Tatil için fazla heveslenmiştim. Geçen hafta yazımı okuyanlar anlamışlardır uzun zamandır planlıyordum bu tatili… Kendisine kısaca taammüden tatil diyebiliriz. Kitaplarım, dergilerim hepsi ayrı ayrı hazırlandı. Nadin’in salvolarına karşın neredeyse bir sırt çantası yük ile Marmaris’e hâsıl olduk.
İlk üç gün Kumlubük’te dostlarla beraber epey bir koşturma içersinden hiçbir şeyin kapağını açmasam da gayet mutluydum. Tatilde haberleri açmadan gazete okumadan ve twitter ile Facebook’a bakmadan bir 10 gün geçirmeye niyetliydim, ki ilk başlarda öyle de yaptım. Instagram nedendir bilinmez herkes için (ben dâhil) daha neşeli şeylerin paylaşıldığı bir yer, orada gezinmekte bir sorun yok. Facebook daha genel, ama rabbim twitteri sağa sola çemkirelim diye yaratmış. Son ikisine neredeyse hiç bakmamıştım.
Pazartesi sabahı kahvaltı sonrası Nadin ile yalnız kalmıştık, dostlarımız gitmişti. Ve maalesef ki kahvaltıda elime basınımızın amiral gemisini aldım.
Ramazanda içki içildi diye dövülen ve elinde siyah poşet ağlayarak uzaklaşan bir adam ile başlayan, sembolik bir eylem için nöbetçi yazı işleri müdürlüğü yapan aydınların gözaltı görüntüleri devam eden bir rezillik silsilesi çıktı karşıma. Aynı hafta sonunda LGBTİ’lerin onur yürüyüşü onursuzca yasaklanmış, yürümeye çalışan bir avuç insan saldırıya maruz kalmış bu arada da başkan babamız bir trans birey ile yemek yemişti.
Yediği yemekle de yetinmeyen sevgili başkan babamız yine Taksim’e camii rüyaları ile uyandığı bir günün sabahında belki de bir iç savaş çıkartmak pahasına gezi parkına çeşitli binalar yapılacağını bildiriyordu biz zavallı tebaasına…
Birisi bu ülkeye benzer bir ülkeyi anlatan bir kurmaca roman yazsa tarihin en başarısız romancısı falan seçilirdi herhalde. Hiçbir hastalıklı beyin böyle saçma bir memleket hayal edemez. Biz ise o saçmalıkta yaşamaya çalışıyoruz. Hrant Dink, “yaşadığımız cehennemi cennete çevirmeye talip insanlar “ olduğumuzu söylese de bu kadarına katlanmak her geçen gün zor geliyor…
Yakında tatil bitecek tekrar ‘harala gürele’ye döneceğim diye bir tatil sendromu yazısı ya da hezeyanı gibi oldu ama geçen hafta vaat ettiğimi unutmadım. Tatil kitabı tavsiyesi isteyenlere ilaç niyetine tek bir kitap öneriyorum;
Akıl Sağlımızı Nasıl Koruruz?, Philippa Kerry (Sel Yaynıcılık, çev: M.Onur Doğan,2013)
Kitabın tanıtımı aşağıdaki gibi;
Herkes beden sağlığının önemini kabul eder: Akıl sağlığı da en az o kadar önemli değil midir?
Modern hayat bizi büyük bir stres altına sokar; insanın kendisini sakin, huzurlu ve yeni deneyimlere açık hissetmesi çok zordur. Psikoterapist Philippa Perry bu kadar yıpranmadan ve çok fazla tatminsizlik yaşamadan da hayatımızı sürdürebileceğimizi gösteriyor. Zihinlerimizin nasıl işlediğini açıkladıktan sonra direncimizi artırmak, derinlik duygumuzu güçlendirmek ve yaratıcılığımızı yükseltmek için tasarlanmış egzersizler öneriyor. Bu kitap, aynı anda hem insan zihninin parlak bir açıklamasını hem de hayatın önümüze çıkardığı pek çok engelle mücadele etmenin yolunu sunuyor.
Umarım işe yarar…