Ruhban Okulu’nda geri sayım

Ekümenik Patrik Bartholomeos, 40 yıldır kapalı olan Ruhban Okulu’nun artık açılması gerektiğini, sabırlarının ve nefeslerinin tükenmekte olduğunu ve hükümetten adım beklediklerini ifade etti. Hükümet adım atmazsa, Patrikhane’nin akademisyenlerden ve avukatlardan oluşan hukuk kurulu, yasal süreç başlatmayı düşünüyor. Patrik Bartholomeos, okulun istenirse yarın açılabilmesi için yasal bir engel olmadığını dile getirdi.

 

Ruhban Okulu için top hükümette

ROBER KOPTAŞ
rober.koptas@agos.com.tr

 

Ekümenik Patrik Bartholomeos, 17 Haziran günü Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nda düzenlediği toplantıda, 41 yıldır kapalı olan Ruhban Okulu’nun artık açılması gerektiğini, sabırlarının ve nefeslerinin tükenmekte olduğunu dile getirdi. Hükümetin adım atmaması halinde, Patrikhane hukuk kurulunun yasal başvurularla hukuki bir süreç başlatacağı öğrenildi.

‘Defalarca söz verildi’

Bir grup gazeteciyi Ruhban Okulu’nda ağırlayan Ekümenik Patrik, “Hüseyin Çelik Milli Eğitim Bakanı’yken çokça söz verildi. Sayın Davutoğlu hukuki problemler olduğunu söyledi, bunların yeni anayasada çözülmüş olacağını açıkladı. Ancak yazılı izin olmadığındanbunlara artık inanamıyoruz” dedi.

Patrik Bartholomeos, kurumun kültüre ve insanlığa hizmet etmeye devam etmesi gerektiğini söyleyerek, “Az ilerideki Atatürk büstünün altında ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ yazıyor, fakat iki metre ötesindeki okulun kapısı kilitli. Bir okulun kapalı, kilitli kapıları arkasında ilim olmaz” dedi.

Ekümenik Patrik, CHP lideri Kılıçdaroğlu ile yaptıkları görüşmeden de söz etti. Kamuoyunda artık Ruhban Okulu’nun açılmasına karşı tepki olmadığını, CHP liderinin de “Hükümet bu konuda bir inisiyatif alırsa biz yardımcı oluruz” dediğini ifade eden Bartholomeos, “CHP geçmişte azınlıklara çok haksızlık yaptı. Kılıçdaroğlu yaptığımız görüşmede bunları kabul etti. Keşke işi hükümete bırakmasa ve kendileri inisiyatif alsa. Verdiği biraz kaçamak bir cevaptı” dedi.

Bartholomeos, okulun kapalı olmasının yarattığı sorunları şöyle anlattı: “Bugün dünyanın her yerinde bu okuldan mezun olan metropolitlerimiz var. Sınıf arkadaşlarım, bazıları benden daha yaşlı. İki-üç sene sonra ya vefat, ya da istifa edecekler. Onların yerine kimleri tayin edeceğiz, kimleri seçip göndereceğiz? Yunanistan’dan birilerini gönderebiliriz. Fakat bu yeni arkadaşlar Patrikhanemizin mentalitesini bilmeyecek, Türkiye’yi tanımayacak; Türk düşmanı dahi olabilir. Halbuki burada eğitim görmüş insanların atanmasını arzu ediyoruz.”

İnönü kovmaya çalıştı

İsmet İnönü’nün Lozan görüşmeleri sırasında Patrikhane’nin Türkiye’den kovulması için çalıştığını ama bunda başarılı olamadığını belirten Bartholomeos, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de kaldık, ama nasıl yaşayacağız? Dünyanın her yerindeki Ortodoks cemaatlerinden biz sorumluyuz ama onları nasıl yöneteceğiz? Devlet bir yandan ‘Patrikhane bir Türk kurumudur’ diyor, ancak bu kurumun faaliyetlerini, yaşamasını engelliyor. Bu büyük bir tezat.”

