Ormanlık bir alanda ya da şehir içindeki bir bölgede, önceden yerleştirilmiş hedefleri harita yardımıyla en kısa sürede bulmanın hedeflendiği oryantiring sporunu, bu sporla iki buçuk yıldır ilgilenen Aret Arapoğlu anlattı.
Ormanlık bir alanda ya da şehir içindeki bir bölgede, önceden yerleştirilmiş hedefleri harita yardımıyla en kısa sürede bulmanın hedeflendiği, yüz yıllık bir geçmişi olan, oryantiring sporu Türkiye’de 1990’ların sonunda yapılmaya başlamış. Zamana karşı ve bireysel olarak yapılan bu sporun adının pek duyulmamasının en temel sebebi, olimpik spor kategorisinde yer almaması. 2002’de Türkiye’de Oryantiring Federasyonu’nun kurulmasıyla yarışlar sıklaşmış ve hemen her şehirde bu spor yapılır olmuş ama halen katılım yoğun değil. Oryantiringi, bu sporla iki buçuk yıldır ilgilenen Aret Arapoğlu’yla konuştuk.
Oryantiring yarışlarının özellikleri nelerdir?
Oryantiring, koşma, tırmanma gibi fiziksel yeteneğin yanı sıra harita okuma gibi zihinsel becerilere de dayalı, iki yönlü bir spor. Bunların hangisini ön plana çıkaracağı, yarışmacının tercihi. Hedef, sporcunun, elindeki haritayla, alana yerleştirilen hedefleri yani üçgen bayrakları sırasıyla ve en kısa sürede bulması. Doğanın içinde, yılın her dönemi, yaz sıcağında da, kışın karda da oynanabiliyor. Genelde ormanlık alanlar tercih edilse de, şehrin sokaklarında da yapılabiliyor. Bunun en uç örneği Kapalıçarşı. Dükkânların kapalı olduğu bir pazar günü Çarşı’nın içine hedefler yerleştirildi, orada oynandı. Çok heyecanlıydı. Hedef dediğimiz, turuncu ve beyaz renkte üçgen bayraklar. Her ülkede oynanan oryantiringde bu bayraklar aynıdır.
Yarış başlarken size bir harita veriliyor. Haritanın üzerinde işaretlenmiş noktalar var; bu noktaların özellikleri, örneğin çukur mudur, tepe midir, o işaretlerden anlaşılıyor. Askerî haritalar gibi, izometrik haritalar bunlar. Başlangıçta harita okuma ve anlama eğitimi veriliyor, teknik becerisi olanlar bunu daha çabuk kavrıyor.
Harita üzerinde işaretli olan noktaları ve numaraları sırasıyla takip etmek zorundasınız. Zamana karşı yarıştığınız için, belirlediğiniz rota, yarışmanın sonucunda önemli bir rol oynuyor. Düz ama daha uzun bir yoldan da gidebilirsiniz, bir tepeyi tırmanıp kestirme bir yoldan gitmeyi de tercih edebilirsiniz. Koşmak oryantiringde önemli olsa da, her zaman faydalı olduğu söylenemez. Çok hızlı davrandığınız zaman yanlış yapma ihtimaliniz de yükseliyor. Dolayısıyla kendinizle bir strateji mücadelesi de veriyorsunuz aynı zamanda.
Yarışlar ne sıklıkta düzenleniyor?
İstanbul’da, benim de üyesi olduğum İstanbul Oryantiring Kulübü var. Kulüp üyeleri olarak her pazar sabahı, antrenman yarışı dediğimiz yarışlar düzenliyoruz. Gittiğimizde haritalar zaten hazır oluyor, hedefler yerleştiriliyor. Giden, doğrudan antrenmana başlıyor. Yıl içinde, Türkiye Şampiyonası adı altında beş ayrı yarış düzenleniyor.
Özel yarışlar da oluyor. Bunlardan biri, ekim sonu - kasım başı düzenlenen ‘İstanbul Five Days’. Adından da anlaşılacağı gibi, beş gün süren ve beş ayrı yarıştan oluşan bir turnuva bu. Yarışların ikisi Belgrad Ormanı’nda, biri Prens adalarından birinde, biri de, Kapalı Çarşı veya Maçka Parkı gibi şehirdeki parklardan birinde yapılıyor. Bunlar, çoğu yurtdışından olmak üzere yaklaşık 1000 kişinin katıldığı, uluslararası yarışlar. Bu yarışlara Ermeni okullarından öğrencilerin katılması da güzel olabilir.
