Hrant Dink cinayetinde kamu görevlilerinin yargılandığı davaya 10 Ekim’de devam edilecek. Dört gün sürecek olan duruşmalarda halen İstihbarat Dairesi Başkanı olan Engin Dinç, dönemin İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdür Ahmet İlhan Güler ve Trabzon İstihbarat Dairesi Başkanı Faruk Sarı savunma yapacak.
Hrant Dink cinayetinde kamu görevlilerin yargılandığı 35 sanıklı davada savunmalar alınmaya devam ediliyor. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 10 Ekim’de başlayacak ve dört gün sürecek olan duruşmalarda, İstihbarat Dairesi Başkanı olan Engin Dinç, dönemin İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdür Ahmet İlhan Güler ve Trabzon İstihbarat Dairesi Başkanı Faruk Sarı savunma yapacak. Her üç sanık Dink cinayetinin yaşandığı 19 Ocak 2007’de ve öncesinde polis teşkilatı içinde önemli görevlerde bulunuyordu. Sanıklardan dönemin Trabzon Emniyet İstihbarat Şubesi Başkanı Engin Dinç, halen aktif olarak Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı’nı yürütüyor. Kamu görevlileriyle ilgili yürütülen soruşturmada ve halen devam eden dava dosyasında kendi imzasının bulunduğu çok sayıda belge var.
Ahmet İlhan Güler, Dink cinayetinin işlendiği tarihte İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapıyordu. Göreve 2003 yılında atanmıştı. Cinayet işlendiği tarihte de görevini sürdürüyordu.
Hrant Dink’in öldürüleceğine dair en önemli istihbarat raporlarından biri 17 Şubat 2006 tarihinde, Trabzon İstihbarat Şubesi’nden İstanbul İstihbarat Şubes’ine gönderilmişti. Yazı, Yasin Hayal’in Ermenilere dönük kin beslediği ve ne pahasına olursa olsun Hrant Dink’e yönelik eylem yapacağı bilgisini içeriyordu. Yazı Ahmet İlhan Güler’in imzasından geçmişti.
Koruma tedbirleri almadılar
Hrant Dink’i hedef haline getiren önemli süreçlerden biri Türklüğe hakaret iddiasıyla Şişli Adliyesinde görülen duruşmalardı. Duruşma salonunda ve Adliye çıkışında Dink’e karşı eylemler yapılıyordu. Soruşturma sürecinde, 15 Mayıs, 4 Temmuz ve 12 Aralık 2006 tarihli duruşmalara ilişkin bilgi toplanmış, duruşmalar hem içerden hem de dışardan emniyet istihbaratı tarafından takip edilmiş. Bu evraklarının altında, Ahmet İlhan Güler’in imzası bulunuyor. Güler, duruşmalara kimlerin katıldığı, kapı önünde kimlerin eylem yaptığı, kimlerin konuştuğu gibi bilgilerin hepsini, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’na da rapor etti. Ahmet İlhan Güler, Hrant Dink’e ve Ermenilere yönelik yaşanan olayların konuşulduğu ve değerlendirildiği İl Emniyet ve Asayiş Toplantıları’na da katılmıştı. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, savcılık ifadesinde bu toplantılarda Dink konusunun gündeme geldiğini söylemişti.
Dink’in öldürüleceğine dönük istihbarat raporları dışında, Ermenilere dönük tehdit atmosferinin arttığı dönemde Güler, İstanbul İstihbaratın başındaydı.
Güler, soruşturma aşamasında verdiği ifadelerde, Trabzon İstihbarat Şubesi’nden gelen yazıda ‘ses getirecek eylem’ ifadesinin yer aldığını ve bu konuyu ciddiye aldıklarını söyledi. Dink’in öldürüleceği bilgisinin kendilerine verilmediği söyledi.
Savcılık iddianamesinde, Güler’in, Dink’e yönelik bütün gelişmelerden haberdar olduğu ve görevi gereği gerekli yazışmaları yaparak Dink’e dönük koruma tedbirlerinin alınmasını sağlamakla yükümlü olduğu ancak hiçbir işlem yapamadığı belirtildi. İddianamede “Dink cinayetinde kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçundan sorumlu olan kamu görevlisidir” denildi.
Örgüte operasyon yapmadılar
Engin Dinç, Dink cinayetine dönük hazırlıkların yapıldığı dönemde Trabzon’da İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapıyordu. Cinayet işlendiği dönemde başka bir ilde görevliydi. 26 Ağustos 2004 tarihinden 19 Eylül 2006 tarihine kadar Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yaptı. TAYAD’lılara linç girişimi, Mc Donald’s bombalanması ve Rahip Santoro’nun öldürülmesi, Dinç’in görev yaptığı dönemde gerçekleşti. Mc Donald’s bombalanmasının faillerinden biri olan Erhan Tuncel’in, soruşturmanın dışında tutularak muhbir yapılması da yine Dinç’in döneminde gerçekleşti.
Dinç, Hrant Dink’e dönük cinayet tasarısına ilişkin hazırlanan, İstihbarat Daire Başkanlığıyla İstanbul İstihbarat Şubesine gönderilen yazının altında imzası olan isim. Gönderilen iki yazı arasında fark var. 15 Şubat 2006’da İstihbarat Daire Başkanlığına gönderilen yazıda “Dink’in ne pahasına olursa olsun öldürüleceği” ibaresi yer alırken 17 Şubat 2006’da İstanbul İstihbarat Şubesi’ne gönderilen yazıda “ses getirecek eylem” ibaresi yer aldı. Dink’in öldürüleceğine dair ilk raporda yer alan kesin bilgiler ikinci raporda yer almadı. İki raporda da Engin Dinç’in imzası vardı. Dinç, savcılık ifadesinde raporu gönderdikten sonra Ahmet İlhan Güler’i telefonla arayarak Dink’in öldürüleceği bilgisini kendisine verdiğini söyledi ancak savcılık incelemesinde böyle bir telefon görüşmesinin kaydını bulamadı.
Savcılık, iddianamede Dink cinayetinde görev alacak kişilerin isimlerinin Engin Dinç dahil Trabzon İl Emniyet Müdürlüğünde bir çok kişi tarafından bilindiğini belirtti. İddianamede, Engin Dinç’in usullere aykırı olarak, yardımcı istihbarat elemanı Erhan Tuncel’le Emniyet binasında baş başa görüşme yaptığı ve Tuncel’in ifadesine göre bu görüşmede Dink cinayetini Zeynel Abdin Yavuz’un işleyeceği bilgisini kendisine söylediği belirtildi. Savcılık yapılan incelemelerde, Dink’in öldürüleceği bilgisini tereddütsüz bir şekilde Dinç’in bildiğini, kesin bilgilere sahip olduğu halde bilgilerin bir kısmını aktarmadığı, kayıt almadığı ve gücü olduğu halde operasyon yapmadığı tespitine yer verildi.