Türkiye Ermenileri Patriği II. Mesrob Mutafyan için vasi tayin edilmesi talebiyle İstanbul 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada, Patrik Mutafyan’ın annesi Diramayr Mari Mutafyan vasi olmayı kabul ettiğini beyan etti.
Türkiye Ermenileri Patriği II. Mesrob
Mutafyan için vasi tayin edilmesi talebiyle İstanbul 4. Sulh Hukuk
Mahkemesi’nde açılan davada, ilk duruşma 9 Şubat Salı günü
yapıldı. Çağlayan Adliyesi’nde görülen duruşmada, ilginç
gelişmeler yaşandı. Türkiye Ermenileri 84. Patriği olan
Mutafyan’a vasi tayin edilmesi için açılan davada, Patrik Genel
Vekili Aram Ateşyan, vekili Avukat Ali Elbeyoğlu aracılığıyla
müdahillik talebinde bulundu. Dikkat çeken bir diğer gelişme de
Patrik Mutafyan’ın annesi Mari Mutafyan’ın duruşmada hazır
bulunması ve Diramayr’ın vasi olmayı kabul ettiğini beyan
etmesi oldu.
‘Vekili var’ iddiası
Sabah saatlerinde görülen davanın ilk celsesinde, Başepiskopos Ateşyan’ı temsil eden Avukat Elbeyoğlu’nun yanında, yardımcısı Simon Süleyman İş yer aldı. Elbeyoğlu’nun mahkemeye sunduğu dilekçede, davayı açan kişilerin yetkisiz olduğu iddia edilirken, “Dört kişinin bir araya gelerek böyle bir dava açmaları kötü niyetli olduklarını ve başka saiklerle hareket ettiklerini ortaya koymaktadır” gibi ifadeler yer aldı. Davacı tarafın ‘iyi niyetli olmadıkları’ gerekçesiyle mahkemenin davayı reddetmesi talep edildi. Dilekçede ayrıca; “Davacı tarafın vasi atanması konusundaki talepleri yersizdir çünkü Patriklik Makamı Devletimiz tarafından onaylanan Genel bir Vekille zaten yürütülmektedir” sözleriyle Ateşyan’ın ‘vasi’lik görevini de sürdürdüğü ima edildi. Öte yandan Patriklik Makamı’nın işleyişini anlatmak üzere, aynı zamanda Hovakim 1461 Vakfı’nın yönetim kurulunda yer alan ruhanilerden birisi olan Peder Dırtad Uzunyan’ın tanık olarak dinlenmesi istendi.
Patrikhane’yi yalancı çıkardı
Mahkeme, duruşma öncesinde Mesrob Mutafyan’ın bakıldığı hastane olan Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nden, Mutafyan’ın sağlık durumunu belgeleyen bir rapor istemişti. Duruşmada bu rapor da incelendi. Raporda, Mesrob Mutafyan’ın Demans rahatsızlığı sebebiyle vasi tayinine muhtaç olduğu şeklinde kanaat bildirildi. Mahkeme’nin çağrısıyla duruşmada hazır bulunan, Mutafyan’ın annesi Diramayr Mari Mutafyan’ın sözleri ise duruşmadaki en çarpıcı gelişme oldu. Mesrob Mutafyan’ın oğlu olduğunu beyan eden ve ona beş yıldır hastanede kendisinin baktığını söyleyen Diramayr, vasi olmayı kabul ettiğini belirtti.
Hatırlanacağı üzere, vasi tayini davasının ilk gündeme geldiği tarihte, Patrikhane tarafından ‘Zorunlu Açıklama’ başlığıyla Mari Mutafyan’ın ağzından olduğu iddia edilen bir bildiri yayınlanmıştı. Metinde, Mutafyan’ın davayı açanları kınadığı, vasi adayı olmak istemediği ve tek sorumlunun Ruhani Kurul ve Başepiskopos Ateşyan olduğunu söylediği belirtiliyordu. Duruşmada, Mutafyan ve Elbeyoğlu arasında ilginç diyaloglar da yaşandı. ‘Neden uzatıyorsunuz, bırakın sonuçlansın’ diyerek tepki gösteren Mutafyan’a, Elbeyoğlu Ateşyan’ın isteğiyle orada olduğunu belirterek yanıt verdi.
Dava ertelendi
Duruşmanın sonunda mahkeme, Başepiskopos Ateşyan’ın müdahillik talebini kabul ederken, vasi atanmasıyla ilgisi olmadığından tanığın dinlenmesini reddetti. Sağlık Kurulu tarafından onaylanan bir rapor hazırlanmasına karar veren mahkeme, davayı 8 Mart tarihine erteledi.