Bartholomeos, bugüne kadar verilen sözlerin neden tutulmadığı ve okulun neden açılmadığı sorusu üzerine, “Bilmiyorum. Gereksiz bir siyasi probleme dönüştü. Belki Ankara bu haksızlığı gidermek için başka yerlerden karşılık almak istiyor, veya oy kaybedeceğinden korkuyor” dedi.

Başbakan Erdoğan’ın okulun açılmasının Atina’da cami inşasına bağlı olduğunu ima eden açıklamasını eleştiren Ekümenik Patrik, Türkiye’nin vatandaşlarının haklarını mütekabiliyet ilkesine bağlamasının kabul edilemeyeceğini vurguladı: “Biz Atina’da cami açılmasından her zaman yanayız. Ama bu konuda bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Kıbrıs’ın faturasını çok pahalı ödedik, şimdi Atina’daki caminin faturasını ödüyoruz. 120 bin kişiden 3 bin kişiye düşmüş bir cemaat haline geldik. Bu demokrasi mi, bu adalet mi?”

Okulun istenirse hemen yarın açılabileceğini, yasal bir engel olmadığını dile getiren Patrik Bartholomeos, önemli olanın siyasi irade olduğunu ve hükümetten bu iradeyi göstermesini beklediklerini ifade etti.

Öte yandan, Başmüzakereci Egemen Bağış, 19 Haziran’da, Patrik Bartholomeos’un isyan dolu sözlerine cevaben, okulun açılması için çalışma içinde olduklarını savundu. Ancak Bağış’ın, “Yunanistan’da yaşayan Müslümanların Atina’da bir mezarlıkları, camileri yokken, iki ülke yönetiminin eş zamanlı iyi niyet adımları atması önemli” diyerek, konuyu yine mütekabiliyet zeminine taşıması dikkat çekti.

TÜRK MÜDÜR BAŞYARDIMCISI MAAŞ ALMAYA DEVAM EDİYOR

1844’te kurulan ve Cumhuriyet döneminde de Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetimi altında faaliyet gösteren Heybeliada Ruhban Okulu’nun Teoloji Bölümü, Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun bazı maddelerinin 1971’de iptal edilmesi üzerine, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 12 Ağustos 1971 tarih ve Özel Eğitim Kurumları 101787 sayılı ‘gizli’ yazısıyla kapatıldı.

Okulun yeniden açılmasına engel olarak, askeri ve dini eğitimin devlet tarafından yapılmasını öngören Anayasa’nın 24. ve YÖK Kanunu’nun 3. maddesi gösteriliyor. Oysa Anayasa’nın 90. maddesi, uluslararası hukukun iç hukuka üstünlüğünü benimsiyor ve uluslararası antlaşmalarla kabul edilmiş hükümlerin, kanunlara göre öncelikli uygulanacağını kabul ediyor.

Agos’a konuşan Avukat Kezban Hatemi, Ruhban Okulu’nun, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yazısıyla kapattırıldığı için, yine aynı kurumun yazısı ile açılabileceğini, hukuki durumun bu kadar basit olduğunu söyledi. Hatemi, aslında okulun kapalı da olmadığını, Bakanlık tarafından atanan Türk Müdür Başyardımcısı’nın halen devletten maaş aldığına dikkat çekti.

BAKANLIK DEDİĞİN OKUL KAPATIR!

Ekümenik Patrik Bartholomeos, toplantıda, okulun kapatıldığı dönemde yaşanan bir olayı aktardı:

“70-71 senelerinde okulumuzun kapatılması kararlaştırılırken Rahmetli Müdürümüz Metropolit Maksimos ve bir grup yönetici, Patrikhane’nin Sen Sinod meclisinin kararıyla defalarca Ankara’ya gittiler ve defalarca Milli Eğitim Bakanlığı’nda temaslarda bulundular. Okulun kapatılmasını engellemeye çalıştılar. Bu ziyaretlerden birinde, Milli Eğitim Müsteşarı, odasında onları ayakta bekletti ve onlara şunu söyledi: ‘Ben bu kadar okul kapattım, sizinkini mi açık bıracakağım!’ Metropolit Maksimos da ona, ‘Çok affedersiniz, Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevinin okul kapatmak olduğunu bilmiyordum’ cevabını verdi.”