Altı Süryani kilise önderinin ortak bir bildiriyle Süryani Ortodoks Patriği’ni hedef alması, Süryani Kilisesi’nde ve toplumda bir süredir arka planda konuşulan sorunları su yüzüne çıkardı.
Altı Süryani metropolit, Süryani Ortodoks Patriği’nin yetki ve otoritesini reddederken, eleştirilen konu patriğin Suriye Baş Müftüsü ile katıldığı bir programda Kuran’ı öpmesi ve bazı yönetim sorunlarıydı. Ardından patriğin yanında duran geniş destekli bir karşı bildiri gecikmedi. Yirmi sekiz Kutsal Sinod üyesi metropolitin imzasıyla yayınlanan destek metninden sonra tartışmalar yaşandı, özürler dilendi ve geçici olarak sular duruldu. Konunun arka planındaysa Süryani toplumunun yaşadığı dönüşümden, Suriye ve Irak’taki siyasi belirsizliğe ve bugünkü patriğin Süryani Soykırımı Seyfo’yu toplumun ve kilisenin gündemine sokmasına kadar pek çok mesele var. Başta Platform Turabdin Sözcüsü Adnan Challma Kulhan ve gazeteci David Vergili ile Süryani toplumundan kişilerle görüşerek, Süryani Kilisesi’ndeki tartışmayı ele almaya çalıştık.
Bildiri savaşı
Belçika, Batı Amerika, Kudüs, Yeni Zelanda - Avusturalya, Birleşik Arap Emirlikleri metropolitleri ve Haseke’den kaçıp Avusturya’ya yerleşmiş olan metropolit, 8 Şubat günü Arapça olarak yayınladıkları bir bildiriyle Süryani Ortodoks Patriği II. Afrem’in yetki ve otoritesini kabul etmediklerini dile getirdi. Patriğe yönelik yapılan eleştirilerse özetle, katıldığı bir programda Kuran’ı öpmesi, kendisinin bazı açıklamalarının Hıristiyan inancına aykırı olması, bir metropolitin yapacağı işleri yaparak metropolitlerin görev alanlarını ihlal etmesi ve sık seyahat etmesi şeklinde. Bundan iki gün sonra 10 Şubat tarihinde, Kutsal Sinod üyesi 28 metropolit, İngilizce dört maddelik bir karşı bildiri yayınlayarak, pakriğe destek çıkarak altı metropolitin görüşlerinin Kutsal Sinod’un ve Süryani toplumunun görüşlerini yansıtmadığını açıkladı. Gelen yoğun tepkiler üzerine geri adım atan muhalif altı metropolit, 14 Şubat günü bir mektupla toplumdan ve kiliseden özür diledi, ancak bu durumla ilgili toplanan Sinod, yapılan özrün yeterli olmadığını, kilise ve patriğin imajının zedelendiğini, bu konunun detaylıca karara bağlanması için, Büyük Oruç dönemi içinde tekrar toplanacak Sinod ile nihai kararın verileceğini açıkladı.
Patrik yeni ama…
Süryani toplumu şimdilik toplanacak Sinod’a odaklanmış durumda ancak, Süryani aydın ve aktivistlerinin oluşturduğu bir düşünce platformu olan Platform Turabdin’in sözcüsü Adnan Challma Kulhan, “Metropolitlerimiz arasında bir kavga olduğunu hemen hemen bir yıldır biliyoruz. Yani, bu kavgalı durum bazı çevrelerde bilinen bir sırdı. Olayın derin ve karmaşık olduğunu, şimdilik görünen ve bilinenlerin buzdağının su üstündeki kısmı olduğunu ve bu nedenle halkımıza ve kilisemize zarar gelmemesi için herkesin sakin ve uzlaştırıcı olması gerektiğini bir dönemdeyiz” diye konuşuyor. Gazeteci David Vergili de olayın görünmeyen kısımları olduğunu söylüyor ve ekliyor, “Bir önceki patriğin yaşından ve sağlığından ötürü, kilise ve metropolitler içinde ayrışmanın yaşandığı ve kliklerin oluştuğu bir durum var. Şimdiki patrik yeni ve bu sorunlar devam ediyor.”
Patrik II. Efrem’i reddeden altı metropolitten ikisinin kiliseyle ayrıca sorunları bulunuyor. Belçika ve Fransa Metropoliti Hazail Soumi, göreve geldiğinden beri cemaatle arasında sorunları olan bir kişi ve kilise tarafından kısa süre önce görevden alınarak, Şam'a geri dönmesine karar verildi. Ancak kendisi Belçika’daki pozisyonunu bırakmamakta ısrar ediyor. Haseke Metropoliti Matta Roham ise Suriye’deki savaş başladıktan kısa süre sonra Avrupa'ya kaçtı ve bu konuda eleştirildi. Yayınladıkları bildiriden sonra medyaya konuşan Belçika metropoliti, patriğe daha önce dokuz mektup yazdıklarını ancak gereken ilgiyi göremediklerini söylüyor. Süryani toplumunda yükselen yorum ise, altı metropolitin, Kilise ve Sinod’da aleyhlerine oluşan durumun önüne geçebilmek için konuyu kamuoyu önünde tartışmaya açmak olduğu şeklinde.
