Türkiye Ermenileri Patrikliği, uzun süredir devam eden patriklik seçimleriyle ilgili tarihi bir karara imza attı. Ruhaniler Genel Meclisi’nin aldığı kararla seçim süreci resmen başlamış oldu. Kararın alındığı Ruhaniler Genel Meclisi toplantısına başkanlık eden Episkopos Sahak Maşalyan, hem kararın arka planı, hem de önümüzdeki süreçte nasıl bir yol izleneceğine dair sorularımızı yanıtladı. Maşalyan, ruhanilerden oluşturulan kurulun seçim için başvuru yapacağını açıkladı
Öncelikle seçim kararının arka planından biraz söz edebilir misiniz?
Zaten olgunlaşan bir süreç vardı. Ruhani Meclis’in başkanı olarak konuyu gündeme taşıdım. Argümanların sağlamdı. Sayın Aram Sırpazan da dahil tüm ruhani kardeşlerim tarafından olumlu karşılandı ve sürecin önü açıldı.
Alınan kararlar ne anlama geliyor?
Öncelikle belirtmeliyim ki, Ruhaniler Genel Meclisi’nin toplantısı çok duygulu bir atmosferde geçti. Gözyaşlarını tutamayan ruhanilerimiz oldu. Çünkü sevgili Mesrob Patriğimiz o meclisteki ruhanilerin çoğunun, aynı zamanda benim de, öğretmeni olmuş, hepimiz için çok değerli bir şahsiyettir. Kararın alınma şekli ve bu işin Patriğimizin onurunun korunarak yapılması, hepimizi teselli eden bir nokta oldu. Söz konusu iki kararı da aslında biz almadık, sadece durum tespiti yaptık. Örneğin, Patrik Hazretleri’ni biz emekliye ayırmadık, kendileri sekiz yıl önce yasal olarak zaten emekli edilmişti. Makamı da biz ‘münhal’ (boş) ilan etmedik; Patriğimiz o makamı sekiz yıldır dolduramadığı için zaten boştu. Biz bu olgular karşısında yapmamız gerekeni yaptık, makamın doldurulması için yeni bir patrik seçimi kararını aldık.
Ruhani Meclis, sekiz yıl önce, Patrik II. Mesrob hakkında “Ölene kadar patrik kalacak” şeklinde bir karar almıştı...
Patrik ölene kadar ve hatta öldükten sonra da patrik kalacak. Ancak zorunluluktan dolayı bundan sonraki yaşamını ‘emekli patrik’ olarak sürdürecek. Din adamları emekli olduklarında unvanlarını kaybetmezler. Eğer bir papa, örneğin, Papa 16. Benedictus ‘emekli Papa – Papa Emeritus’ olarak adlandırılabiliyorsa, bir patrik de bu unvanı taşıyabilir. Mesrob Badriark’ımızın adı da bundan böyle Kilise takviminde ve törenlerde ‘emekli patrik’ olarak anılacak ve kendisi için şifa duası edilecek. Tanrı gecinden versin, vefatı durumunda da bir patrik olarak defnedilecektir.
Patriklik tüm Ermeni Kilisesi’ni ilgilendirir
Kararda patriklik yemininin artık hükümsüz olduğundan söz ediliyor. Bu ne anlama geliyor?
Patrikler seçimin ardından ancak yemin ettikten sonra görevlerine başlayabilirler. Çünkü patriklik, şahsa lütfedilmiş kalıcı bir sakrament değil, titizlikle icra edilmesi gereken bir vazife ve sorumluluktur. Patrikler asalarını aldıklarında, kilisede şu görev yeminini ederler: “Vazifemi Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına, nizamlarına ve örf ve adetlerimize uygun olarak ifa edeceğime, cemaatimize ait dini, hayri ve içtimai müesseselerin hak ve menfaatlerini koruyacağıma, dindaşlarıma hak, hakikat ve fazilet yolunda rehber olacağıma ve bu yolda sadakat ile hizmet edeceğime huzuru ilahide söz veririm.” Kilise kanunları yedi yıl yerine getirilemeyen bu tür yeminlerin hükümsüz sayılabilme hakkını bize tanıyor. Üstelik, unutmamamız gereken bir başka husus daha var: Biz Ermeni Ortodoks Apostolik Kilisesi’nin bir parçasıyız. Boş kalan patriklik makamı sadece bizi değil, tüm Ermeni Kilisesi’ni ilgilendirmektedir. Bütün Ermeniler Katolikosu, Kadasetli II. Karekin Hazretleri, Üst Ruhani Kurul ve Episkoposlar Meclisi çeşitli vesilelerle, sözlü ve yazılı olarak, patriklik seçimini bu kanun uyarınca talep etmişlerdir.
Türkiye Ermeni Patrikliği’nin yaptığı bu açıklamadan sonra süreç nasıl işlemeli?
