Bugün 14 Mart 2017. Ankara’ya Mart Karı yağdı. Türkçe deyimler arasında ebemizle ilgili olarak bilinen bu önemli tabiat olayına yazının sonunda tekrar dönmek üzere konumuza girelim.
Günlerdir Hollanda kavgasıyla yatıp kalkıyoruz. Sanki unutturulmamak isteniyor ve sanki İkinci Bir 15 Temmuz Fırsatı gibi kullanılıyor. Ama hayat böyle geçmez. Erdoğan’ın “Bunlar cibilliyetsiz”, “Bunlar Nazi, Nazi kalıntısı” gibi sözlerini bir kenara bırakıp bardağın dolu tarafına bakmak lazım.
Önce matrak gibi gözüken ama yerli ve milli birlik-beraberlik açısından bakıldığında gerçekten anlamlı olan haberlere bi göz atalım, sonra lale muhabbetine geçeriz.
***
Önce büyüklerimizden başlayalım.
ABD'ye giden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Hollanda'dan sınırdışı edilmesine ilişkin, "Eğer ki bana Ankara'dan Sayın Cumhurbaşkanımızdan 'Artık dönebilirsin' denilmeseydi, ben orada ölecektim ve oradan ayrılmayacaktım" dedi.
Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Avni Sipahi, Hollanda'ya tepki olarak çok süt veren ineğini keseceğini açıkladı. Onu takiben Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği üyeleri, tepki için Holstein cinsi sığırları kamyonete yükleyip Hollanda'ya gönderdi.
Bu tür asil fedakarlıklar ve asil jestler bakımından ülkemiz hiç de fakir değildir. Fransa’da Ermeni tasarısı zuhur edince, Prof. M. Haberal’ın kurduğu Başkent Üniversitesi 20.01.2001’de Fransızca derslerini kaldırmıştı. Edirneli kravat satıcısı Sebahattin Kara da, Fransa’da soykırım yasasının kabulünü protesto etmek amacıyla 15.10.2006’da Atatürk Anıtı önünde ''Fransız markalı'' kravatlarını yakmıştı.
***
Büyüklerimiz dışındaki Türklere yani halkımıza geldiğimizde, orada milli şuur daha da belirgin:
Adıyaman’da bir yurttaş, Hollanda Kralı Willem-Alexander ve hükümet üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Hatırlıyoruz, 23.01.2012’de Gaziantep’te Ahmet Karadağ adlı vatandaş, “Türk halkına soykırım yapmada Ermenilere Fransa’nın yardım etmiş olduğu” gerekçesiyle Sarkozy, Fransa Devleti, Fransa’daki Ermeni Diasporası ve Türkiye’de bulunan dört Ermeni vakfı aleyhine 50.000 Avro tazminat davası açmıştı. Hatta “Fransa’daki Ermeni Diasporası” diye gerçek veya tüzel bir kişilik bulunmamasına rağmen mahkeme dava konusunu kabul etmişti. Duymadıysanız: Antep iki gün önce Hollanda’daki Nijmegen’le kardeş şehirliğini iptal etti. Ayrıca, Erdoğan’ın talimatı üzerine, İstanbul da Rotterdam’la.
Kocaeli’de AKP’li gençler Hollanda’yı protesto için portakal sıkıp suyunu içti, “Portakal, orda kal!” dedi. Portakalın, forma renginden ötürü Türk basınında Hollanda’nın “Portakallar” olarak anılması nedeniyle seçildiği biliniyor.
Samsunlu yurttaşlar eylemde Hollanda bayrağı yerine yanlışlıkla Fransız bayrağı yaktı. Bu olaydan sonra Hollanda’nın bayrak değiştirmesi beklenebilir çünkü böyle müessif yanlışlıklar her zaman olabilir. Mesela, Çakıcı’nın geçenlerde gece kulübü kurşunlayan üvey oğlu bu son olaylar üzerine açıkladı: “Hollanda Konsolosluğu sandım”.