Metropolit sorunu
Süryani Kilisesi’nde bugün yaşanan tartışmanın temelinde iki nokta bulunuyor. Son 40 yıl içerisinde Süryani toplumu tarihi anavatanından Avrupa ülkelerine ve ABD’ye büyük bir göç yaşadı. Bu ülkelerde çok sayıda kiliseler inşa edilmiş, din adamları, metropolitler tayin edilmiş ve kilise kadrosu çok hızlı şekilde artmış durumda. Eskiden Türkiye’de bir tek metropolitlik varken, şimdi dört metropolit bulunuyor. Avrupa, ABD ve Avustralya’da hiç yokken şimdi Avrupa’da sekiz, ABD’de iki ve Avustralya’da bir metropolit var. Bundan önceki Süryani Patriği I. Zakka’nın pasif kaldığı yirmi-otuz yıllık son dönemde ise kilise ve metropolitler içinde ayrışmalar yaşanıp klikler oluşmuş durumda. Platform Turabdin’den Adnan Kulhan, “Süryani Ortodoks Kilisesi son dönemde hem kendi iç toplumsal dinamikleri hem de tarihi anavatanımızda meydana gelen siyasi gelişmeler nedeniyle yeni sorunlar ve değişim baskısı altında. Bazı metropolitler kendi başlarına buyruk, kendi bölgelerinde tek egemen olarak ortaya çıkıp bir nevi özerk bir yapı oluşturmaya başladılar. Şu andaki patriğimizin bu durumu değiştirmek için çok hızlı şekilde bazı kararlar alıyor olması da belli bir çatışmaya neden olmuş olabiliyor” diye konuşuyor.
Ankara’yla sorun
Bugünkü Süryani Ortodoks Patriği II. Efrem’in öne çıkan özellikleriyse Süryani toplumunun anavatanında yaşama isteğini dile getirmesi, Süryani Soykırımı Seyfo’yu kilisenin ve toplumun gündemine sokmuş olması ve Süryanilerin ulusal mücadelesine ivme kazandırmış olması. Adnan Kulhan bu durumun bazı ülkelerde ve o ülkelerdeki rejimle sıkı bağları olan kesimlerde rahatsızlık yaratmış olabileceğini düşündüğünü söylüyor ve ekliyor, “Örneğin soykırım konusunda Türkiye’yi rahatsız etmiştir ve bu nedenle kendisi hâlâ Türkiye’yi ziyaret edememiştir.”
ABD’nin Irak’a müdahale etmesi ve Suriye’de iç savaşın çıkması nedeniyle Süryani toplumu büyük oranda bu toprakları terk etmek zorunda kaldı, bunun sonucunda da kiliseler sayısal olarak azaldı ve bölgede zayıfladı. Buna bağlı olarak Süryani kiliselerinin bulunduğu ülkenin müdahalelerine açık kaldığı söylenebilir. Suriye’deki iç savaş nedeniyle kilisenin gelecekteki yeri tartışılır hale gelmiş; ‘Süryani Ortodoks Patrikliği nerede olsun? Suriye, Avrupa ya da başka bir ülkede mi?’ sorusu gündeme gelmişti. Kulhan, altı metropolitin patriği reddeden bildirisinin de zamanlamasının ilginç olduğunu söylüyor: “Patriğimiz bir yandan Seyfo’yu toplumun ve kilisenin gündemine soktu diğer taraftan halkımızın yaşadığı her yeri dolaşarak, ‘Biz halkız, anavatanımızda yaşamak istiyoruz gibi’ ulusal kimlik çizgisinde açıklamalar yapıyor. Patriğin bu çizgisinden rahatsız olanların bildiride bir parmağı var mı yok mu diye durup düşünmek gerekir.”
Sivil Sinod
Süryanilerin önde gelen aydın ve aktivistlerinin oluşturduğu tartışma grubu Platform Turabdin’in gelinen noktada çözüm önerisi ise Sivil Sinod. Kilisede yaşanan tartışmaların hemen akabinde bir bildiri yayınlayan platform, çözümün sadece metropolitlere bırakılmaması gerektiğini, özellikle halkın, Süryani meclislerinin ve aydınların katılımıyla bir heyetin oluşturulup duruma el koyması gerektiğini dile getiriyor. Platformun bildirisinde şu ifadelere yer veriliyor: “Kilisemizin temiz ve berrak olması gerekir. Bunu gerçekleştirmek için bu bir fırsattır. Halkımızın kilisemizin birliğine ve berraklığına, patrikliğe sahip çıkması için böyle bir Sivil Sinod’un oluşturulması ve duruma el koyması gerekir. Olay sadece metropolitlerimize bırakılmayacak kadar ciddidir. Sivil inisiyatif daha güçlü ve şeffaf bir yeni dönemin açılması için önemlidir.”