LEVON BAĞIŞ

Levon Bağış

OBUR

HAYIR’lı bayramlar

Yemeklere anlam yüklenmesini severim. Bir obur olmak bunu gerektirir. Anlam yüklenen yiyecekler birden bambaşka bir hale gelirler. Sıradan bir pastanın kesilmesi, düğünlerde gecenin en önemli ânı olabilir. Hamurdan yapılan bir sokak lezzeti üzerinden ‘gevrek’ mi ‘simit’ mi tartışması çıkarılıp memleket milliyetçiliği yapılabilir. 

Ama en kuvvetli anlamlar hep dinsel olarak yüklenmiştir yemeklere. Mesela ben yıllarca hurmanın sadece Ramazan’da yenen bir şey olduğunu düşünmüştüm. Hâlâ bir fırında pide gördüğümde sevinirim.

Tüm dinler, çeşitli yiyeceklere farklı anlamlar yüklerler.

Bu sembolik yemeklerden belki en ünlüsü, İsa Mesih’in kanını sembolize eden şarap ile bedenini sembolize eden mayasız ekmektir.

Mayasız ekmek ve şarap kadar ünlü olmayan başka anlamlı yiyecekler de var. Örneğin, Paskalya’dan önceki perşembe gecesi pek çok Hıristiyan’ın evinde yeşil mercimek yenecek. Mercimeğin, İsa Mesih’in arkasından Meryem Ana’nın akıttığı gözyaşlarını sembolize ettiğine inanılarak yerine getirilecek bu âdet.

Cumartesi gecesi ise masalarda sirke bulunacak. Farklı mezheplerde farklı şekillerde olsa da, bu âdet de başka bir şeye gönderme yapılarak tüketilecek. İsa Mesih çarmıhta canını vermek üzereyken susadığında ona Romalı askerler tarafından süngerle sirke içirildiği yazılıdır İncil’de. Onunla duygudaşlık göstermek için yapılacak bu yeme işi.

Aynı sirke tüketim işi Musevilerde de varmış. Ben bunu geçen hafta Hrant Dink Vakfı’nda yaptığımız, ‘Lezzetin Hafızası’ konuşmalarının ilkinde öğrendim. Pesah yemeğinde Museviler de sofralarına sirke koyarlarmış. Taze bir yeşil otu sirkeye batırarak yerlermiş. Yeşil ot hayatı ve geleceği, sirke ise o gelecekte önüne çıkabilecek zorlukları, gözyaşını simgeliyormuş. Aynı şekilde, Süryani kiliselerinde yapılan ayinde de sirke tüketiliyormuş.

İçilenin, yenenin, paylaşılan ekmeğin, en gizli kapaklı görünen simgesel âdetlerin birbirine karıştığı, müthiş bir coğrafyada birbirimizden korkarak, nefret ederek yaşıyoruz. Bu da herhalde bu kutsal ve muazzam toprakların laneti.

Pesah, Zadig, Paskalya ya da ne adla anılırsa anılsın, baharın, kurtuluşun ya da yeniden doğuşun bayramını kutluyoruz. Sadece organize dinlerin tarihinde değil; bin yıllardır aynı dönemi aynı coşkuyla kutluyoruz.

Bu sene bu topraklarda yaşayan birçok azınlık toplumunun bayramı aynı güne denk geliyor. Referandum da o gün yapılacak. Bunu bile bir HAYIR’a yorabiliriz.

Umarız hepimize HAYIR’lı olur.