CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugünkü grup toplantısı konuşmasında gözaltına alınan gazetecilere ve kapatılan Özgür Gündem Gazetesi’ne değindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘üst akıl’ söylemini de eleştiren Kılıçdaroğlu, “sende akıl yoksa üst akıldan bahsedersin tabii” dedi.
"Darbe girişimini 17-25'e dayandırıyorlar" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu "Kimse 17-25 olaylarını aklamaya yeltenmesin, darbeyi de bunun için kullanmasın. 17-25 ayrı yerde duruyor, o da yargılanacak" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, kurulması için dört partinin de imza verdiği 'darbe girişimini araştırma komisyonu'na AKP'nin hâlâ üye milletvekili göndermediğini belirterek, "MHP, HDP ve CHP araştırma komisyonuna üye verdiler. Üye vermeyenler sadece AKP. Binali Yıldırım'a şunu sormak istiyorum; 'Neden araştırma komisyonuna milletvekili görevlendirmiyorsunuz, hangi gerekçeyle görevlendirmiyorsunuz? Hangi milletvekillerine güvenmiyorsunuz?'" dedi.
Darbe girişiminin ardından Gülen cemaatine yönelik başlatılan operasyonlarda çok sayıda gazetecinin de tutuklandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "OHAL'i fırsat bilip gazeteciyi, sanatçıyı hapsetmek, işinden etmek, çoluğunu çocuğunu aç bırakmak Türkiye'ye yakışır mı?" diye sordu. Kılıçdaroğlu, "Gazeteciler hapiste, gazeteler kapatılıyor. Bunu demokratik dünyaya anlatamazsınız. Gülen örgütünü savundu, yazılarıyla yardım etti diye hapse atılıyor. TBMM kürsüsünde övgüler dizenleri ne yapacaksınız? Yanında olmasak bile, bütün gazeteciler özgürlüğün timsalidir" ifadesini kullandı.
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
“İnsana değil ranta yatırım yapılmış”
“Şimdi uyarıyorlar. Türkiye yeni bir deprem olabilir diye. Aradan geçmiş 17 yıl, önlem almamışız. 2004'te birinci deprem şurasını toplamışız. Sonra 2009'da da kentler şurasını toplamışız. Aslında hepimizin bildiği şeyler var, hiçbiri yapılmamış. İnsan hayatına değil, ranta yatırım yapılmış. Bunu söylemek zorundayız, vatandaşı uyarmak zorundayız.”
"Kimler Türkiye’yi bu hale getirdi?"
“14 yıldır Türkiye Cumhuriyeti'ni kim yönetiyor. Dedim ki, 'Türkiye tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşıyor' Bugün bütün gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Türkiye, tarihinin en büyük krizlerini yaşamaya devam ediyor. Herkesin son derece dikkatli olması lazım. Düşünmek çevreyi, siyaseti, hayatı sorgulamak demektir. 14 yılın sonunda Türkiye bir darbe girişimiyle karşı karşıya kalıyor. Bu ortam nasıl oluşturuldu? Hepimizin düşünmesi gereken temel sorulardan biri budur. Kimler Türkiye'yi bu hale getirdi. Ağlıyoruz, sızlıyoruz, 'Şehitlerimiz var' diyoruz. Bu işleri buraya kimler getirdi. Bir insan olarak bu soruyu kendimize soracağız.”
“AKP darbe komisyonuna üye vermedi”
"Geçmişle hesaplaşalım, darbe girişiminin de hesabını soralım. CHP'li vekiller dediler ki "Araştırma önerisi verelim. Ben parlamentonun onurunu koruyorsam bu işi araştırmak benim görevimdir" dedi. Oy birliğiyle karar alındı, bugün 17 Ağustos. Bütün partiler MHP, HDP ve CHP araştırma komisyonuna üye verdiler. Üye vermeyenler sadece AKP. Binali Yıldırım'a şunu sormak istiyorum; "Neden araştırma komisyonuna milletvekili görevlendirmiyorsunuz, hangi gerekçeyle görevlendirmiyorsunuz? Hangi milletvekillerine güvenmiyorsunuz?”
“Demokrasi olmadan darbe önlenmez”
"Demokrasi olmadan bir ülkede darbeyi önleyemezsiniz. Tam demokrasi istiyoruz. Üçüncü sınıf bir demokrasi istemiyoruz. Üçüncü sınıf bir demokrasiyi bize layık görüyorlar. Niye birinci sınıf demokrasi olmasın? Bunu yakalamanın yolu Türkiye'yi darbe hukukundan arındırmaktır.
“yüzde 10 barajı ayıptır”
"Bakın açık, net söylüyoruz. Yüzde 10 seçim barajını darbe yapanlar getirdi. Darbeye karşı mıyız? Karşıyız. Darbeye karşıysak darbe hukukunu değiştirelim, "Yok bunu değiştiremeyiz işimize yarıyor. Türkiye'yi yüzde 10 barajı ayıbından kurtaracağız. Türkiye'yi darbe hukukundan arındıralım.”
