BASKIN ORAN

Baskın Oran

İÇLİ DIŞLI

Anlat albayım! Bi de sen anlat anlasınlar! R. T. Erdoğan’ın Yazılmamış Anıları – Fasıl 62

O uygunsuz kıyafetli hemşire işi dallanıp budaklandı. Aile Bakanımız Sayan Kaya da beyanat verdi ama lafının sakıncalarını da düşünmüyor. Dedi ki, “Bu feci saldırının kızımızın kıyafet tercihinden dolayı yapılmış olması beni daha da üzdü. Ben de başörtüm yüzünden Boğaziçi’ne girememiştim”.

Aynı şey mi yav? Sen örtündüğün için zulüm gördün, bu bayan açıldığı için tepki görüyor.   

Ayrıca, çok önemli bişey daha var. Ben ne demiştim Kasım 2014’te, demiştim ki halkım “…gerektiğinde askerdir, alperendir, şehittir, gazidir, kahramandır, polistir, hakimdir, hakemdir…” demiştim.  Bak, bu olaydan sonra Bursa’da bir vatandaşımız metroda ne dedi, “Şortlu kadının başına geleni biliyorsun, kes sesini” dedi. Tekmeyi savunuyor değilim ama burada halkımız ne yapıyor, cumhurbaşkanının dediği gibi gerektiğinde toplumuna sahip çıkıyor… 

***

Kalifiye personel sıkıntımız büyük. Yeni sadrazam Binali de lafının nereye gittiğini tam hesap etmiyor. “Hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın…” dedi. Yav, ne demek mırıldanmak? Vatandaş edebi adabı savunduğu için utanacak mı yani? Açık açık desene, ‘Edebe davet etmeliydi vurmadan önce’ diye?

Ne demiş atalarımız, Nush İle Uslanmayanı Etmeli Tekdir, Tekdir İle Uslanmayanın Hakkı Kötektir. Ben burada köteği savunmuyorum ama, şahıs da nush ile uslanmayı bilmelidir.

Neyse ki Binali sonradan düzeltti. Yeğeninin nikahında nasihatte bulundu. “Evliliğin sırrı nedir biliyor musun?" diye sorduktan sonra, "İtaat et, rahat et" dedi.

İşteee budur! İşte budur! Bunu Türkiyemize uygula, kurtuluş ve mutluluğun formülü aynen budur!

***

Şu sıralar çok nazik zamanlar. OHAL’in süresi 20 Ekim’de bitiyor. Ben uzatılacağı işaretini verdim, “Fransa da uzattı” dedim, ama CHP döneklik yapıp Yenikapı Ruhu’na ihanet etti. O kadar anlattık, “KHK’lar yargısal denetime tabi değil. CHP, fabrika, bir anlamda FETÖ ayarlarına mı dönüyor?” dedik, yine de KHK’lar için AYM’ye başvurdular.   

Afedersin Yahudi parasız kalınca eski defterleri karıştırırmış ya, dikkat ederseniz şu sıralarda hainler durmadan AYM’nin fî tarihinde aldığı küf kokulu kararlara sarılıyorlar. Neymiş efendim, OHAL KHK’ları sadece OHAL süresince geçerliymiş, sonra ortadan kalkarmış. Buhar olup uçacak mı tam 93.000 kişiyi atan koskoca kararnameler be?

Hadi CHP’yi anladık da, AYM’nin kendisini ne yapıcaz? 12 Eylül’de Milli Güvenlik Konseyi tarafından 33 yıl önce çıkartılan bir KHK’yı sen kalk iptal et, bu iptali de gerekçeli olarak CHP’nin davasını açtığı gün açıkla! Güya oraya son olarak iki arkadaşımızı tayin ettik. Neler oluyoruz?

***

Hiçbir riske giremeyiz. Bak, başları kopsun inşallah, OHAL’in bitimi yaklaştıkça başkaldıranlar çoğalmaya başladı. Mesela Afedersin Ermeni Mahcupyan kalkıyor, PKK’lı cenazesine katılan HDP milletvekillerine terör örgütü propagandası yapmaktan soruşturma açtırdık ya, katılan diğerlerine açtırmayışımızdan hareketle diyor ki, “Demek ki eylemin kendisinde suç yok, bazı seçilmiş siyasetçilerin yapması suç!

Al işte, sabık ve sakıt sadrazam Ahmet’in danışmanından ancak bu beklenirdi. Şimdi bundan bilistifade bütün hainler kalkıp diyeceklerdir ki, ‘Ölenden kılıç da kalkar sorgu da.  Oysa bunlar İslam cenaze hizmeti bile verdirmediler, Hainler Mezarlığı açtırdılar. İşte bunların Müslümanlığı bu kadardır’ diyeceklerdir alçaklar...