***
Aslında, düşünüyorum da, bayrağını değiştirmenin yanı sıra Hollanda’nın Beyoğlu’ndaki başkonsolosluğunun yerini değiştirmesi de iyi olabilir. Çünkü devamlı kimvurduya gidiyor. Hatırlıyoruz, 04.07.2015’te Sultanahmet'teki Çin protestosu sırasında çekik gözlü diye Koreli bir gruba saldırmış olan Ülkücü gençler, Suriye'deki Türkmenlere yönelik saldırıları protesto ederken yanlışlıkla Rusya Konsolosluğu yerine yakınlardaki Hollanda Konsolosluğuna yumurta fırlatmışlardı.
Hollanda polisinin AKP’li göstericilere Alman kurt köpekleriyle saldırdığından kalkan bir grup, Beyoğlu’ndaki Hollanda Başkonsolosluğu önünde Sivas Kangal köpekleriyle toplanarak Hollanda hükümetini protesto etti. Taksi Durakları Derneği de Hollandalı yolcu taşımayacaklarını açıkladı.
***
Hepsini aşan son haber: Hollanda’daki AKP’liler internette “Rotterdam Police” diye aradılar ve birbirlerine şu mesajı yolladılar: “00151 863 00 911 Rotterdam Polis Merkezinin Numarası Arayıp Dombıra ve Mehter Ezân ve Kurân Dinletin!” Derhal bu numaraya saatte 900 kadar telefon gelmeye başladı. Fakat maalesef numara New York’a bağlı küçük bir kasaba olan Rotterdam’a aitti…
***
Bu vatansever örneklerin yanı sıra, bir açıdan çok yürek kabartıcı ama başka bir açıdan Türkiye’yi sorgulatabilecek bir diyalog haberi var. Hollanda polisi saldırıyor, AKP’li grup direniyor: “Hade gel, vur, gel vur, vur banada vur / Abi sus yav sus bizi de atacaklar içeri / Ne atacaklar lan burası Türkiye mi!”. Buradaki “bana da” değil bittabi; “banada”.
***
Şimdi gelelim lale konumuza. Burada Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ön planda. Hollanda’ya uçuş izninin iptal edilmesi üzerine şöyle diyor: “Karşılıksız kalmaz, yeni lale göndeririz, adam olurlar”.
Sonra, Hollanda Başbakanı Mark Rutte'nin "Buraya gelir laleleri görür, müzeleri görür ama Türklerle bir araya gelemez" sözlerine alınıyor ve yine lale söylüyor: "Sen ne lalesisin bilmiyorum ama lalenin hası İstanbul'da var". Neyse ki bir noktada durdu: “Daha fazla şey söylemek istiyorum, terbiyem el vermiyor” . Nası yani?
***
Durmadan geçen bu “lale” kavramını insanlarımız hakikaten biliyor mu diye sağa sola sordum, genellikle “Lale Hollanda’ya Türkiye’den gitmişti, ondan bahsediyorlardır” dediler. O anlamı da var ama “Lale”, g harfiyle başlayan 3 harfli bir kelimeyle ilgilidir. O 3 harfli kelimeyle oluşturduğu isim tamlaması da, kızdığımız kişiye yönelttiğimiz komik bir küfürdür. Biraz daha net arz edeyim:
Şimdilerde var mıdır bilemiyorum ama, benim çocukluğumun İzmirinde kasaplar koyunu vitrine asar, boşluk yerini de bazen bir demet maydanoz, çoğunlukla da bir tutam renkli krapon kağıdıyla kapatırlardı. Çok matrağıma giderdi çocukken; koyunların hesabına utanırdım da. Eğer daha net tanım istiyorsanız, Google’a “Ahmet Çakar, lale” yazıp öğrenebilirsiniz.
***
Bugün 14 Mart 2017. Ankara’ya Mart Karı yağdı. Bu kavrama aşina değilseniz, ki herkes bilmiyor, arıza onlarda mıdır bende midir tam anlayamadım, yine bi zahmet Google’a “Ekşi Sözlük, Mart Karı” diye bakınız ve bendenizi zor durumda bırakmayınız.
Mart Karı ana muhalefet liderinin “Hükümete her türlü desteği vereceğiz; Hollanda ile ilişkilerin tamamını alın askıya!” ve “Pakete idamı niye koymadılar? Biz mi engel olduk!” dediği bir memlekete yağmayacaktı da nereye yağacaktı, onu düşününüz.