Türkiye’de her ay 10 insan mayın kurbanı

Türkiye 2003 yılında altına imza attığı Ottowa Sözleşmesi’ne göre topraklarındaki mayınları bir program dahilinde temizleme ve imha etme yükümlülüğüne girdi. 2008 yılına kadar depolarındaki mayınları 2014 yılına dek ise döşeli mayınları temizleyeceğini söyleyen Türkiye’nin toprağa döşeli 1 milyon mayının temizlenmesine ilişkin bugüne dek attığı tek adım ise sadece Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi için bir yasa hazırlamak oldu.

FİLOR TOROS
filortoros@agos.com.tr

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda sarf ettiği “Dikkat ederseniz kaçakçıların hiçbiri bombalara basmıyor. Harita kimlerin elinde olabilir. Bu haritayla bombaların üzerine basmıyor, rahatça gidip geliyorlar. Bakın burası çok hassas. Bu iş, hassas ve gerilimli bir iş” sözleri Türkiye’nin de 2003’te altına imza attığı Uluslararası Mayın Yasağı Sözleşmesi’nin öngördüğü yükümlülüklerin ne kadarını gerçekleştirdiği sorusunu gündeme getirdi.Mayınsız Bir Türkiye Girişimi Koordinatörü Muteber Öğreten, Agos’a yaptığı açıklamada  “Başbakan niye bu insanlar mayınlara basıp da ölmüyorlar veya kolunu, bacağını kaybetmiyorlar diye hayıflanacağına altına imza attığı sözleşmenin gereğini yerine getirsin” dedi. Öğreten başbakanın açıklamalarının insanları bombalayan devletin yaptığını meşrulaştırmaya çalışma çabası olduğunu söyleyerek “Yoksulluktan sınır ticareti yapmaya mecbur ettiğiniz sonrada üzerine bomba attığınız insanlardan Aslan Encü’nün abisi bacağını kaybetti, Zeki  Encü  mayına basarak öldü,  Halil Encü sakat kaldı,  Mehmet Encü gözlerini kaybetti,  Hüseyin Encü kolunu, Lezgin Encü ayağını  kaybetti. Şimdi hükümet bu insanların acılarını tanzim etmek ve yeni acılar yaşanmasın diye çaba göstermek yerine gittikçe dibe batacak açıklamalar yapıyor” dedi.

Türkiye’de on binlerce mayın kurbanı olduğunu söyleyen Öğreten,  Ottowa sözleşmesinin gereğinin yerine getirilmediğini ve bu yüzden her üç günde bir, bir insanın mayın kurbanı olduğunu belirtti. Şimdi cumhurbaşkanı olan dönemin Başbaşkanı Abdullah Gül’ün, Ottawa Sözleşmesi’nin altında imzası olduğunu söyleyen Öğreten, “Başbakana sormak gerekiyor ‘Türkiye mayın yasağı sözleşmesinin altına imza atmadı mı?  Sözleşmenin gereğini neden yerine getirmiyorsunuz?”

Sadece Suriye sınırı

Türkiye’nin kamuoyunda Ottowa Sözleşmesi olarak bilinen Uluslararası Mayın Yasağı Szöleşmesi’ni 2003’te imzaladığını ve 2004’te de ‘taraf devlet’ olduğunu söyleyen Öğreten, “Bunun anlamı şuydu: Türkiye 2008 1 Mart’ına kadar stoklarındaki mayınları imha edecek, 2014’e kadar da toprağa döşeli mayınları temizleyecek, kurbanlara yardım konusunda da gerekli adımları atacaktı. Ancak bugüne dek hükümetin attığı tek adım Suriye sınırındaki mayınlara ilişkin bir yasayı çıkartması oldu.  Ermenistan, İran, Irak sınırına yönelik ise herhangi bir çalışma yok.  Öte yandan Türkiye’de bir tek sınırlarda mayın var gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Oysa asıl mayın mağduriyetlerinin yaşandığı bölgeler sınırda değil. Yaptığımız araştırmaya göre sınırlarda yaşanan mayın vakaları yok denecek kadar az. İç bölgelerde ise son yıllarda  yılda ortalama 110 mayın vakası yaşanıyor yani her üç günde bir, bir insan mayına basıyor” dedi.

Mayın mağdurları

Türkiye’de kapsamlı bir veri toplama mekanizması olmadığından mayın kurbanlarının ihtiyaçları konusunda da sağlıklı bir çalışma yapılamadığının altını çizen Öğreten, ‘Mayınsız Bir Türkiye Girişimi’ olarak yaptıkları çalışmalardan yola çıkarak mağdurların taleplerini şöyle özetledi: “Türkiye’nin ilk mayın mağdurları, 1953’ten sonra döşenen mayınlar nedeniyle oluşmuştur. Şu anda yaşları ileri olan bu insanların en büyük talebi bundan sonraki hayatlarını idame ettirecek bir maaş ve protez. Orta yaştaki mayın mağdurları ise çalışmak ve istihdam edilmek istiyor. Daha genç yaşta olanlar ise eğitimlerine devam etmek ve bir meslek sahibi olmak talebindeler. Devlet yine imza attığı sözleşme gereğince bu insanların mağduriyetini giderip taleplerini karşılamak zorundadır.”