Eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, darbe girişimiyle ilgili soruşturma kapsamında tutuklandı. Mutlu’nun Savcılık sorgusundaki ifadesi yayımlandı.
Darbe girişimine ilişkin soruşturmalar kapsamında tutuklanan 12 şüpheli arasında yer alan eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, hakimlik sorgusunda ‘Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’ (FETÖ/PDY) ile bir ilgisinin olmadığını söyledi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından tutuklanma istemiyle Nöbetçi İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen valiler Hüseyin Avni Mutlu, Ahmet Aydın, Yusuf Yavaşçan, Nurullah Çakır, Abdulkadir Demir, Necmettin Kalkan, Fatih Şahin ve İbrahim Şahin, vali yardımcısı Haluk Nadir ile kaymakamlar Feyzullah Özcan, Erdal Çakır ve Birol Kurubal'ın sorgu işlemi yaklaşık 6 saat sürdü.
Anadolu Ajansı’nın haberine göre, tutuklanan eski İstanbul Valisi Mutlu, hakimlik sorgusunda, meslek hayatına başlangıcını, öz geçmişini ve görev yaptığı yerleri anlattı.
Siirt ve Diyarbakır Valiliği görevlerinden sonra İstanbul Valiliği'ne 2010'un mayıs ayında atandığını, 2014 eylül ayında da merkez valiliğine tayin olduğunu, o tarihten itibaren de merkez valisi olarak görev yaptığını aktaran Mutlu, Savcılığın sorusu üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü fezlekesinden okunan 9 -13 Haziran 2013 tarihli Twitter paylaşımlarının kendisine ait olduğunu söyledi.
“Tweetler hiçbir soruşturmaya konu olmadı”
Gezi Parkı eylemlerinin olduğu dönemde İstanbul Valisi olarak görev yaptığını ve attığı tweetlerin belli olduğunu kaydeden Mutlu, şöyle konuştu:
"Bu tweetler hiçbir soruşturmaya da konu olmamıştır, o gün itibariyle suçlama da olmamıştır. Aradan 3 yıllık bir süre geçmiştir. Bu tweetlerin bir suç olduğunu kabul etmiyorum. İdari ve adli açıdan, bu tweetlerin bir suç oluşturması halinde, o gün itibariyle gerekli işlemlerin başlatılması ve soruşturulması icap ederdi diye düşünüyorum. Bunların bir suç olmadığına inanıyorum. Bu tweetlerin paylaşımındaki amaç, Gezi'de özellikle emniyet güçlerimiz ile çatışan marjinal gruplar ile değil, çevreciler ile parkın muhafazasını amaç edinen gençlerin ruhundan bellidir. Dolayısıyla burada Gezi'de eylemlere kalkışan radikal gruplarla ilgili değil, onlara ulaşan bir tweet değil, çevreci gençlere atılan bir tweet ve bu çevreci gençler içerisinde gerçekten olaylara katılmayan gençler de vardır ve bu tweetler de hiç bir olaya karışmayan gençlere yönelik atılmış bir tweettir."
“Telefondaki "Paşa Akın Öztürk" kaydı yeni değil"
Darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan ve TSK'dan ihraç edilen eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk'ün telefon numarasının kendi telefonunda kayıtlı olması da sorulan Mutlu, "Cep telefonumda, 'Paşa Akın Öztürk' olarak kayıtlı bulunan Öztürk, Diyarbakır valisi olarak 2007-2010 yıllarında görev yaptığım sürede Diyarbakır 2. Ana Jet Üs Komutanlığını yürütüyordu. Bu mesai vesilesiyle kendisini tanırım. Bunun dışında kendisiyle bu soruşturma evrakı içerisinde bahsolunduğu şekilde, cunta girişimi, ihtilal teşebbüsü konusunda hiçbir temas, ilgi, irtibat söz konusu değildir. Bendeki kaydı 2007 yılından itibaren vali olmamdan kaynaklı bir kayıttır, yeni bir kayıt değildir." diye konuştu.
Jale Saraç soruldu
Mutlu, fezlekede bahsedilen, darbe girişimi soruşturmaları kapsamında tutuklanan eski Dicle Üniversitesi Rektörü Ayşegül Jale Saraç'ı Diyarbakır'da görev yaptığı zaman içerisinde tanıdığını ve açığa alındığını duyunca "geçmiş olsun" dileklerini ilettiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bunu insani bir duruş olarak değerlendiriyorum. Birlikte çalıştığımız ve tanıdığımız bir insana, 'geçmiş olsun' dileklerimi iletmek, FETÖ terör mensubiyeti olarak nasıl değerlendiriliyor anlamış değilim. Dostları aramak terör örgütü mensubu olarak nitelendiriliyorsa bu ülkede herkes FETÖ terör örgütü mensubudur diye düşünüyorum."
