LEVON BAĞIŞ

Levon Bağış

OBUR

“Hepinize donsuz geceler”

TRT’nin tek kanallı olduğu günlerde hava durumunu sunan spiker, belki de hayatının hatasını yaptı. Tarımla uğraşanları, “sayaçları bina dışında olan vatandaşları” ve serin yerlerde yaşayan herkesi çok masumane bir dilekle selamlayarak bitirdi programını: “Hepinize donsuz geceler dilerim.”

Ceberutluğun fevkinde olan devletimizin biricik televizyonu için kabul edilemez bir sunum... Vatandaşları donsuz gezmeye teşvik etmek istemiş olabilirdi. Bilinçaltı bir mesajla toplumu ahlaksızlığın pençesine düşürmek isteyen dış mihrakların ajanı olabilirdi. Bu büyük oyunu gören TRT yöneticileri, o spikerin bir daha ekranda görünmemesi için ellerinden geleni yaptı.

Spikerin başına bela getiren bu sözler, tarımla uğraşan biri için, belki de en güzel dilek...

Soğuk hava kendi başına bir tehdit oluşturmuyor. Örneğin asma bitkisi kış aylarında çok soğuk havalara direniyor. Ama baharın bu zamanlarında gelebilecek bir soğuk hava dalgası, tüm mahsulünüze mal olabiliyor.

Dallarında yeni çiçeklenmiş, bir-iki ay sonra salkım ya da meyve olarak karşımıza çıkacak olan kısımlar, bahar aylarında en korunmasız zamanlarında oluyorlar. Bu zamanda, gece sıcaklık sıfırın altına düştüğünde don olayı meydana gelebiliyor. Halk arasında bu olaya ‘soğuktan yanmak’ deniyor. Yakından gördüğünüzde, neden ‘yanmak’ tabirinin kullanıldığını çok iyi anlıyorsunuz. 2005 yılında, Kapadokya’ya sıkça gitmeye başladığım dönemde, tam 23 Nisan gecesi bütün bölgeyi don vurmuştu. Bir gün öncesinde, etrafa bakmaktan yürüyememiştim; ağaçlar bembeyaz çiçekleriyle, dantel gibi duruyordu ovada. O çoraklığın ortasındaki bereketin görünümü, o tezat çok etkileyiciydi. Ama bir gün sürdü bu güzellik. Ertesi sabah kalktığımda, bütün dallar sanki benzin dökülüp yakılmış gibi simsiyah olmuştu. Gece sıfırın altına düşen sıcaklık bütün meyve ağaçlarının çiçeklerini yakmıştı.

Don yaşanırsa yapacak pek bir şeyiniz yok. Dona maruz kalırsanız mahsulünüzün büyük bölümünü, bazen tamamını kaybedebilirsiniz. Dona karşı önlem almak tabii ki mümkün ama ne kadar işe yaradığı biraz muamma. Çok soğuk bölgelerde, örneğin Kapadokya’da bağcılar bağlarını ‘çalı bağ’ tabir edilen şekilde yerde tesis ederler. Pek çok yerdeki, tellere alınmış bağları pek sık göremezsiniz buralarda. Böyle yapılmasının, aslında çok önemli bir işlevi var. Kışın ve baharın riskli zamanlarında, asmanın köklerini bu sayede toprak altına gömüp tehlike geçtiğinde toprağı açarak dondan koruyabiliyorsunuz, ama bu bile garanti değil.

Çok sevdiğim şarap filmlerinden olan ‘Bulutların Ötesinde’de (A Walk in the Clouds, 1995), don uyarısı alınca bağcıların neler yaptığını gösteren, çok hoş bir sahne vardı. Dijital çağın az öncesinde çekildiği için internette ve DVD mağazalarında kolay kolay bulunamayan bu film, içinde şarap geçen iyi filmlerdendir. Belki de içinde şarap olduğu için beğeniyorumdur, kim bilir?

Sözünü ettiğim sahnede, bağ aralarında yakılan ateşin sıcaklığını asmalara yaymak için ellerinde büyük melek kanatlarına benzeyen yelpazelerle dolaşan insanları vardır.

Asmalar arasında eski asma kütüklerinin yakılacağı basit sobalar bulundurup bunları yakmak, lastik yakmak gibi yöntemlerle, halk arasında ‘soğuğun oturması’ olarak bilinen don olayı engellenmeye çalışılır. Burada çaba bütün bir bağ arazisini ısıtmaya değil, ‘ısınan hava yükselir’ prensibinden hareketle, soğuk havanın uzun süre asmalarla temas etmesini önlemeye dönüktür. Bazen çeşitli solüsyonlarla toprağın PH dengesini değiştirip dondan kurtulmak gibi beyhude çabalara da girilir ama doğa hep kendi bildiğini yapar ve genelde bunun karşısında durulamaz.

Geçen sene, sanki lanetlenmiş gibi, memleketin en kıymetli bağ bölgelerinden Denizli, Güney, hem dolu hem don felaketlerini yaşadı. Pek çok bağcı hiç ürün alamadan yılı kapattı.

Bu sene bu kadar büyük bir felaketin yaşanmadığı memleketimizde sezon iyi geçiyor gibi; umarım böyle devam eder. Ama Fransız şarapçıların bir sözü var: “Asma ağustosta su, eylül-ekimde şarap yapar.” Yani 2016’nın iyi bir yıl olup olmayacağını şimdiden söylemek yanlış.

Ama bizim gibi şanslı olmayan bölgeler de var maalesef. Yeryüzünün en iyi şaraplarının üretildiği bölgelerin başında gelen Burgonya, felaket bir yıl geçiriyor. Meteoroloji siteleri ve birçok diğer kurum tarafından, gelebilecek dona karşı epey uyarı yaptı bu bölge için. Göz göre göre gelen ve bu nedenle pek çok üreticinin hazırlık yaparak beklediği kutupsal don, yine de, özellikle Burgonya bağlarını büyük zarara uğrattı. Devasa arazilerde yakılmış binlerce sobanın görüntüleri harcanan devasa çabayı gösterse de, insanoğlu doğa karşısında bir yenilgi daha aldı.

Birbirimize donsuz günler dilesek de, biraz da düşünmek lazım değil mi; bu acayip havalar neden meydana geliyor?

Hepinize donsuz geceler dilerim...