesinde ve sırasında Hayal’in Sinan Raşitoğlu isimli biriyle ve yurtdışından görülen telefon numaralarıyla sık görüştüğü söyledi. Altunbulak, bunu Erhan isimli bir polis memuruna bildirdiğini ve Ankara'dan “bu işi karıştırmayın” dediklerini anlattı. Bunu resmi olarak ifadesinde söyleyemeyeceğini de anlattı. Bu durumun bizim de başımızı ağrıtacağını söyledi. Sonrasında İstanbul’a gelince Erhan'la da görüşmek istedik ama eğitimde olduğu söylendi. İstanbul emniyeti açısından, bizim açımızdan Volkan Altunbulak'ın verdiği bilgiler önemliydi. Hukuki bir değeri yoktu ama Savcı Berna Altay'la görüştük ve bilgisi olduğunu söyledi."

"İstanbul'a Trabzon'dan gelen istihbarat raporuyla ilgili, İstanbul'da bu yazının gereğini yapıp yapmadıklarına dair çalıştık. İstihbarat tekniklerini kullanarak İstanbul'a gelemediğini, telefonun İstanbul'da sinyal vermediğini tespit ettiklerini söyledi. Bu bilgiyi bize mülkiye müfettişi Şükrü Yıldız söyledi. Kendileri kullanamadığını bizim araştırabileceğimizi söyledi."

"İstanbul'da kafamıza yatmayan şuydu: Ermeni meselesi gündemdeydi ve dikkat çekiyordu. Dink neden akla gelmez diye düşündük. Ahmet İlhan Güler, bir ifadesinde, bir tamimden bahsediyordu. Bizim o ifadeyi okuyana kadar tamimden haberimiz yoktu. Tamimi çıkartan Sabri Uzun'la görüştük. Bunu bir yazıyla Daire Başkanlığına sorduk. Eylem yapılacağı bilgisi geldiğinde neden İstihbarat operasyonuna dönüşmedi. Bu da kafamızı karıştırdı. Daire Başkanlığı tamimin iç bir yazışma olduğunu söyledi. Bizim anladığımız ilgili merkezi haber alma şubesi, koruma istemese dahi İl Koruma Komisyonu'na bildirilmesi gerektiğini düşündük."

"Akyürek ve Yılmazer’in adını çıkartmamız istendi"

"Başkanımız Muttalip Ünal, bize rapordan Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek'in isimlerini çıkartmamızı istedi. Biz bunun olamayacağını söyledik. Raporu teslim ettik bize iade edildi."

"Trabzon Jandarma görevlilerinin olay yerinde olup olmadığını o zaman sormuş, HTS bilgisini istemiştik. Bize bilgi verilmedi."

Ayşegül Deveci, tanık ifadesinin ardından mahkeme heyeti, avukatlar ve sanıkların sorularını yanıtlayacak. 

Kategoriler

Güncel Dink Davası