"Gülen kitapları bana ait değil"
Evinde ele geçirilen iki adet Gülen Hareketi ve Türk Okulları kitaplarına ilişkin de savunma yapan Mutlu, şunları kaydetti:
"Kitaplığımda bu yapı ile ilgili bütün kitapları özellikle 17-25 Aralık hukuk darbesi sonrasında kaldırdım ve kitaplığımdan bu yapının fikrini, düşüncelerini ifade eden kitaplarımı çıkardım. Ben evimde aynı zamanda baldızım ile de kalıyorum. Kendisi iki çocuğu ile birlikte bizim yanımızda kalır. Eşinden ayrıdır. 4 yıla yakın bir süredir yanımdadır. Gerek kendisi gerekse üniversite okuyan çocuğu kitaba düşkündür. Okumaya meraklıdırlar. Kitaplığımızı da evimiz gibi paylaşıyoruz. Muhtemelen baldızım veya oğluna ait olabilir. Bana ait değildir."
"Fethullah Gülen ile bir kez telefonda görüştüm"
Mutlu, Fetullah Gülen ile görüşme yapıp yapmadığının sorulması üzerine de şunları söyledi:
"Bana sorduğunuz FETÖ silahlı terör örgütü elebaşı Fethullah Gülen ile yüz yüze bir görüşmem yoktur. Bir telefon görüşmemiz vardır. Şöyle vuku buldu; İstanbul valiliğim dönemimde ziyarete gelen pek çok kişi, kurum, kuruluşlar olur. Bu ziyarete gelen, şimdi tam hatırlayamadığım bir sivil toplum kuruluşu, ziyaret sırasında, 'ABD'ye yakında gideceklerini ve orada bir geçmiş olsun dileğinde bulunacaklarını' ifade ettiler. O günlerde önemli bir rahatsızlık geçirdiği, hatta hastaneye kaldırıldığı konusunda çok yoğun bilgi paylaşılmıştı. Tarihi tam hatırlamıyorum, 2011 ya da 2012 yılları olabilir. Beni ziyarete gelen kişilere hastalık konusunda konuşuldu. Bu maksatla ziyaret yapılacağından, geleneklerimizden gelen, 'bizim de geçmiş olsun dileklerimizi iletiniz' şeklinde, çok doğal, her ölünün arkasından başsağlığı, her hasta olan kişiye 'geçmiş olsun' dileğinde bulunmak örf adetlerimizde var olan bir uygulamadır. Ben bu gaye ile hareket ettim. Bir müddet sonra ifademde de belirttim. Telefonumdan Zaman gazetesi Genel Müdürü Ekrem Dumanlı direkt olarak kendisi çıkarak Amerika'dan aradığını ifade ettiler. 'Sizin geçmiş olsun dilekleriniz de iletilmiş, bu vesileyle Fethullah Gülen de size bir teşekkürde bulunmak isterler' diyerek telefonu Gülen'e vereceğini söyleyip bir görüşme yaptırdılar. Fethullah Gülen ile tek görüşmemiz budur. Çok kısadır. 'Bana göndermiş olduğunuz geçmiş olsun dileklerinizi aldım teşekkür ederim' dedi. Ben de tekrar 'geçmiş olsun' dileğimi ilettim. Başkaca bir husus olmamıştır bunun dışında. Benim de bir talebim olmamıştır böyle bir görüşme için."
"MİT kumpasının başında Ali Fuat Yılmazer olduğunu biliyordum"
Mutlu, 7 Şubat 2012 tarihinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın KCK soruşturması kapsamında alınmak istenmesinden sonra, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ndeki istihbarat, terör ve mali suçlarla şube müdürlüğüne yapılan atamalara ilişkin de bir soru sorulması üzerine şu beyanda bulundu:
"Hatırladığım en önemli değişiklik, orada bu kumpas girişiminin başında il emniyet müdür yardımcısı Ali Fuat Yılmazer ile ilgili bir değişiklik yaptık ve sayılmış olan isimler de bu değişiklik listesinin içerisinde bulundu. Zira bize söylenen bu kumpası yürüten kişinin Yılmazer olduğu bilgisiydi. Bu nedenle il müdür yardımcılığı görevinden kendisini bir gece onayı ile aldık. Bunun ekinde de il emniyet müdürümüz Hüseyin Çapkın'a ekinde getirmiş olduğu bu atamalara ilişkin olurunu verdim. Ben bu kumpasın başında Ali Fuat Yılmazer olduğunu biliyordum zaten, onu da görevden aldık.
"Cuntacılarla birlikte yargılamayı asla kabul etmiyorum"
Hüseyin Avni Mutlu, 17 Temmuz'da açığa alındığını, bunu hiçbir zaman beklemediğini söyleyerek, "Çünkü açığa alınma gerekçemizi oluşturan suç yapılanmaları ile hiçbir şekilde hayatım boyunca irtibatım olmamıştır. Meslek hayatımı, şerefle, bu devlete ve aziz millete, onun birliğine, beraberliğine, refahına, milli egemenliğimizin muhafazasına ve ülkemizin yüksek ideallerine bağlı olarak yerine getirmeye çalıştım." dedi.