‘17 Mayıs Uluslararası Homofobi Karşıtı Gün’de, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, LGBT Örgütleriyle ortak bir basın açıklaması düzenleyerek toplanan 50 bin imzayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a iletti. Başbakan'a iletien talepler arasında, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği için anayasal güvence vardı.
17 Mayıs günü, 1990 yılında Hastalıkların Uluslararası Sınıflaması'nın (ICD) akıl hastalıkları listesinden eşcinselliğin çıkarılmasıyla Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gün ilan edildi.
Dünya Sağlık Örgütü'nün, 17 Mayıs 1990'da eşcinselliği 'Uluslararası Hastalık Sınıflandırması'ndan çıkardığı günden bu yana 20 yılı aşkın bir süre geçtiği halde, eşcinsellere ve translara yönelik damgalama ve ayrımcılık hâlâ devam ediyor.
Homofobiyle mücadele birçok ülkede resmi olarak kabul görüp, evrensel bir değer haline gelse de, homofobinin zihniyetlerden çıkarılması için bu kadarı yeterli olmuyor.
17 Mayıs Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gün'de, en temel insan haklarından mahrum bırakılan LGBT bireylerin nefret cinayetleri ile ortadan öldürülmelerine karşı yasal önlemlerin bir an önce alınması için çağrıda bulunuluyor.
Kaosgl, internet sitesinden yaptığı açıklamada, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin anayasal olarak tanınması talebini yineledi:
Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliğinin tanınması için çağrı
'Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılıklara karşı LGBT bireyleri güvence altına almayan bir Anayasa eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik olmayacaktır.
LGBT bireylerin toplumsal hayatın her alanına eşit katılmalarını sağlayacak yasal güvence için Anayasa’da Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliğinin tanınması talep ediyoruz.'
LGBT’ler Başbakan’a mektup yolladı
‘17 Mayıs Uluslararası Homofobi Karşıtı Gün’de, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, LGBT Örgütleriyle ortak bir basın açıklaması düzenleyerek toplanan 50 bin imzayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a iletti.
Ankara’da Yüksel Caddesi, İnsan Hakları Anıtı Önü’nde toplanan homofobi ve transfobi karşıtları, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Koordinatörü Murat Çekiç’in okuduğu basın açıklamasının ardından Yenişehir Postanesi’ne yürüdüler ve görüşme talebine yanıt vermeyen Başbakan Erdoğan’a posta yoluyla ulaşmaktan başka yolları kalmadığını belirtikten sonra imzaları postaladılar.
Başbakan Erdoğan’a iletilen talepler şu şekilde:
- Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılıkla mücadele etmek için kapsamlı mevzuat şarttır ve en kısa zamanda oluşturulmalıdır.
- Yetkililer homofobik ve transfobik söylemin kabul edilemez olduğunu öncelikle kendileri bu dili kullanmaktan sakınarak ayrımcılıkla mücadelede siyasi idare göstermelidir.
- LGBT örgütlerinin korunması ve saygı görmesi gerekiyor. Politikacıların onlara açık destek vermesinin tam zamanıdır.
(Fotoğraflar: Kaosgl.org)
Bianet.org, Türkiye'de ismi duyulmayan birçok LGBT cinayetinin yanısıra Baki Koşar ve Ahmet Yıldız davalarının homofobiyle mücadelede sembolik bir önem taşıdığını hatırlattı:
Baki Koşar cinayeti
Gazeteci Baki Koşar 22 Şubat 2006'da İstanbul Feriköy'deki evinde öldürülmüş olarak bulundu. Cinayetin nedeni birkaç gün sonra anlaşıldı: Koşar, İnternette tanıştığı ve evine davet ettiği Serhat B. tarafından 27 yerinden bıçaklayarak öldürmüştü.
Muğla'da yakalanan katil mahkemede 'Koşar'ın kendisine 'ters ilişki' teklif ettiğini söyledi ve 'haksız tahrik indiriminden' yararlandı.
İzmir'deki Siyah Pembe Üçgen Derneği, 2009'dan beri her yıl Baki Koşar Nefret Cinayetleriyle Mücadele Haftası düzenliyor.
Ahmet Yıldız cinayeti
Marmara Üniversitesi Fizik Bölümü öğrencisi olan Ahmet Yıldız, 15 Temmuz 2008'de Üsküdar'da bir kafenin önünde otururken vurularak öldürüldü. Ahmet Yıldız'ın eşcinsel olduğunu açıklaması nedeniyle aile üyelerince öldürülmüş olabileceği ileri sürüldü. Olayda kafe sahibi Ümmühan Daraman da yaralandı.
Dokuz ay sonra biten soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede baba Yahya Yıldız'ın bir numaralı sanık olarak gösterildi.
Davanın ilk duruşması 8 Eylül 2009'da görüldü, mahkeme Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği'nin müdahillik talebini reddetti.
Mahkeme, Ocak 2012'de Yıldız'ın babası hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına karar verdi ancak 20 Nisan'da görülen duruşmada bu kararın bir hata nedeniyle Interpol'e gönderilmediği anlaşılarak belgenin tekrar gönderilmesine karar verildi.
Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 10. duruşması 17 Eylül saat 09.40'ta görülecek.
Ahmet Yıldız'ın hikayesi Zenne filminde anlatılıyor.
Hakem Dinçdağ davası
Halil İbrahim Dinçdağ, 2009'da askerlikten 'eşcinsel olduğu' gerekçesiyle terhis edilince, Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) 'sağlık sorunları nedeniyle askerlikten muaf olanlar hakemlik yapamazlar' maddesi nedeniyle 14 yıllık hakemlik hayatını sonlandırmak zorunda kalmıştı.
İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davanın dördüncü duruşması 5 Haziran'da.
Görevden uzaklaştırılan polis memuru
2009'da bir ihbar üzerine, polis memuru T.B.'nin evine çocuk pornografisiyle ilgili baskın yapıldı. Soruşturmanın ardından T.B. bu suçlamadan aklandı ancak idari soruşturma esnasında İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu, devlet memurları kanunun 125. Maddesi E bendinin G fıkrası gereğince, eşcinsel olmanın devlet memurluğuyla bağdaşmadığı gerekçesiyle devlet memurluğundan çıkarıldı.
Öğretmen A.Ş.
2009'da Çorum'da üniversite öğrencisi T.B. (19) internetteki sohbet sitelerinden tanıştığı öğretmen A.Ş. (45), işyeri sahibi E.B. (27) ve astsubay İ.A. (30) ile ilişkisini gizlice kameraya kaydedip şantaj yapmaya başladı. Öğrencinin talep ettiği para miktarı yükselince astsubay İ.A. polise giderek şikayetçi oldu.
T.B.'yi yakalayan polis, öğretmen A.Ş.'ye de şikayetçi olması için baskı yaptı. A.Ş. şikayetinin ardından Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu tarafından 'eşcinsellik devlet memurluğuyla bağdaşmadığı' gerekçesiyle A.Ş.'yi devlet memurluğundan çıkarttı. A.Ş.'nin başvurduğu yerel mahkeme davayı reddetti.(bianet.org)