MİT TIR'ları haberini yayımladıkları için haklarında dava açılan gazeteciler Erdem Gül ve Can Dündar’ın yargılandığı davanın dördüncü duruşması bugün görülüyor. Savcının mütalaasını verdiği davada bugün karar çıkması bekleniyor.
MİT TIR'larının durdurulmasına ilişkin görüntü ve haber yayınladıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilci Erdem Gül'ün yargılandığı davanın dördüncü duruşması başladı.
Davanın bugünkü duruşmasında Dündar ve Gül’ün avukatları tarafından esas hakkındaki mütalaaya yönelik savunma yapılacak.
Duruşma öncesi Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yapan Dündar, “Gerçek noktaya geldik. Anayasa Mahkemesi de bunu söylemişti. Savcı sonuçta casusluk iddiasında, darbecilik iddiasından vazgeçti. Cemaatçilik suçlamasından vazgeçti. Bütün bunlar düştü, geriye yazdığımız ve arkasında durduğumuz haberlerimiz, yorumlarımız kaldı” diye konuştu.
Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda bulunan 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma öncesi, CHP Milletvekilleri Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, Barış Yarkadaş, eski CHP Milletvekili Süleyman Çelebi, eski DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in kızı Nilgün Türkler, Gazeteci Mete Akyol’un da aralarında bulunduğu grup, Gül ve Dündar’a destek vermek için adliyeye geldi.
Dündar: Bütün suçlar düştü, geriye arkasında durduğumuz haberler kaldı
Davaya ilişkin adliye önünde açıklama yapan Dündar, “Davada uzun bir yol geldik. Zannediyorum sonuna geldik. Her şeyi denediler baştan beri, tehditle başladı biliyorsunuz. Bunu bizim yanımıza bırakmayacaklarını söylediler. Sonra şantajlar başladı, sonra hapislik olduk, sonra bütün hesaplarımızı didiklediler. Mal varlıklarımıza baktılar. Telefonlarımızı dinlediler. Her şeyi denediler fakat en ufak bir açık bulamadılar. Sonunda başa döndük. Bu haber suçtur noktasına geldik tekrar” dedi.
Başından beri yaptıkları haberleri savunduklarını ve haberin konusunun asıl suç teşkil ettiğini ve bu suçu işleyenlerin yargılanması gerektiğini ifade eden Can Dündar, “Burada gazetecilik yargılanacak demiştik. Evet şimdi gazetecilik yargılanıyor. Gerçek noktaya geldik. Anayasa Mahkemesi de bunu söylemişti. Savcı sonuçta casusluk iddiasında, darbecilik iddiasından vazgeçti. Cemaatçilik suçlamasından vazgeçti. Bütün bunlar düştü, geriye yazdığımız ve arkasında durduğumuz haberlerimiz, yorumlarımız kaldı” diye konuştu.
Bu durum üzerinden kendilerini, yargılayarak hem cezalandırmak hem de basını susturmak istediklerini savunan Dündar, “Buna izin vermeyeceğiz. Sonuna kadar haberimizin arkasında duracağız” diye konuştu. Can Dündar, “Bu ülkede ‘istihbarat teşkilatı silah sevk edemez’ dedik. ‘Bu suçtur’ dedik, onu söylemeye devam edeceğiz. ‘Cumhurbaşkanı davaya müdahil olamaz’ dedik, onu savunmaya devam edeceğiz. Bunu yapanlar suçludur. Bir cumhurbaşkanı parti kongresine doğrudan müdahale edebiliyorsa, bir davada istihbarat teşkilatıyla birlikte müdahil olabiliyorsa asıl suç budur” şeklinde konuştu.
Gül: Habere hapis cezası isteniyor
Erdem Gül de, “Davayı kazıdığımız zaman altından gazetecilik çıktı. Gerçek de bu oldu. Savcının esas hakkındaki mütalaasında bize, ‘Devletin gizli belgelerini açıklamaktan’ hapis cezası isteniyor. Devletin gizli belgeleri dediği acayip soyut, kendilerine göre tanımlanmış bir şey. Bu gazetecilik. Habere hapis cezası isteniyor. Dolayısıyla burada gazeteciliği yargılamak ve cezalandırmak istiyorlar. Biz ikimiz burada tekrar gazeteciliği savunmaya devam edeceğiz” ifadesinde bulundu.
Dündar ve Gül yaptıkları açıklamaların ardından beraberindekilerle birlikte adliye binasına girdi. Duruşmanın açık görülme talebi reddedildi. Kapalı görülen duruşma salonuna Dündar, Gül ve aile yakınları ile avukatları alındı.
Mütalaa
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlardan Sorumlu Başsavcı Vekili İrfan Fidan tarafından hazırlanan iddianamede, Dündar ve Gül için, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme”, “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama”, “darbeye teşebbüs” ve “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme” suçlarından ayrı ayrı bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir kez müebbet ve 30 yıla kadar hapis cezası istemişti.
Savcı Çalışkan, davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Savcı Çalışkan mütalaasında, Dündar hakkında “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri, temin edip açıklama ve bu suça iştirak” suçlamasıyla 25,5 yıla kadar, Gül hakkında da “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçundan 10 yıla kadar hapis cezası talep etti.
Savcı Çalışkan, Dündar ve Gül’e yöneltilen “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme ve darbeye teşebbüs” suçlamalarının da yargılamadan ayrılmasını istedi.