Türkiye Ermenilerine yeni bir Patrik seçmek için seçime gidileceği ilan edildi ama hâlâ soru işaretleri var. Patriklik’ten yapılan açıklamada “İzin istenecek” denmişti ama konuya yakın isimler izne gerek olmadığında hemfikir. Gelişmeleri avukat Setrak Davuthan’la konuştuk.
Önceki hafta Patrikhane’den yapılan açıklamayla Patrik Mutafyan resmen emekli edildi, ‘Patriklik makamı münhaldir’ denildi ve seçime gidileceği açıklandı. Biz bu haberi aldıktan hemen sonra Patrik Genel Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan’ı aradığımızda, seçimle ilgili izin için başvuruda bulunacağını söyledi. Fakat diğer yandan birçok kişi de ‘İzne gerek yok’ görüşünde. Bir hukukçu gözüyle seçim nasıl olmalı, izin gerekli mi, değil mi?
Bu konuda yanıt vermeden önce, Türkiye Cumhuriyeti devletinin laik bir devlet olduğunu, kendisinin iç hukuk nizamına uymakla birlikte uluslararası hukuka da uymak zorunda olduğunu kabul etmemiz lazım. Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi, bir yerde devletlerin hukuki nizamının güvenilirlik, belirginlik esaslarını ön görmektedir. Bu çerçevede emsallerimiz var, daha önceki patriklik seçimlerinde 1961’den itibaren bir Bakanlar Kurulu kararnamesi var, bu Ermeni Milleti Nizamnamesi’ndeki patriklik seçimiyle ilgili bölümlerin aynen kabulü şeklinde olmuştur. Bu düzenlemeyle artık patriklik seçiminin de nasıl yapılacağı öngörülmüştür. Bu daha sonraki seçimlerde de uygulanmıştır. Bu doğrultuda yeniden izin gibi bir şeyin hukuken yerinde olmadığına inanıyorum. Her ne kadar dini bir konu olsa da esasında bu bir seküler, çift dereceli seçimdir. Burada ruhanilerin dahli yedide bir oranındadır. O nedenle ben ‘Patriklik Seçimi yapılacak’ şeklinde bir müracaatın yeterli olduğunu düşünüyorum. Müracaat Valilik eliyle İçişleri Bakanlığı’na gönderilecek. Seçimin ertelenmesi/yapılmaması şeklinde idari işlem gelirse, diyebilecek bir şeyim yok. Mevcut nizamı düzenleyen kuralları değişikliğe uğratıp yeni maddeler eklenirse, o zaman durum incelenir ve ona göre bir girişimde bulunulur. Tarihi bir an önce belirlemek lazım, çünkü çalışmak gerekiyor. Bugünlerde başvurulacak olursa, bir beş ay sonrası için uygun olur.
Geçen hafta Patrik Genel Vekil Ateşyan CivilNet kanalına röportaj verdi, “Bir kere daha başvururum, izin gelmezse bir daha başvurmam” şeklinde sözler söyledi. Bu da bir soru işareti ve kaygı yarattı.
Öyle bir kaygı var. Esasında başlangıçta ben ‘kim hata yaptı’nın üzerinde durmak istemiyorum. Eş patrik tartışmaları bizim geleneklerimizde olmayan bir düşünceydi. Seçim sürecini yürütmekle görevli Müteşebbis Heyeti kuruldu. Bu heyet için her ne kadar “lağvedilmiştir” diyen din adamlarının öngörüleri varsa da, ben katılmıyorum. Müteşebbis Heyeti bu konularda yani Genel Patrik Vekili tayini gerektiğine dair tesis edilen işlemlerin iptali için dava açtı. Bu davalar idari mahkemelerde ve yerel mahkemelerde reddedildi, temyiz için Danıştay’a başvuruldu. Açılan davalarla ilgili kesinleşmiş bir karar yok. Şu an hukuken Müteşebbis Heyeti varlığını sürdürüyor. Varlığı sabit. Yapılacak bir müracaatın mevcut Müteşebbis Heyeti’yle yapılması halinde işlerin daha kolaylaşacağını düşünüyorum.
Müteşebbis Heyeti nasıl devreye girecek?
Şimdi kavga çıkmasını istemiyorum. Çünkü anladığım kadarıyla, ne şekilde müracaatın yapılacağına dair bir komisyon kurulmuş. Ben burada bir çağrı yapmak istiyorum. Gerçi haber gönderdik, Ruhani Kurul Başkanı Sahak Srpazan’a. Yapılacak müracaatta Müteşebbis Heyeti’nin başkanının da imzasının olmasının yerinde olacağını düşünüyorum. Çünkü devlet, geleneğimize aykırı olarak genel vekillik müessesini ihdas etti. “Müteşebbis Heyeti’nin rızası var mı?” diye sorabilirler. Bunu yapmamak, bir engelin daha meydana çıkmasına sebebiyet verir, diye düşünüyorum. Acaba mevcut düzen statüko korunmak mı isteniyor, diye bir soru sormak istiyorum. Birlikte hareket edilmesinin hukuken ve fiilen yararına inanıyorum.
Genelde seçimi biz patriklik kaymakamı seçerek yapıyoruz. O süreç ne olacak?
