Türkiye’nin kültür haritasına ihtiyacı var

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesini cevaplayan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Türkiye’de tescilli kilise sayılarıyla ilgili verileri de paylaştı. Bakanlık, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın elindeki verilere göre, Türkiye’de bin 388 tescilli kilise olduğunu açıkladı. Bakanlığın verileri, Türkiye’deki kiliseler üzerine yapılan çalışmalarda ortaya çıkan sayıların çok altında.

Geçtiğimiz yıl kasım ayında, Ankara-Konya arasında sefer yapan hızlı trenlerde, anonslar için kullanılan uyarı sesinin kilise çanına benzediği gerekçesiyle, kaldırıldığı iddia edilmişti. Konu CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu tarafından Meclis gündemine taşınmış, hızlı trenlerin işletmesinden sorumlu Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanına konuyla ilgili soru önergesi vermişti. Bakanlık, Tanrıkulu’nun soru önergesini yanıtladı. 

Bakanlık yanıtında, Kilise çanına benzediği yönünde şikayet alamadıklarını, anonslarda kullanılan sesin yolcular arasında rahatsızlık yarattığı için kaldırıldığı belirtildi. Açıklamada “Bu uygulama herhangi bir inanç grubunu rencide edici bir uygulama olarak değerlendirilmemektedir” denildi.

İstanbul’da 92

Bakanlık ayrıca, Kültür Turizm Bakanlığı’nın verilerine dayanarak, Türkiye’deki tescilli kilise sayısına ilişkin verileri de paylaştı. Verilere göre, Türkiye’de bin 388 tescilli kilise bulunuyor.  En çok tescilli kilise, İstanbul’da bulunuyor.  İstanbul’da 158 tescilli kilise var. İstanbul’dan sonra ise 92 kilise Nevşehir, 78 kilise Gümüşhane ve 69 kilise ise Mardin’de var. Bakanlık verilerinde, kiliselerin kaç tanesinin Ermeni, Rum, Süryani veya diğer Hıristiyan cemaatlerine ait olduğu belirtilmemiş.

Konuya ilişkin en kapsamlı çalışmalardan biri Hrant Dink Vakfı’na ait. Türkiye’nin Kültür Varlıkları Haritası, çok sayıda kaynak üzerinde yapılan çalışmanın sonucunda önemli bir envanter yarattı. Halen devam eden çalışmada 5 bin 300 kilise tespit edildi. Kiliselerin yanı sıra, 570 şapel, 650 manastır tespit edildi. Tespit edilen bu yapıların ya bir bölümü ayakta yada halen hafızalarda. Kilisenin orada olduğu insanlar tarafından biliniyor.

Vakfın saha çalışması yaptığı Kayseri ve Adana gibi illerde de tescilli yapıların sayısının oldukça az olduğu ortaya çıkıyor. Kayseri’de 41 tescilli yap mevcut. Ancak Hrant Dink Vakfı’nın yaptığı saha çalışmasında sayı 130.

Hrant Dink Vakfı’nın yaptığı çalışma sadece Ermeni, Rum ve Süryani toplumlarına ait kiliseleri kapsıyor. Bakanlığın tescili kapsamına, Keldani ve Bulgar gibi bütün Hristiyan cemaatlerine ait kiliseler giriyor. Bu durum tescilli kilise oranın oldukça düşün olduğunu gösteriyor.

Araştırmacı ve mimar Zakarya Mildanoğlu, Bakanlığın açıkladığı verilere ilişkin konuştu.

Türkiye’nin bir kültür haritası olmadığına dikkat çeken Mildanoğlu, bunun çok önemli bir eksiklik olduğunu vurguladı.

“Sadece manastırlar, kiliseler anlamında söylemiyorum bunu. Köprüler, kervansaraylar açısından da söylüyorum. Sadece Hıristiyan dünyası değil, genel olarak Türkiye’nin böyle bir derdi var. Roma dönemi, Bizans dönemi yok. Bu açıdan Kültür Bakanlığı’nın kısa orta uzun vadeli bir proje geliştirmesi gerekiyor.”

Bakanlığın bu proje için istekli olması gerektiğine işaret eden Mildanoğlu, “Bu projeyi geliştirirken; ilk olarak üniversiteler ile işbirliğine gitmesi gerekir.  Hıristiyan dünyası açısından Ermenilerle, Ermeni Patrikhanesi’yle, Rum Patrikhanesi’yle, Süryani Metropolitliği’yle muhakkak işbirliğine geçip onlardan destek alınmalıdır. Bakanlık istekli olmazsa olmaz” diye konuştu.

Arşivler açılmalı 

Arşivlerin açılması gerektiğini belirten Mildanoğlu, şunları söyledi:

“Türkiye Cumhuriyeti arşivlerini henüz açmış değil.  Arşivden kastımız sadece 1915 meselesi değil, ondan bağımsız olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ve devletin çeşitli kurumlarının tüm arşivleri açılmalı ki biz nerede kültürel varlık var görelim. Gerçeği öğrenmemiz için bu şart. İkinci olarak ülke sorunu var kültürel bağlamda; Ermeni kilise manastır ve okul yapılarının önemli bir kısmı şahısların eline geçmiştir mülkiyet olarak. Bazılarını devlet resmen satmıştır ki bunlar açıklanmalıdır. Eğer Kültür Bakanlığı ya da devlet samimiyse bütün bunların önce tespitinin yapılması gerek. Bu yüzden tapu kayıtlarının, arşivlerin açılması gerek. Konut dokusu, çarşısı, mezarlıkları da bunlara dahil.

“Kültür Bakanlığı’nın bu topraklarda yaşayan Ermeni Rum Süryanileri yabancı olmaktan çıkarıp vatandaşım demeli. Bunu önce kendisi hissedecek daha sonra da hissettirecek. Bunlara yabancı mülkü, ben niye Ermeni kilisesine para harcayayım demeyecek. Bu harcamalar için yardım da isterse herkes elini taşın altına koyacak. Bunlar çok büyük bütçeler gerektiren işler çünkü. Örneğin Ani’yi düşünürsek Ani bir şehir, sadece Türkiye’nin Ani’nin restorasyonunun altından kalkması mümkün değil. Bakanlıklar, belediyeler vs. ortak çalışmalar yapılmalı.”

Definecilik sorunu   

“Definecilere gerekli yaptırımları uygulamalı, çanak tutmamalı. Bu sadece Ermeni Rum mülklerine yönelik değil, Türkiye’nin her yeri delik deşik. Ahşap yapı, taş yapı, kervansaraylar yok oldu. Onların üstüne Toki yapıldı. Bu rakamların bir şey ifade edebilmesi için bu konuda devletin samimi olması lazım. Yabancı deyip geçmemeli, sahip çıkmalı.”



Yazar Hakkında

1985 doğumlu. Güncel politika, insan hakları, azınlık mülkleri ve Kürt meselesi üzerine haberler yapıyor. Musa Anter Gazetecilik Ödülleri 2008 yılı en iyi haber ödülü sahibi.