Ergenekon davasında, eski Başbakan Bülent Ecevit'in koruma amiri Recai Birgün tanık olarak dinlendi. Birgün, Ecevit'in tedavi döneminde yapılanları 28 Şubat ve 27 Nisan gibi birer 'operasyona' benzeterek, 'bir yapı hükümeti yıkmaya çalıştı' dedi. Birgün, 'Ecevit hastaneye giderse çalışamaz raporu verileceği yönünde duyum aldık' diye konuştu.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon Davası'nda eski Başbakan Bülent Ecevit'in koruma amiri ve eski DSP Milletvekili Recai Birgün tanık olarak dinlendi. Birgün'ün dinlenmesinin ardından savcılıkta verdiği ifadeler Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese tarafından okundu. İfadeleri okuyan Mahkeme Başkanı Özese'nin, Bülent Ecevit'e 'Çalışamaz raporu verileceği yönündeki duyum kimden geldi?' sorusuna tanık Birgün, 'Hatırlamıyorum ama öyle bir duyum vardı. Herkes konuşuyordu' diye cevap verdi. Tanık Birgün, Bülent Ecevit'in sağlık sorunlarının olduğu dönemde yaşananları operasyon olarak nitelendirerek, 'O dönem yaşananlara bakınca partinin ikiye bölünmesi ve Sayın Ecevit'in hastalığı kullanılarak yapılanlar, tıpkı 28 Şubat ve 27 Nisan e-muhtırası gibi bir operasyondu' dedi.
'Birgün ile Haberal'in arasındaki davalar tanıklığa engel değil'
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in koruma amiri ve eski milletvili Recai Birgün'ün dinleneceğini belirtti. Ancak bu arada CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal'ın avukatı Dilek Helvacı, müvekkili Haberal ile Recai Birgün arasında hala devam eden bir ceza ve tazminat davası olduğunu, aralarında bir husumet bulunduğu belirtti. Helvacı bütün bu gerekçelerle Recai Birgün'ün dinlenmesinden vazgeçilmesini istedi. Söz alan Recai Birgün, 'Avukatımdan aldığım bilgiye göre, hakkımda açılan davalar lehime sonuçlanmıştır. Şu an devam eden bir davamız yok' dedi. Mahkeme Heyeti, Haberal ile tanık Birgün arasında geçmişte açılan ya da davaların devam etmesinin tanıklığa bir engel olmadığını ifade ederek Helvacı'nın talebini oybirliğiyle reddetti.
Recai Birgün Ecevit'in tedavi dönemini anlattı
Tanıklık hakları hatırlatılan ve tanıklık yemini yaptırılan Recai Birgün emekli milletvekili olduğunu söyledi. Recai Birgün, davanın tutuklu sanıklarından CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal ile nasıl tanıştığını anlatarak, 'Haberal ile ilk tanışmamız bundan 11 yıl önce oldu. Başbakanlar'dan Bülent Ecevit'in sırtında bir ağrı vardı. Biz de Bülent Bey ile Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi'ne gittik. Müdahalenin ardından tekrar eve geldik. Ancak bu kez de göğüste bir ağrı olunca tekrar Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi'ne gittik. 10 gün hastanede kaldık ve eve geldik. Ancak yine ağrılar devam edince tekrar hastaneye gittik bu kez de 'Omurga çökmesi olduğu bu nedenle 8 ay hastanede kalması gerektiği yoksa rahatsızlığın felç ya da ölümle sonuçlanabileceği ifade edildi. Biz hastanede kalmayı kabul etmedik ve eve geldik bu sürede doktorlar bize Bülent Bey'in istirahat etmesini önerdiler. Doktorlar hergün eve gelmeye başladılar. Bu süreçte Ecevit'in 8 aylık tedavi süreci evde başlamış oldu. Ecevit'in 1,5 metre mesafedeki lavaboya bile gitmemesi istendi' dedi.
'Doktorlar eve geliyordu'
Bülent Ecevit'in tezcanlı olduğunu ve her sabah bahçeye çıkarak gazeteleri okuduğunu ve kahvaltı yaptığını söyleyen tanık Birgün, 'Bülent Bey iyi olduğunu söyleyerek her sabah 05.00'da kalkıyordu. 3 ay böyle devam etti. Her sabah doktorlar eve geliyordu. Doktorlar Bülent Bey'i muayene ediyorlar ve 'Bülent Bey kımıldamayın' diyorlardı. Ancak Bülent Bey buna riayet etmiyordu. Ben de her sabah Bülent Bey'i arıyor 'Doktorlar eve geliyor' diyordum. Böylelikle Bülent Ecevit doktorları hep yatakta karşılamış oluyordu. Doktorlar eve gelip Bülent Bey'i muayene ediyorlar ve 'Biraz daha iyi' deniliyordu' diye konuştu.
'Bülent Ecevit haberlerden rahatsız oluyordu'
Bülent Ecevit evde tedavi gördüğü süreçte basında olumsuz haberlerin yer aldığını söyleyen tanık Birgün, ''Bülent Ecevit öldüğü yönünde haberler yapılıyordu. Bülent Bey bu haberlerden çok rahatsız oluyordu. Bülent Ecevit artık evden çıkmak istiyordu. Doktorlar sürekli yatmasını istirahat etmesini istiyordu. Ancak Ecevit buna riayet etmiyordu' ifadelerini kullandı.