***

Pensilvanya’daki teröristi hâlâ getirtemeyince, hainin iki gazetesinde yazan, neydi adı, Hoooşt Lagendik’i sınırdan çevirdik, pasaportuna da el koyduk. TC-AB Parlamento Komisyonu’nun eski zımbırtısı olduğuna güvenmesin bir daha!

MİT 20.000 kişilik ikinci bir Baylok listesi hazırlıyor. Göktürk-2 uydumuz için gittiğim ODTÜ denen fesat ocağında beni protesto eden sözde öğrenciler 10’ar ay yedi. Diyarbakır’da öğretmenleri, İstanbul’da laiklik bildirisi dağıtanları, Tunceli’de bir düğünde okudukları Kürtçe türküyle terörist örgüt propagandası yapanları gözaltına aldık. Keşke gözaltı süresini bu kadar kısa tutmasaydık!

PKK’yla da meşgul oluyoruz. Sur davasında tutuksuz yargılanan bir kadın, yemek hazırlamadığı için kendisine PKK’lıların jilet attıklarını, yine tutuksuz yargılanan bir adam da Tahir Elçi’yi tek kurşunla vuranın önde kaçan PKK’lı olduğunu net biçimde gördüğünü, ayrıca PKK’lıların 2 kişiyi diri diri yaktıklarını söyledi. Bu kadar!

PKK nedeniyle kamudan ihraç edilecek memurlar listesi önümüzdeki hafta hazır olacak inşallah. Müezzinoğlu kardeşimiz hepsinin kesin kanıtlara dayandığını şöyle ifade etti: “Elimizde veri var. Üyeliklerdir, sosyal medya hesabıdır, tespit edilmiş konuşmalarıdır. Destekleyici verilerle ilgili çalışmalarımız var” dedi. Daha ne desin.

***

Bize nasıl bir kumpas kurulduğunu, bunu temizlemek için daha çoook OHAL uzatmalarına ihtiyacımız olduğunu, Vatan Partimizin Gn. Bşk. Yrd. Emekli Albay Hasan Atilla Uğur Yeni Şafak’a verdiği fevkalade dikkate değer bir mülakatla açıkladı. “Aldığım çok net bilgilere dayanarak söylüyorum” şerhiyle:

1) Diyor ki, eğer oynanan oyunu bozmazsak ikinci darbe girişimi Kasım’da olacak; hazır olun!

Ağzına sağlık! Söylüyoruz söylüyoruz anlatamıyoruz; sen de söyle! Aydınlık’tan bile önemli, şu andaki en sıkı müttefikimiz Sözcü her Allah’ın (c.c.) günü FETÖ’yü manşete çekerek olayı sımsıcak tutuyor ve OHAL’i uzatmamızın yastığını yapıyor ama, sen de söyle. Fazla mal göz mü çıkartır! Hem de ne biçim net bilgiler vermişsin!

***

2) Diyor ki, nasıl oluşacak bu darbe ortamı? İki koldan: Birincisi, önce HDP’nin çağrısıyla Güneydoğu’da bir nümayiş yapılacak. FETÖ’cüler bunlara gaz yerine kurşun sıkacak. Tam bu noktada, İngiliz konsoloslarının 2,5 aydır bölgede görüşüp durduğu ve bütün kredi borçlarını kapattıkları aşiretler halkı sokağa dökecekler. İkinci kol: Batı’da PKK veya IŞİD 4-5 yerde büyük patlamalar gerçekleştirecekler.

Doğudan ve batıdan saldıracaklar! DAEŞ ve PKK elele!

***

3) Albayımız bundan sonra işgali açıklıyor: İngilizlerin çok satan Deyli Ekspres gazetesi yazmış, ortalık böyle karışınca Kıbrıs’taki üslerinden 10.000 İngiliz deniz piyadesi İngiliz turistlerin can güvenliğini korumak için gelip ülkemizde güvenli bölgeler oluşturacak. Yani, bu yeni darbenin esas amacı işgale sebebiyet vermek!

Tabii yav! Nitekim biz de ilkokullara iki broşür dağıttırmıştık ve bunlardan çok değerli Prof. Erhan Afyoncu Hocamızın yazdığı broşürün, pardon, kitabın adı “15 Temmuz 2016 Türkiye’yi Darbeyle İşgal Teşebbüsü” değil miydi!  

4) Uğur Albay diyor ki, bunların ardından cezaevlerinde de çok büyük isyanlar başlayacak. Bakın, diye ilave ediyor, Tarık Akan’ın cenaze törenine normalde Türkiye’de 5-10.000 kişi giderdi, şimdi 1 milyona yakın kişi gitti.

Vay yav, bu cenaze işini ben bile böyle düşünmemiştim! Ayrıca diyor ki, cezaevlerindeki FETÖ’cülerin ailelerinin bütün kredi kartı borçlarını da İngiltere ödedi!

