Dünyanın tanınmış yazar, sanatçı, akademisyen ve düşünürlerinin, Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın gözaltına alınmasına tepki göstererek tutuklu bulunan yazar ve gazetecilerin serbest bırakılması çağrısı yaptığı metin, Cumhuriyet Gazetesi’nde iki sayfalık bir ilan olarak yayımlandı.
Mehmet Altan ve Ahmet Altan, 9 gün gözaltında bulunuyor.
Cumhuriyet gazetesinde bu gün yayınlanan ve aralarında Taner Akçam, Daron Acemoğlu, Margaret Atwood, Thomas Bachmann, John Berger, İsmail Beşikçi, Patrick Boucheron,Hamit Bozarslan,Costa Gavras, Norayr Kasper, Nick Cave, Raymond Kwvorkian, Hans Lukas Kieser, Antonio Negri gibi isimlerin bulunduğu imzacıların hazırladığı metin Cumhuriyet Gazetesi’nde ilanla yayımlandı.
Yayınlanan metnin tamamı şöyle:
“Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın gözaltına alındıkları 10 Eylül 2016 günü, bu gelişmeyi protesto etmek ve Türkiye’de haksız yere özgürlüğünden mahrum bırakılan bütün yazarlarla dayanışma göstermek amacıyla imzaya açılan çağrı metnini dünyanın önde gelen yazar, düşünür, sanatçı ve akademisyenleri imzaladı.
Biz bu metne imza atanlar, dünyanın tüm demokratlarını, Türkiye’ye ve Türkiye’nin önemli bir dol oynadığı Ortadoğu’nun geleceğiyle ilgilenen herkesi, Türk Hükümeti’nin, farklı fikirleri savunan Türkiye’nin en parlak düşünür ve yazarlarına karşı yürüttüğü sindirme ve baskı harekatına karşı durmaya çağırıyoruz.
Bu mektubun arka planında 15 Temmuz 2016’da neyse ki başarısızlıkla sonuçlanan ve başlamasından sonra kısa sürede bastırılan darbe girişimi yatmaktadır. Türkiye halkı, ülke kurumlarına karşı yapılan bu saldırıya direnmemiş olsaydı, ortaya çıkan yıllar boyu sürecek bir sefalet olacaktı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında hükümetin geçici olarak Olağanüstü Hal ilan etmesi anlaşılabilir. Ancak başarısız darbe girişimi, McCarthy tarzı bir cadı avı yürütmek için bahane olarak kullanılmamalı ve Olağanüstü Hal’de yaşananlar temel hakları, delillerle ilgili hukuk kurallarını ve hatta genel sağduyu kurallarını hiçe saymamalıdır.
Yazar, akademisyen ve ifade özgürlüğü savunucuları olarak bizler, tanıdığımız ve saygı duyduğumuz meslektaşlarımızın Olağanüstü Hal düzenlemeleriyle hapsedilmesinden rahatsızlık duyuyoruz. Şahin Alpay ve Nazlı ılıcak gibi gazeteciler ve yazar Aslı Erdoğan demokrasiyi daima yüksek sesle savunmuş ve militarizm ve her türlü baskı rejiminin her zaman karşısında olmuşlardır.
Tanınmış romancı Ahmet Altan ve önde gelen bir iktisat profesörü, aynı zamanda yazar olan kardeşi Mehmet Altan’ın 10 Eylül 2016 tarihinde bir şafak baskınıyla gözaltına alınmış olmasından özellikle rahatsızlık duyuyoruz. İki yazar 14 Temmuz akşamı yani darbe girişiminden bir gece öne yayınlanan bir televizyon programında darbe destekçilerine bir şekilde subliminal mesajlar vermiş olmakla suçlanıyorlar.
Ahmet Altan kitapları milyonlarca satan ve birçok dile çevrilmiş olan bir romancı ve Türkiye’nin en önemli yazarlarından biridir. Aynı zamanda kamunun bilme hakkını savunan Taraf gazetesinin beş yıl süreyle genel yayın yönetmenliğini yapmıştır. Yazarlık kariyeri boyunca birçok kez soruşturmaya uğramıştır. 1990’larda Türkiye’de okurların ülkedeki Kürt gerçeğini anlamasını sağlamaya çalıştığı için ve daha yakın geçmişte 2011 Roboski/Uludere katliamı sonrasında ülkenin başbakanını özür dilemeye çağırdığı için soruşturmaya uğramıştır. En son olarak 2 Eylül 2016 tarihinde bambaşka iki davanın dosyalarından büyük oranda kesme-yapıştırma yapılarak hazırlanmış bir iddianameyle açılan bir davada devletin sırlarını ifşa etme suçlamasıyla hakim karşısına çıkmıştır.
Birçok kitabında Türkiye’nin kimliğini yeniden kurarken ırk veya din üzerine değil, insan haklarına saygı anlayışı üzerinden inşa etmesini savunmuş olan köşe yazarı Mehmet Altan, İstanbul Üniversitesi’nde iktisat profesörüdür. Kardeşi Ahmet Altan ve şu an demir parmaklıklar ardında bulunan birçok diğer meslektaşı gibi, suçu bir darbeyi desteklemiş olması değil, şu an iktidara olan ve başlangıçta demokrasi yönüne kat ettiği yolda şu an maalesef geri viteste gitmekte olan hükümete yönelttiği etkili eleştirilerdir.
Bu nedenle Türk Hükümeti’ne ülkenin kıymetli yazarlarını soruşturmaktan vazgeçmesi ve Ahmet ve Mehmet Altan’la birlikte haksız yere suçlanan birçok diğer dost ve meslektaşımızın hızla tahliye edilmesini sağlama çağrısında bulunuyoruz. “