'Ecevit MGK toplantısına katılmak istiyordu'
Tanık Birgün, 'Bülent Ecevit o dönemde yapılan 3 toplantıya da katılmak istiyordu. Ecevit şu toplantılara katılmak istiyordu; MGK toplantısı, Bakanlar Kurulu Toplantısı ve Cumhurbaşkanı'nında katıldığı Kıbrıs Zirvesi. Doktorlar gelip muayene ettiler. Doktorlar, bu toplantılardan bir gün önce yapılan muayenede Ecevit'in katılabileceğini söylediler. Ama toplantıya gitmeden önce sabah muayene etmek istediler. Sabah ki muayenede 'Siz kıpırdamışsınız' diyerek, katılmamasını söylüyorlardı. Bir gün önceki duruma göre, toplantılara katılacağı şeklinde basına bildiriyorduk. Ama, ertesi gün katılamıyordu. Basında nahoş şeyler yazıldı. Hatta 09.00'da başlaması gereken MGK toplantısı Ecevit nedeniyle Türkiye tarihinde ilk kez 10.30'da başladı. Doktorların bu ikna edici sözleri nedeniyle Ecevit bu üç toplantıya katılmadı' dedi.
'Çalışamaz raporu verileceği yönünde duyum aldık'
Tanık Birgün sözlerine şöyle devam etti:
'Doktorların eve gelip gitmesi, sürekli kameraların çekmesi rahatsızlık yarattı. Birgün önce 'iyisin', sabah gelince de 'kıpırdamışsın, his kaybı olmuş' deyince Rahşan Hanım'la biz şüphelendik. Bülent Ecevit kalkıp geziyordu. Her sabah bahçeye çıkıp gazeteleri okuyordu. Rahşan hanımla tedavi sürecinde yaşadıklarımızı, tedavi sürecini değerlendirdik. 8 ay evde istirahat etmesini gerektirecek durumunun olmadığını değerlendirdik. Bu durumu da Bülent Ecevit'e söyledik. Benim yakın dostum olan ortopedist Doktor Mücahit Pehlivan'ı söyledim. Kabul ettiler. Gazeteciler 24 saat nöbette olduğu için gece yarısı Mücahit Pehlivan'ı eve soktuk. Elle muayenesini yaptı. 'Bir çökme var ama, geçmiş' dedi. Yürüyebileceğini, bir sıkıntı olmadığını söyledi. Ben de 'Senden belge istiyorum, bu Başbakan' dedim. Bunun üzerine özel bir poliklinikten seyyar röntgen cihazını gece eve soktuk. Çekilen filmlere göre de çökmenin düzeldiği, risk kalmadığı söylendi. Bunu Bülent Ecevit'e söyledik. Kaba bir korsemiz vardı. 'Korseye gerek yok' dediler ama biz daha ince bir korseyle günlük yaşamımıza devam ettik. Bunun üzerine Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi'nden gelen doktorları kabul etmedik. Başkent Üniversitesi ile iletişimimizi kestik. Bir bahane buluyorduk. Ecevit'in hastaneye gelmesi konusunda ısrar ediyorlar çağrıyorlardı. O dönemde DSP yöneticileri olan Zeki Sezer, Emrehan Halıcı ve Tayfun İçli, Ecevit'i ziyarete geldi. Bülent Ecevit'in hastaneye gitmemesi gerektiği, giderse çalışamaz yönünde bir rapor verileceği şeklinde şeklinde duyum aldıklarını söylediler. DSP'li yöneticiler 'Hastaneye gitmesin' dedi. Hasteyene gitmedik. Sonuçta Ecevit 2006 yılına kadar gayet sağlıklı yaşadı. Beyin kanamasından 2006 yılında hayatını kaybetti.'
'Ecevit, 'Rahşan o konuları kapat' derdi'
Ecevit'in hastalığı döneminde Rahşan Ecevit'in kendilerini ziyarete gelen hemen herkese başlarından geçen hadiseleri anlatmaya çalıştığını belirten tanık Birgün, 'Ancak Bülent Ecevit buna izin vermezdi. Ecevit, siyasi tarihçiler tarafından konunun irdelenmesi gerektiğini söylüyordu. Rahşan hanım bu tür konuları açınca ‘Rahşan o konuları kapat. O konuları dile getirmeyelim' derdi. Rahşan hanım da kendilerine yapılanları anlatmaya çalışırdı' diye konuştu.
'2001'de bir yapı hükümeti yıkmaya çalıştı'
Tanık Birgün, 2001'deki bir yapının Bülent Ecevit'in başında olduğu hükümeti yıkmaya çalıştığını öne sürerek, 'O yapı, bu (Ergenekon) yapımı bilmiyorum. Ama hükümeti yıkmaya çalıştı. Eline geçen fırsatları kullandı. Ecevit'in hastalığını kullandı' diye iddiada bulundu. Birgün'ün ifadelerinin okunmasına ara veren mahkeme heyeti duruşmaya öğle arası verdi.
Mahkeme başkanı Haberal'ı duruşma salonuna getirtti
''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı CHP Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin çağrısı üzerine ilk defa duruşma salonuna geldi.
''Ergenekon'' soruşturması kapsamında hazırlanan üçüncü iddianamenin sanığı olan Haberal, yaklaşık 3 yıldır devam eden yargılama sürecinde de duruşma salonuna gelmemişti.