Yılbaşının bütün âdetlerini severim. Çöreğini, aşuresini, topiğini, yani aslında işin gırtlakla alakalı kısmını çok severim. O güzel sofralar, kadehler, beraberce içilen içkiler binyıllardır insanoğlunun en vazgeçilmezlerinden. Zaten medeniyet ile alkollü içkilerin kol kola ilerlediğini unutmamak lazım.
Alkollü içkilerin tarihi, medeniyet ile alkolün ilişkisini gösteren hikâyelerle dolu. Bugün belli bir konuda, çeşitli konuşmacıların katılımıyla düzenlenen, bilimsel ağırlıklı toplantı anlamında kullanılan ‘sempozyum’ kelimesi bile şarapla ilintilidir. Yunanca ‘symposion’, beraber içmek anlamına geliyordu. Üst sınıftan erkeklerin, şarap içip çeşitli konularda sohbet ettiği, içkili, bazen de müzikli toplantılardı bunlar. Genelde siyaset, bilim ve şiirin konuşulduğu bu toplantıları anlatan, günümüze ulaşmış bazı antik çizimlerde erkekler başlarında çelenklerle, kanepelere uzanmış, ellerinde ‘kylix’ denen yayvan şarap kâseleriyle görülürler.
Alkolü ölçülü kullanmayı da dert edinmişti Antik Yunanlılar. Onlara göre sadece ‘barbarlar’ şarabı sulandırmadan içerdi.
Büyük ihtimalle sempozyum uzun sürsün diye, ev sahibi şarabı belirli oranlarda suyla, hatta bazen deniz tuzuyla karıştırarak servis ederdi. Sadece ilk kadeh susuz ikram edilirdi.
kadeh tokuşturma ritüelinin de bu zamanlarda ortaya çıktığını anlatan –epey zorlama– hikâyeler de var.
Tarih boyunca en çok kullanılan suikast yöntemlerinden olan zehirlemenin, Roma döneminde de çok görüldüğü biliniyor. Tadı su ya da başka baharatlar katılarak sürekli değişime uğratılan alkollü içkilerde bu tarz zehirleri kullanmak büyük ihtimalle daha kolay olmuştur. İmparator Neron’un neredeyse bütün akrabalarını bu yolla hallettiğini pek çok tarihçi yazar.
İçkilerden zehirlenmenin alışıldık bir hale gelmesi, insanların aklına çok farklı bir kendini garantiye alma yolu getirdi. Kendine güven duyulmasını isteyen ev sahibi kadehini ortaya uzatır, misafirlerden kendi şaraplarından birer parça onun kadehine boşaltmalarını beklerdi. İşte bu dökme işleminde kadehler tokuşmuş olurdu.
Bitiyor olmasında çok müteşekkir olduğumuz 2016’nın da arkasından kadehler kaldırmaya hazırlanıyoruz. Artık evine misafir olduğumuz biri tarafından zehirlenmek gibi riskler olmasa da (büyük konuşmamak mı lazım acaba?) nefes alırken bile içimize hüzün doluyor.
Böyle aptalca ölümlerin olduğu bir coğrafyada sadece hayatta kalmak bile kutlanacak bir şey haline geldi. Kadeh kaldırırken söylediğimiz sözcükler artık daha bir anlamlı hale geldi. Yamas, genatsnt, lehayim, yani sağlığa, hayata ve şerefe...