BASKIN ORAN

Baskın Oran

İÇLİ DIŞLI

İbiş’in üniversitesi

Şu anda az yorgun ve çok mutlu bir hoca olarak oturdum, şu satırları yazıyorum. 

İbiş’in üniversitesine rağmen üniversitede “OHAL ve KHK’leri” adlı açıkoturumu öğrencilerin hıncahınç doldurduğu bir Mülkiye Konferans Salonunda yaptık. (Periskop’ta izlemek için tıklayın.)

Olayı başından izlememiş olanlar için yazmaktan da önemlisi, bunun sürecini tarihe not düşmek için yazıyorum:

***

Daha önce de gidip kendilerine konferans vermiştim; oradan tanışıyoruz. Ankara Hukuk Fakültesi Perspektif Öğrenci Topluluğu beni aradı, Türkiye’nin vahim hukuk sorunu OHAL ve KHK’leri üzerine bir panel (biz “açıkoturum” derdik) düzenlemek istediklerini söylediler.

Memnuniyetle, dedim. Yine Hukuk’un anayasa hukuku hocası Prof. Selin Esen ve emekli idare hukuku hocası Prof. Metin Günday da evet dediler. (Selin asistanlığa Mülkiye’de başladı, Hukuk’a geçti, çok genç yaşta profesör oldu. Metin, Türk hukuk tarihinde mümtaz bir yere sahiptir. 12 Eylül darbesinde “Olağanüstü hal dönemlerinde yapılan düzenlemeler olağan döneme geçince kendiliğinden sona erer” tezini ileri sürerek 1989’da Danıştay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu kararını çıkartan ve bütün 1402’liklerin göreve dönmelerini sağlayan kişidir).

Perspektifçiler Hukuk Dekanlığına başvurdu, konuşmacıların adını verdi, tarih olarak 26 Ekim Çarşamba saat 14.00 uygundur dendi, bir amfi tahsis edildi.

***

Bundan sonra işin içine Rufailer (veya “Cinler”) karışıyor.

Dekan vekili Prof. Muharrem Özen öğrencileri çağırıyor, konuyu Yönetim Kuruluna götüreceğini ve bu arada da, “Baskın Oran’ın rektörle arasının iyi olmadığı”nı söylüyor. Nasıl iş bilmem ama ben bu Rektör Prof. Erkan İbiş’i hayatımda gördüğümü hatırlamıyorum; ben herhalde dünyaca meşhur (!) olduğum için o beni tanıyordur.

(Dikkatinizi çekti mi; “dekan” değil “dekan vekili”. Çünkü YÖK Türkiye’deki bütün dekanların istifasını istedi, istifa ettiler. Ve tekrar atandılar: “dekan vekili” olarak! Bilin bakalım “Demokles’in Kılıcı” ne demektir).

***

Dekan vekili Prof. Özen Fakülte Yönetim Kurulu kararını açıklıyor: Ankara Valiliği “… yol, meydan, cadde, sokak, park gibi umuma açık alanlarda yapılacak her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşleri ve umuma açık alanlarda düzenlenecek oyun, temsil, açıklama ve çeşitli şekillerdeki gösteriler”i Kasım 2016 sonuna kadar yasaklamıştır, bu sebeple üç profesörün açıkoturumuna izin yoktur.

Dekan Vekili M. Özen ceza hukuku profesörü. Ceza hukukunda öğrencilere “umuma açık olma” ile “aleniyet” farkını öğretir hocalar. Üniversitenin dersleri umuma açık değildir çünkü girip dinlemek için “misafir öğrenci” olmak gerekir. Ama alenidir.

Valilik kararı ekliyor: “Kamu kurum ve kuruluşlarının umuma açık alanlarda yapacağı etkinlikler, Valilik iznine tabidir. Emir ve yasaklamalara uyulmaması halinde, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde adli ve idari işlem yapılacaktır”.

Dekan vekili Özen yandı. Bundan sonra Hukuk’ta yapılacak her bir ders için Valilik’ten izin alsa iyi edecek.

***

Yasaklamayı duyunca, 1964’ten beri Mülkiyeli olan ben hemen büyük bir rahatlıkla diyorum ki Perspektifçi arkadaşlara, “Üzülmeyin, bizim Mülkiye’de yaparız. Mülkiye’nin geleneğinde vardır ifade özgürlüğü”.

Ve fena halde mahcup oluyorum. Yerin dibine geçiyorum. Çünkü SBF İnsan Hakları Merkezi ile Eğitim-Sen’in ortak dilekçesi cevapsız kalıyor. Şöyle ki, Dekan Vekili Prof. Kadir Gürdal konuyu Yönetim Kuruluna götürüyor, orada durum “askıda” kalıyor.

Dekan vekili çıkarken, sekreterine diyor: “Gelip sorarlarsa, karar alınamadı dersin”. 

Eh, o da Mülkiye mezunu ne de olsa. Ankara Valiliği kararı falan diyemiyor, böyle diyor…

Viran olası hânede evlad-ü âyâl var” herhalde…

***

Ve SBF İnsan Hakları Merkezi Başkanı, idare hukuku hocası Kerem Altıparmak çıkıyor, çözümü getiriyor: “Çarşamba günü 11.30-13.20 arası Konferans Salonu müsaitmiş, orada idare hukuku ek dersi yapacağım, buyurun gelin” diyor bize, Hukuk’ta hukuk konuşması yasaklanan “üç profesör”e…

Gidiyoruz.

Türkiye’nin en önemli hukuk sorununu enine boyuna anlatıyoruz, sorulara cevap veriyoruz hıncahınç Konferans Salonunda… Tarihî bir gün daha yaşıyoruz Mülkiye’de.

Benim de yüzüm kara çıkmıyor. “Mülkiye’de yaparız” demiştim, yaptık. İbiş’in Üniversitesi’ne rağmen bilim yaptık. Doğan Akın’ın T24’ü olayı çok anlamlı bir manşetle verdi.

***

İbiş derken, kimden bahsediyorum sandınız?

(Not: “R. T. Erdoğan’ın Yazılmamış Anıları” bir kilometre taşına ulaştı: Referandum. Şimdilik ara veriyorum. Aralık’ta kitap olarak yayınlanacak).