Herhangi bir yaş sınırlaması var mı?
Tüm oryantiring yarışlarında yaş kategorileri var. 10 yaşından 20 yaşına kadar ikişer yaş aralıklarla kategoriler oluyor; daha sonra, ‘master’ dediğimiz 20-35 yaş kategorisine geçiliyor. Ondan sonra da beşer yaş aralıkla kategoriler var. 50 yaşındaki biri kendi kategorisinin yanı sıra 45, 35, hatta 20 yaşındakilerin olduğu diğer kategorilerde de yarışabilir. Bu kategoriler Türkiye’de 55’le son bulsa da, uluslararası alanda 90 yaşa kadar katılımın olduğu biliniyor.
Oryantiring, özellikle kuzey ülkelerinin ilgi gösterdiği bir yarış türü. İlk olarak İsveç’te, askerler, bundan 100 yıl önce yarışmaya başlamış. Türkiye’de de en iyi seviyede yarışanlar, askerler.
Bu spor Türkiye’ye ne zaman geldi? İstanbul Oryantiring Kulübü ne zamandır var?
Türkiye’de 1990’ların sonunda yapılmaya başlamış, federasyon 2002’de kurulmuş. İstanbul Oryantiring Kulübü ise 2000’lerin başında kuruldu ve şu an 150’ye yakın üyesi var. Yarışmalara katılmak için üye olmak gerekmiyor, kapımız dışarıdan gelenlere de açık. Antrenmanlara çok sayıda öğrenci geliyor. Pazar günleri, bu sporu bilen bir öğretmenleriyle, 15-20 öğrenci birlikte gelip bizimle antrenman yapıyorlar. Türkiye’de ülke çapında yapılan yarışlara yaklaşık 1500 kişi katılıyor. Hemen her şehirde bu sporla ilgilenenler var. Fakat herkes İstanbul kadar şanslı değil, çünkü burada her hafta antrenman düzenleniyor; diğer illerde ne yazık ki durum böyle değil.
Her mevsimde uluslararası yarışlar düzenleniyor ama İstanbul’da gerek mevsim, gerek Belgrad Ormanı’nın kalabalık olmasından dolayı yaz aylarında oryantiring yapılmıyor. İstanbul’da oryantiring dönemi mayıs sonu biter, eylül ortası başlar.
Katılmak için ne yapmak gerek?
Pazar günkü antrenmanlar için kulübün internet sitesinden kayıt yaptırılıyor. Katılım ücretleri çok düşük, öğrencilere 1 TL... İlk defa katılacak olanlar bir eğitime tabi tutuluyorlar. Eğitimin ardından, isterlerse, onlara refakatçiler eşlik ediyor.
Ermeniler bu spora ilgi gösteriyor mu?
Oryantiring, Ermeniler arasında bilinen bir spor değil. Benim oryantiringle tanışmam bir buçuk yıl öncesine dayanıyor. Bu sporla 10 yıldır uğraşan iki genç Ermeni’yle tanıştım; gayet başarılılar, en iyi seviye olan ‘elit’ kategorisinde mücadele ediyorlar. Ben 55 kategorisindeyim ama biraz mücadeleli olsun diye 50 yaş grubuyla yarışıyorum. Geçen yılki yarışmalarda madalyalar kazandım.
Bu kadar köklü bir spor dalı olmasına rağmen, oryantiringin adını neden duymuyoruz?
Oryantiringin en büyük şanssızlığı, olimpik spor olamaması. Bunun sebebiyse, seyir imkânının bulunmaması. Sporcular ormanda hedef ararken onları seyretme şansı yok. Buna izin verilmiyor, çünkü seyirciler hedefi gösterebilir. Bisiklet yarışlarında olduğu gibi insanlar yol boyunca dizilip sporcuları seyredemiyorlar. Yalnızca start ve finiş çizgilerinde seyirci var. Dolayısıyla sadece aktif sporculara açık bir spor bu, o nedenle de pek bilinmiyor. Sadece, televizyonda birkaç kez bu konuda belgesel yayınlandı; onu izleyenler katılımı ciddi oranda artırdı.