Türkiye – AB arasında imzalanan mülteci geri kabul anlaşmasının neden olduğu insan hakları ihlalleri tartışılmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Yunanistan adalarında çalışan personeli geri çekmesinin ardından bir açıklama da BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri’nden geldi.
İmzalanan geri kabul anlaşması 20 Mart’ta yürürlüğe girdi. Yunan adalarına mülteciler gelmeye devam ederken, hem anlaşmanın uygulanmasının önündeki zorluklar, hem de anlaşmanın uluslararası insan hakları hukukuna aykırı yaptırımları eleştiri konusu oluyor.
Son olarak BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad el Hüseyin, AB ile Türkiye arasında imzalanan sığınmacı anlaşmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu ifade etti.
Hüseyin “Tüm göçmen ve mültecileri geri döndürmek olarak ilan edilen hedef, bireysel değerlendirmelere dair verilen güvencelerle tezat içinde” diye konuştu.
Uluslararası hukuka göre her bir kişinin iltica başvurusunun bireysel olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
Zeyd Raad el Hüseyin “Eğer teminatlar gerçek olarak düşünülecek olursa, bireysel değerlendirmelerin soruşturulan kişilerin geri gönderilmesine imkan tanımaması gerekir. Aksi halde bu kolektif bir ihraç niteliği taşır” ifadelerini kullandı.
Hüseyin “mültecilerin ve sığınmacıların keyfi olarak alıkonabilecek olmasından” dolayı derin endişe duyduğunu ifade etti.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad el Hüseyin anlaşmada Türkiye'nin “güvenli üçüncü ülke” ilan edilmesini de sorguladığını vurguladı.
Anlaşmaya göre sığınmacılar Yunanistan'da iltica başvurusu yapmalarına izin verilmeksizin Türkiye'ye gönderilebilecek.
Yunanistan'daki sığınmacı kamplarına da değinen Hüseyin, “Çocuklar ve diğer zayıf insanlar da dahil olmak üzere, Yunan adalarına yeni gelenlerin hepsinin alıkonması, gözaltına alınması bir dizi uluslararası hukuk ve Avrupa Birliği hukuku yasası maddelerine ve standartlarına aykırı” diye konuştu.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) sözcüsü Melissa Fleming de 23 Mart’ta yaptığı açıklamada, Yunan adalarındaki sığınmacı merkezlerinde çalışan personeli geri çekme kararı aldıklarını açıklamıştı. Sığınmacı merkezlerinin AB-Türkiye anlaşmasının ardından fiilen bir cezaevine dönüştüğünü belirten Fleming, "Kamptan ayrılmalarına izin verilmiyor. Buraya kapatılmış durumdalar. Uygulama UNHCR'nin ilkelerine aykırı" demişti.
Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü: Burası cezaevi
Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü de benzer gerekçelerle Midilli'deki faaliyetlerine son verdiğini duyurdu. Eski bir cezaevi olan Moria kısaca "hotspot" olarak tanımlanan kayıt-kabul merkezine dönüştürülmüştü. Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü sözcüsü, AB-Türkiye anlaşmasının yürürlüğe girdiği Pazar gününden bu yana Moria'daki sığınmacılara adeta mahkûm muamelesi yapıldığını söyledi. Sözcü, "Kadınlar, çocuklar ve ailelerin barakalarından çıkmalarına dahi izin verilmiyor. Bu bir cezaevi değilse nedir?" ifadelerini kullandı.