"Bizim partinin çocukları özel harekatçı olacak" diyorlar
"Bugün bir KHK yayınlandı. Efendim Özel Harekatçı olarak alınacaklar KPSS'ye girmeyecekler. Ayakkabı boyacısının oğlu giriyor, genel müdürün de oğlu giriyor. Hakkari'nin de Şırnaklının da çocuğu giriyor. Ama "Hayır" diyorlar, peki nasıl özel harekatçı alacaklar? Bizim partinin çocukları gelsin, özel harekatçıları alacaklar. Numan Kurtulmuş "liyakat sistemi esas alınacak" demişti. Sözünün eriysen liyakat sistemini değiştir, ya da adam gibi istifa et. "Benim görüşlerimi dikkate almıyorlar" de.
“Sende akıl yoksa üst akıldan bahsedersin”
"Sayın Abdullah Gül, "Aklımızı, fikrimizi bir kişiye teslim etmemeliyiz" diyor. Neden aklımızı fikrimizi bir kişiye teslim etmeyelim? Aklımızı kullanmak için. Üst akıldan bahsediyorlar, sen de akıl yoksa üst akıldan bahsedersin tabii.”
“Tehlikeli atmosfer”
"Çok tehlikeli bir atmosfer yaratıldı. Hakim, savcının gönderdiği kişiyi tutuklamak zorunda hissediyor, "Tutuklama yapmazsam FETÖ'cü ilan edilirim" diyor. O nedenle kim geliyor, atın hapse. Yargı bağımsızdır, delillere bakmak zorunda.
"OHAL'i fırsat bilip gazeteciyi, sanatçıyı hapsetmek, işinden etmek Türkiye'ye yakışır mı?"
"Medyaya gelelim. Darbe girişimi oldu, hükümet OHAL yetkisi aldı, biz karşı çıktık. Parlamentoyu bu işin dışına çıkarmayın dedik. Parlamento bu işin dışına çıktı. Gazeteciler hapiste, gazeteler kapatılıyor. Bunu demokratik dünyaya anlatamazsınız. Gülen örgütünü savundu, yazılarıyla yardım etti diye hapse atılıyor. TBMM kürsüsünde övgüler dizenleri ne yapacaksınız? Yanında olmasak bile, bütün gazeteciler özgürlüğün timsalidir. 60 yaşında, 70 yaşında gazeteci hapse atmak nedir? Yargılanamaz mı? Yargılanır. Yurt dışına çıkış yasağı koyarsın, hapse atmanın mantığı yoktur arkadaşlar. Gazeteciyi hapse atmak, gazeteleri kapatmak darbecilerle aynı çizgide gitmek demektir. Kalemini kullanan bir gazeteciyi hapse atmayı asla doğru bulmuyoruz.”
"Sanık oldukları düşünülenler mahkemeye sevk edilsin mi? Evet yargılansınlar. Nasıl yargılanacaklar? Hukukun üstünlüğü çok ama çok önemlidir. Cadı avı başlatmak, herkesi yakalamak haline geldi iş. Adam çıkıp sevmediği adamı FETÖ'cü diye ihbar ediyor, şikayet ettiği adam içeri alınıyor. Bakın o kadar acı tablolar var ki, İBB'de şehir tiyatroları var. Bir teknik personel ve altı sanatçı FETÖ'cü diye işlerinden oldular. Oysa bunların tüm hayatı demokrasi üzerine kurulu. Arkasından fırsat bulup 20 sanatçıyı daha uzaklaştırdılar. Neymiş, performansı düşükmüş. Ya bunların tüm oyunları kapalı gişe oynuyor. Performansını ölçecek olan sen misin, yönetmen mi? OHAL'i fırsat bilip gazeteciyi, sanatçıyı hapsetmek, işinden etmek, çoluğunu çocuğunu aç bırakmak Türkiye'ye yakışır mı?”
"Betül Yazan hocamız var, profesörlüğünü FETÖ'cülük üzerine alan hocamız. Ya bunu da FETÖ'cü diye aldılar. Milletvekili arkadaşımızın kızını da almak istiyor.
"Bir asker, şeker hastası, gözaltında ölüyor. Babası cenazesini alıyor, belediye ambulans vermiyorlar arkadaşlar. Arabayla Konya'ya götürüyorlar. Sonra bir vatandaş buluyorlar, cenazesini kıldırıyorlar, öyle gömüyorlar. Ya siz nasıl suçu tespit edilmeden kafadan suçlu ilan edersiniz? Yüzbaşı Özkan Hekim, Cumhuriyet gazetesinde vardı bu haber, darbeye karşı çıkıyor, arkasından vuruluyor, yargılanıyor, hain ilan ediliyor. Sonra mahkeme karar veriyor "bu hain değildir" diye. Hakları iade edilecek diye. Yapmayın, hukuka gölge düşürmeyin.
"Darbeyle 17-25 Aralık'ı aklayamazsınız"
"Darbe girişimini 17-25'e dayandırıyorlar. Kimse 17-25 olaylarını aklamaya yeltenmesin, darbeyi de bunun için kullanmasın. 17-25 ayrı yerde duruyor, o da yargılanacak. Darbeciler nasıl yargılanıyorsa onlar da yargılanacak. Kul hakkı yiyenler yargılanacak.
"83 il olsun"
"Hakkari'yi çevrilen filmlerden, kitaplardan, şiirlerden biliyoruz. Şırnak Nuh'un gemisiyle anılıyor, ne Şırnak'ın ne Hakkari'nin il kapsamı dışına çıkarılmasını doğru bulmuyoruz ve bunun mücadelesini vereceğiz. Yüksekova da Cizre de il olsun diyorsanız tamam. Şırnak da Hakkari de il olsun. 81 ilimiz 83 il olsun.”