Eşsiz istihbaratçı Uğur Albay, vatan sana minnettardır! İyi ki “Ben Ergenekon’un savcısıyım” hatasından vazgeçmişim de, seni ve arkadaşlarını tahliye ettirmişim! Bu mülakattan sonra OHAL’i uzatmak çocuk işidir!

***

İşidir de, içimde bir sıkıntı var. Bu banka kredilerini ödeme işi beni biraz düşündürdü. Biz bunların bütün mallarına ve paralarına el koymuş, bütün tersanelerine, pardon, dershanelerine girmiş, kayyım atamışken nasıl kredi alabilmişler ki? Demek ki bütün bankalar FETÖ’cü!

Ayrıca, niye bütün bunları polis, MİT falan tespit edemedi de albayımızdan öğreniyoruz? İngiliz konsolosları Güneydoğu’da aşiret aşiret dolaşırken, para dağıtırken, FETÖ’cü aileleri yemlerken? Sonra, niye bu Deyli Ekspres haberinden bile haberimiz olmadı?

D. Ekspres’i söyledim başdanışmanıma, dedi ki, ‘Efendim, haberimiz oldu tabii, fakat malumunuz, Sun diye bir kaldırım gazetesi vardır, bu ondan bin pespaye bir gazetedir. Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi UKİP’in destekçisi ırkçılar okur bunu, bu sebepten yazdıkları ciddiye alınmaz. Sadece, şu anda İngiltere’de ırkçılık ve İslamofobi başını alıp gittiği için 400.000 sattığı doğrudur’ dedi.

Bi de ilave etti, biraz Zaytung kokmaktan falan bahsetti ama tam aklımda kalmadı.

İsterse ne koksun. Yeter ki işimize yarasın.

***

Yarasın, çünkü ekonomi notumuzu “yatırım yapılamaz”a getiren hain kuruluş Mudiz’in yaptıkları ortada. Hangi üst-akıldan besleniyorsa artık…

Gerçi hakırcı gençlerimiz bunların sitesini hemen bi güzel hakladı. Yiğit Bulut kardeşimiz de “FETÖ kılıklı, namert!” diye teşhir etti.

Çok daha önemlisi, malum olaydan sonra artık iyice ihtida etmiş olan Ahmet Hakan kardeşimiz bana 3 saldırı olduğunu yazdı: 1) 17-25 Aralık; 2) 15 Temmuz; 3) Bu Mudiz saldırısı. Afferim yav bu çocuğa! Böylece Mudiz’in de FETÖ’cü olduğunu söylemiş oldu...

Ben de geri durmadım, tabii. “Dikkate almıyorum!” dedim. Aynı şeyi S&P denen kuruluş notumuzu iki ay önce düşürdüğünde de söylemiştim, “Şu anda biz S&P’nin üyesi değiliz. Üyesi olmadığımız bir kurum nasıl olur da hakkımızda böyle bir açıklama yapabilir?” demiştim.

Tabii, alçaklar hemen başlamışlardı, neymiş efendim, bunlar özel şirketmiş, devletlerarası kuruluş değillermiş, dolayısıyla Türkiye veya başka bir devletin üyeliği söz konusu olamazmış. Bunlar, yatırım yapacak olanlara danışmanlık yaparlarmış.

Biz sanki bilmiyoruz böyle danışmanların ardında hangi üst-akılların olduğunu!  Bunlar, çok net söylüyorum, 3 adet Mersedes zırhlı arabamla gittiğim Amerika’da ağzının payını verdiğim yetkililerin intikam almaya çalışmasıdır.  

Nitekim, Obama’nın YPG’den ödül alan temsilcisi Bret Gark-Gurk’u “Bir daha yapma!” diye azarladım. Baydın’a bu Kürtlere 2 uçak dolusu silah yolladıklarından haberdar olduğumu söyledim, “Benim haberim yok” deyince, “Ama benim var!” diyerek perişan ettim. Ayrıca dedim ki, “Bizim MGK’mızın stratejik belgesine kaydolmuş bir teröristi istiyorum. Ama siz hala direniyorsunuz. Neymiş? Mahkeme. Ne mahkemesi ya? Teröristin ne mahkemesi olacak ki?”

Dedim ki, bu şahıs dışarda Zarrab içerde! Üstelik bu çocuğu yolladığınız mahkemenin yargıcı da savcısı da FETÖ tarafından yedirilip içirilmiş!

***

Uçakta gelirken gazetecilere söyledim: “Gerek Adalet gerek Ekonomi Bakanlığımızın yaptıkları çalışmalara göre, bu kişinin bir suçu da bulunmuyor”.

Ah, orada aklıma gelip Baydın’a da söyleyecektim de, şak diye düşüp bayılsın!