Patrik seçiminin düzenlenebilmesi için devletin yazılı onayı gerekmektedir. Genel Meclis, uygun bir mektupla, Patriğin sağlığıyla ilgili adli tıp raporuyla birlikte devletin ilgili mercilerine, 85. Patriğin halk oylamasıyla seçilebilmesi için başvuracaktır. Meclis bu mektubun dört ruhaniden (Sahak Episkopos, Başrahip Tatul Anuşyan, Kıdemli Papaz Krikor Damatyan ve Papaz Drtad Uzunyan) oluşan bir komisyonca kaleme alınmasını kararlaştırdı. Dilekçe, Genel Vekil Aram Sırpazan’ın ve Ruhani Meclis Başkanı Sahak Sırpazan’ın imzalarıyla, en kısa sürede İstanbul Valiliği’nden alınacak bir randevunun akabinde sırpazanlar tarafından şahsen iletilecektir. Burada bir noktayı aydınlığa kavuşturalım: Biz devletten patrik seçimi izni istemiyoruz. Bu dinî bir konudur. Laik bir devletin ilgi alanı dışındadır. Biz devlete, halk oylamasıyla yapılacak bir seçimle ilgili sürecin başlatılması için başvuruyoruz. Devlet de bize bir seçim talimatnamesiyle seçim tarihini belirten bir izin vermektedir.
Hiçbir patrik adayı halkının onayını almadan o koltukta oturmayı istemez
Devletten böyle bir halk seçimi izni yerine, patriğin sadece din adamları tarafından seçilmesini emredecek bir yazının gelebileceğine dair kaygılar var...
Doğrusu, Cumhuriyet tarihinde böyle durumlar vuku buldu. Ancak devlet yetkililerine bu durum izah edildiğinde, bu tür taleplerden vazgeçilerek halk oylamasına izin verildi. Bu seçim şekli bizim kilise örf ve âdetlerimize göre en uygunudur. Başka kiliseler, örneğin Rum Ortodoks patrikleri ve papalar sadece din adamları tarafından seçilseler de, biz uzun Kilise tarihimiz boyunca hiçbir patriğimizi ya da katolikosumuzu, sivillerin katılmadığı, sadece ruhanilerden oluşan meclisler tarafından seçmedik. Öncelikle din adamları bu geleneği içsellestirmişlerdir. Ve hiçbir patrik adayı halkının onayını almadan o koltukta oturmayı istemez, çünkü öyle bir durumda otoritesinin altının boş olacağının bilincindedir. Ben burada ilan ediyorum: Böyle bir devlet kararına şahsen ben direnirim, çünkü bu dinî bir baskı anlamına gelecektir. Ama bence bu kaygılar yersiz. Ülkenin bunca sorunla boğuştuğu sırada Hıristiyanlara dinî baskı uygulayan bir devlet görüntüsü vermek hükümete ne kazandırabilir ki?
Seçim izni geldikten sonra süreç nasıl işleyecek?
Gelecek talimatname uyarınca seçim heyeti oluşturulacak. Patrik adayları ve delege sayıları semtlere göre belirlenecek, adaylar kendi delegelerini belirleyecek, seçim sandık kurulları ve listeleri oluşturulacak. Seçimle belirlenecek olan delegeler ve din adamları tarafından seçilecek olan on ruhani, 85. patrik ve dokuz üyeli Ruhani Meclis seçimini yapacak. Bu ayrıntılar üstüne konuşmaya bol bol zamanımız olacak, hele bir seçim izni gelsin...
Doğal adaylarız
Seçim kararı alındığında adaylığınız söz konusu olacak mı?
Bu soruya hep verdiğim yanıtı vereceğim: Ben İstanbullu bir episkopos olarak, doğal olarak adayım. Halkımızın büyük kısmının bu tavrımı anlamadığının da bilincindeyim. Açıklayayım: Aslında sadece ben değil, diğer tüm adaylar da, ister açıklasınlar ister açıklamasınlar, sadece ‘doğal aday’ konumundalar. Zamanından önce açıklamaları pek bir şey kazandırmıyor onlara. Tam tersine, süreç resmî olarak başlamadan adaylıklarını ilan ederek, ne zaman sonuçlanacağı belli olmayan, uzun bir süre boyunca birbirlerinin rakibi haline geliyorlar. Bakın, adaylıklarını açıklayan Aram, Karekin ve Sebuh sırpazanlar sekiz yıldır çok gergin bir ilişki halindeler. Aralarında hiçbir yapıcı diyalog ve işbirliği söz konusu değil. Oysa benim eleştirilen bu tavrım, yani seçim ilan edilene dek sadece “Doğal adayım” demekle yetinmem, beni diğer adaylarla yersiz ve zamansız bir rekabetten korumakta, ve hepsiyle de ilişkilerim ve dostluğum gayet yapıcı ve kardeşçe. Bu bile tavrımın doğruluğunu kanıtlıyor. Bu gibi durumlarda, kraldan çok kralcı siviller tozu dumana katarak, aday episkoposları kolaylıkla birbirine hasım haline getirebiliyorlar. Ne gerek var dereyi görmeden paçaları sıvamaya, doğmamış çocuğa kundak biçmeye? Biraz sabır lütfen.