‘Önemli bir eşik aşıldı’
Davacılardan birisi olan Tatyos Bebek ilk duruşmayı şöyle değerlendirdi: “Kadasetli Patriğimiz Mesrob Mutafyan Hazretlerine vasi tayini davasında önemli bir eşiği geçtik. Saygıdeğer Diramayr'ın büyük bir özveriyle mahkemeye gelmesi, bizzat vasi olmak istediğini beyan etmesi ve “Patrik seçiminin yapılmasını istiyorum” demesi, aslında başlı başına bir mesajdı. Daha önce kimin tarafından verildiği herkesin malumu olan gazetelerdeki açıklamalar, birdenbire boşa çıkmış oldu. Saygıdeğer Diramayr'ın bu hareketi, toplumumuzun şimdiye kadar yapması gereken ama cesaret edemediği bir davranıştı. Umarım olumlu sonuçlarını göreceğiz. Vasi tayini; insani olduğu kadar aynı zamanda hukuki bir olgu. Dolaysıyla hukuki sonuçları da olacak. Bilindiği gibi geçen yıl, bu günlerde, Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu Ankara'da Azınlık temsilcilerine verdiği yemekte sorduğum bir soru üzerine “Bizim Patrik seçimi diye bir sorunumuz yok, Sayın Patrik Mesrop Mutafyan'ın sağlık durumu ile ilgili raporu getirin seçim sorununu halledelim” şeklinde bir yanıt vermişti. Vasi tayininden sonra bu yolun açılacağını düşünüyorum.”
AGOS'UN MERCEĞİNDEN
Müdahillik ısrarının düşündürdükleri…
Başepiskopos Ateşyan’ın, vasi tayini davasının gündeme geldiği tarihten itibaren yaptığı açıklamalar ve son olarak ‘müdahillik’ talebi, söz konusu davanın kendisini ne kadar ciddi endişelere sürüklediğini ortaya koyuyor. Keza Diramayr Mari Mutafyan üzerinde kurulmaya çalışılan baskı da yine bu dava süreciyle aşikâr oldu. ‘Zorunlu Açıklama’ başlığıyla gazetelere gönderilen bildiride ‘vasi olmak istemiyorum’ dediği ilan edilen Diramayr’ın, mahkemeye şahsen giderek vasi olmak istediğini beyan etmesini başka türlü açıklamak mümkün değil. Diramayr’dan konuyla ilgili görüş talebinde bulunduğumuzda ise Ateşyan engeliyle karşılaştık. Mutafyan görüşmeyi kabul ederken, kısa bir süre sonra Başepiskopos’un hastaneyi arayarak, ‘Sadece Agos olamaz, ancak diğer gazetelerin de olduğu bir basın toplantısıyla açıklama yapılabilir’ dendiğini öğrendik. Böyle bir toplantı olduğunda Diramayr’a sorularımızı yöneltmek isteriz. Ancak kişinin açıklama hürriyetini kısıtlayan bu davranışı tasvip etmediğimizi de ifade etmek isteriz.
Burada bir noktaya daha dikkat çekmek gerekiyor. Başepiskopos Ateşyan, 17 Ocak 2016’da Getronagan Lisesi yararına düzenlenen madağda, yurt dışında yaşayan ve Türkiye’de el konulmuş mülklere sahip olan birçok kişinin, tapu iadesi davalarının sonuçlanmaya yakın olduğunu ve bunlardan birinin kazanması durumunda mülkünü ‘Hovakim 1461’e bağışlayacağını açıklamıştı. Başepiskopos Ateşyan’ın bu tip davalarda komisyon karşılığı aracılık yaptığı bizzat kendi açıklamalarıyla sabit. Bahsettiği davalardan sadece kendisinin haberdar olması her tür spekülasyona mahal veriyor. Yine Beykoz Surp Nigoğayos Kilisesi Vakfı’na ait arsanın üst kullanım hakkı tartışmaları da diğer bir akçeli tartışma olarak güncelliğini koruyor.
Şimdi yeri gelmişken Agos’un röportaj tekliflerine yanıt vermeyen ancak cemaatin diğer yayın organlarına röportaj veren Başepiskopos Ateşyan’a iki temel soruyu buradan sormak istiyoruz.
İstanbul Valiliği’ne kendi elinizle teslim ettiğiniz, patrik seçimi yapılmasına dair dilekçenin akıbeti ne oldu? Daha önce “İşgüzar kimseler başvuru yaptı o yüzden seçim yapılamadı” diyerek, tek görevi seçim başvurusu yapmak olan ‘Müteşebbis Heyet’i suçlamıştınız. Şimdi sorumlu kim?
Sizin yönetiminizde Patrikhane, üç yıldan bu yana hesap vermeyen bir kurum. Kurduğunuz ‘Hovakim 1461 Vakfı’nın, zaman zaman sizin de eleştirdiğiniz Beyoğlu Üç Horan Vakfı’ndan farklı olacağı nasıl garanti edilebilir? Beykoz Ermeni Mezarlığı arazisinin, değerinin çok altında kiraya verilen Tokatlıyan Han’dan farklı bir geleceğe sahip olacağına dair güvence verilebilir mi?