Farklı sosyalist parti ve kurumların oluşturduğu İdil ve Cizre Dayanışma Heyeti, hala sokağa çıkma yasaklarının devam ettiği iki ilçeye yaptıkları ziyaretten sonra bir değerlendirme açıklaması yaptı. Cizre’de 283 kişi, İdil’de ise 62 kişi öldürüldüğünü söyleyen heyet, İdil ve Cizre’yi ayağa kaldırmak için 68 Kuşağı’nın Zap Suyu’na Köprü yapmasını hatırlatarak dayanışma ve yardım çağrısında bulundu.
HDP’nin daveti üzerine aralarında EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, SYKP Eş Genel Başkanı Nejla Kurul, DİP Genel Başkanı Sungur Savran, AKA DER Genel Başkanı Semra Demir, EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, Halkevleri Genel Sekreteri Nuri Günay gibi isimlerin de olduğu Cizre-İdil Dayanışma Heyeti, 16 Nisan’da Şırnak’ın Cizre ve İdil ilçelerine yaptıkları ziyaret sonrası bir değerlendirme açıklaması yaptı ve “Cizre, İdil ve yıkılan bütün ilçelerimizle dayanışmayı yükseltelim!” çağrısında bulundu.
Heyet ziyaretleri sırasında sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar nedeniyle yaşananları gözlemleyerek, tanıklarla konuştu ve ölenlerin yakınlarına taziye ziyaretlerinde bulundu.
“Bu ziyaretimizde, Türkiye’nin, 7 Haziran 2015 seçimlerinde Meclis çoğunluğunu yitiren AKP tarafından nasıl adım adım Suriyelileştirildiğine somut olarak tanıklık ettik” denilen değerlendirmenin satır başları şöyle:
Cizre’de 283 kişi öldürüldü
Sokağa çıkma yasağı adı altında sürdürülen ablukalar, şu an Cizre ve İdil’de saat 21.30 ile 04.30 arası saatlerde; Yüksekova, Nusaybin, Şırnak, Silopi ve Sur’da ise tam zamanlı olarak devam ediyor.
Toplamda 5 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre’de son yasak 14 Aralık 2015’te ilan edildi. 123 gündür devam eden ablukada kimliği belirlenen 172 kişi ve kimliği henüz belirlenmeyen 79 kişi ile birlikte toplam 251 kişi yaşamını yitirdi. Daha önceki ablukalarda yaşamını yitiren 32 kişi ile birlikte Temmuz 2015’ten bu yana 283 kişi hayatını kaybetti. Bu insanların çoğunluğu sivil halktan oluşmaktadır.
Cizre’de vahşet bodrumlarında yakılarak tanınmaz hale getirilen 79 ceset hâlâ morgda bekletiliyor, bu insanların kimliklerinin DNA yoluyla belirlenmesi için çalışmalar sürdürülüyor.
İdil’de 62 kişi öldürüldü
İdil’de ilk sokağa çıkma yasağı 16 Şubat 2016’da ilan edildi. 55 gündür devam eden ablukada bugüne kadar kimliği belirlenen 46 kişi yaşamını yitirdi. Abluka boyunca hastanelere 61 cenaze getirildi; 45’i defnedildi. 16 kişinin cenazesi ise henüz kimlik tespiti yapılmadığından dolayı hastanelerde. İdil’de abluka boyunca hayatını kaybeden insan sayısı 62’dir. Özellikle “operasyonların tamamlandığı” ilan edilen 20. günden sonra 42. güne kadar süren tam günlü sokağa çıkma yasağı döneminde halkın evlerine yönelik kapsamlı bir tahribat gerçekleştirildi.
Cizre’de bodrumlar kapatıldı
Yaşanan olaylar tam bir vahşet görünümünü almıştır. Özellikle Cizre’de yaralı insanlar günlerce binaların bodrumlarında mahsur kalmış, buralarda sağlık bakımına muhtaç bekleyen yaralılara sağlık hizmeti verilmesi engellenmiş, böylece savaş hukukunun dahi en temel kurallarının uygulanmasını, devlet kendi vatandaşından esirgemiştir. Bu bodrumlarda daha sonra insan hakları örgütlerinin temsilcileri yanmış bedenlerin bulunduğuna tanıklık etmiştir. Heyetimiz Cizre’yi ziyaret ettiğinde bodrumlar büyük ölçüde kapatılmıştı. İdil’de ise, ölülerin cenaze araçları mevcut olduğu halde traktör römorklarında taşındığı bildirildi.