Patriklik kaymakamı geleneklerimizde de olan bir şey. Çünkü patriklik kaymakamı seçilir ve hemen seçim sürecini başlatır. Fakat Nizamname’nin bazı maddeleri kadük, uygulanamaz hale gelmiştir. O nedenle Müteşebbis Heyeti Kağakagan Joğov yerine geçerek süreci yürütmüştür. O yüzden şu anda kaymakam seçimine gerek olmadığı inancındayım.
Bunu şu nedenle soruyorum; patriklik makamı münhal edildi, dolayısıyla…
Sekiz yıl önce biz patriklik makamının münhal olduğunu ilan etmiştik. O zamandan beri patriklik makamı boş.
Şimdi bu resmen de ilan edilmiş oldu. Dolayısıyla Patriklik makamı boş olunca, Patrik Genel Vekilliği de düşmüş olmaz mı? Seçime münhal bir patriğin genel vekilinin idaresinde gitmek sakıncalı mıdır değil midir?
Şimdi artık madem ölünceye kadar patrik ilan ettikleri kişiyi emekli ettiler, demek ki bu makam boş olduğuna göre genel vekilin de vekilliğinin geçerli olmaması lazım. O zaman belki yeni bir kurul toplanır, kendisini kaymakam tayin edebilir. Ruhani Kurul Başkanı devrede. Ruhani Meclis de resmî bir seçimle başa gelmiş bir heyet. Ruhani Kurul Başkanı bile bu süreci yönetebilir. İlk müracaatları Müteşebbis Heyeti’yle birlikte yapması yeterli. Seçim süreci başladıktan sonra, süreci Müteşebbis Heyeti devralır. Ruhani Kurul’un orada sadece bir görevi var, o da patriklik adaylarını beş kişiye indirgeyip listeyi vermek.
Peki Ateşyan ne yapmalı kendi konumuyla ilgili olarak? Görevi bırakması mı lazım?
Tabii şüphesiz. Benim de görevim sona erdi, demesi lazım.
Mutafyan için bulunan emeklilik formülü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben emeklilik formülüne ihtiyaç dahi olmadığını düşünüyorum. Buna gerek yoktu. Patriklik makamı sekiz yıldır münhaldi. Daha önceden alınan yanlış kararı bu şekilde yine yanlış bir kararla düzeltme cihetine gittiler. Ruhani Kurul’un patriği ölünceye kadar patrik ilan ettiği karar da mesnetsiz bir karardı, çünkü Ruhani Kurul’un yetki ve görevleri Nizamname’de açık açık yazıyordu. Bir patriği ölünceye kadar patrik ilan etme yetkisi yoktu Ruhani Kurul’un.
Artık bir köşe dönüldü, seçim kaçınılmaz hale gelmiştir diyebilir miyiz?
Ben diyorum ve demem lazım. Ama Patrik Vekili Aram Ateşyan’ın ifadelerinin mefhum-u muhalifinden ‘İzin gelmezse patriklik seçimi olmayacak ve ben görevime devam edeceğim’ gibi bir intiba uyanıyor bende, bu ifadeyi de yanlış buluyorum.
Adaylık süreci nasıl olacak?
Doğal aday olma şartı bu güne kadar uygulamalarda ve nizamnamede ‘Babadan Osmanlı’ olmaktı. Daha sonraki kararnamelerde ‘Türkiye vatandaşı olan babadan doğmak’ diye değiştirildi. Doğal adaylar Karekin Bekçiyan, Malatya doğumlu Sebuh Çulcuyan, Amerika’da görev yapan Khajag Barsamian, Viken Aykazyan Sırpazan, Sahak Sırpazan ve Aram Sırpazan’dır. Bu adaylar arasından seçim yapılması lazım.
Bu adayların ne zaman ortaya çıkması gerekir?
Müracaattan hemen sonra seçim hazırlıklarına başlamak lazım. Şimdi tabii bu iş biraz kişiselleştirildi, Aram Sırpazan maalesef Müteşebbis Heyeti’nin kendisinin patrik seçilmesine karşıymış algısına kapıldı ki bu yanlış. Müteşebbis Heyeti’nin yegâne amacı, mevcut tüzel çerçevede bir seçimin yapılmasıydı. Bu şartlar altında birlikte seçim sürecini başlatmak ve delegeler seçimi için Müteşebbis Heyeti’nin çalışma ortamını sağlamak lazımdı.
Son seçim 1998’deydi. Bu seçimde kimler oy kullanabilecek, nasıl bir yol izlenecek? Özellikle gençlerin durumu ne olacak?
Gençler, delege seçiminde oylarını kullanacaklar. Kiliselere yerel sandıklar kurulacak, seçmen listeleri açılacak ve oy kullanacaklar. Her semtteki seçim kurulları askıya çıkacağı tarihleri ilan edecek. İlgilenen insanlar giderek isimlerinin yazılı olup olmadığını kontrol edecekler. İsimleri yazılı değilse kendilerinin o semtte oturduklarını kanıtlama suretiyle isimlerini yazdıracaklar.ü
Okumak için tıklayın: 1998 seçimlerinde neler olmuştu?