Evlerin dışı değil ama içi yakılmış
Hem Cizre’de, hem İdil’de birçok evin patlama sonucu veya dozerlerle yıkıldığı gözlendi. Kimi durumlarda dışarısı en ufak bir tahribat görmemiş, birçok evin içi bütünüyle yakılmış durumda idi. Halkın anlattığına göre, başka hiçbir tür hasarın görülmediği ayakta kalan evlerin içinde ise beyaz eşya, televizyon, gardrop gibi eşyalar sahiplerince paramparça edilmiş halde bulundu. Sokağa çıkma yasağı döneminde sadece elektrik ve internet dâhil çeşitli iletişim araçlarının kesilmesiyle yetinilmemiş, her iki ilçede de kanalizasyon ve su şebekeleri büyük ölçüde çalışmaz hâle sokuldu.
“Allah tektir/Ordusu Türktür”
Maddi tahribata manevi bakımdan aşağılama eşlik etmiştir. Geçmişte teşhir edilmiş “Esedullah Tim” ve “JÖH” ya da “PÖH” imzalı çeşitli yazılamaların örneklerine heyetimiz de tanık olmuştur. Tarihi Cizre sokaklarında devasa harflerle şu yazılama okunuyor: “Türk adımız/Oğuz boyumuz/Avşar soyumuz”. İdil’de bir duvara ise boylu boyunca şu yazılıdır: “Allah tektir/Ordusu Türktür”. Mardin-Cizre karayolundaki polis kontrol noktalarında ise “Osmanlı şehidi ölmez” türü sloganlar veya üç hilalli faşist simgeler görmek sıradan olaylardır. Yaşanan ablukaların arkasındaki ırkçı motivasyonu bu yazılamalar açıkça ortaya koyuyor.
Halkın yüzde 80’i geri döndü
Cizre’de polisin ve askerin işi beklenenden çok daha geç, 80 gün içinde belirli bir aşamaya ulaşmıştır. Cizre’de nüfusun yüzde 80’inin geri dönmüş olduğu belirtiliyor. İdil’de ise ailelerin çoğunun ya köylerine, yakınlarının yanına sığındığı ya da civar il ve ilçe merkezlerinde (Mardin, Midyat vb.) geçici olarak barındığı söyleniyor.
Yardımlar ve Kardeş Aile kampanyası
Bugün Cizre ve İdil’de halka gıda yardımı yapılıyor, GA Belediyeler Birliği’nin de katkısıyla su ve kanalizasyon şebekeleri onarılıyor, Rojava Derneği'nin koordine ettiği yardım kampanyasıyla ihtiyaçlar için para toplanıyor, “kardeş aile” kampanyasıyla çeşitli ihtiyaçlara yanıt aranıyor. Öte yandan halkın acil ihtiyaçları arasında, yörenin yaz aylarındaki iklim özellikleri de göz önüne alındığında, kasten tahrip edilen buzdolaplarının ve klimaların tedariki başta geliyor. Buzdolabı, çamaşır makinesi, klima gibi beyaz eşyaların temini de yardım kampanyasının önemli bir ayağıdır. Her ne kadar kaymakamlıklar yasadışı biçimde belediyelerin yetkilerini gasp etmeye ve yardım çalışmalarını polis zoruyla engellemeye çalışsa da, halkın ısrarı ve yoğun emeğiyle bu ilçelerde yaşam gün be gün yeniden kuruluyor.
Kamulaştırma ve yıkım
Belediye ekiplerinin tetkikleri sadece 1200’ün biraz üzerinde evin kullanılamayacak halde olduğunu ortaya koymuş olmasına karşılık, merkezi devlet mercileri 3200’e yakın konutun “kamulaştırılmasını” ve yıkılarak kentsel dönüşümden geçirilmesini öngörüyor. Öyle anlaşılıyor ki, Ahmet Davutoğlu’nun Sur ile ilgili olarak açıkladığı yağma planının bir benzeri Cizre için de hazırlanıyor.
Zap Köprüsü’nden İdil ve Cizre’ye
Biz sosyalistler, '68 kuşağı gençliğinin Zap Suyu'na Köprü kampanyasının tarihsel önemini bir kez daha anımsatarak bizler, bütün sol sosyalist kesimleri, Gezi gençliğini, işçi sınıfı ve emekçi halkı, bütün demokrat, ilerici insanları bu zor zamanında Cizre, İdil ve yıkıma uğrayan bütün ilçelerle dayanışmaya çağırıyoruz. Bu dayanışma, hem halkların birliğini geliştirecek, hem de Kürt halkının yaralarını sarma çabasına maddi ve manevi destek verecektir.