CHP Parti Meclisi, HDP ve Halkların Demokratik Kongresi, “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalayan akademisyenlere destek vererek, gözaltılara tepki gösterdi.
CHP Parti Meclisi, 'Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi'nin 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' başlıklı bildirisine imza attıktan sonra haklarında soruşturma başlatılan ve gözaltına alınan akademisyenlerle ilgili açıklama yaptı.
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, bazı milletvekilleri ile parti genel merkezinde CHP Parti Meclisi Bildirisi'ni açıkladı.
CHP Parti Meclisi Bildirisi'nde "Söz konusu akademisyenler bildirgesi ekseninde devam eden hukuksuz soruşturma, gözaltına alma ve görevden uzaklaştırmaların derhal son bulmasını talep ediyoruz" denildi.
CHP Parti Meclisi Bildirisi şöyle;
"Cumhuriyet Halk Partisi, her türlü terörü amasız fakatsız ve lakinsiz şiddetle kınar ve lanetler. Terörün insanlık suçu olduğunu kabul eder. 'Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi'nin 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' başlıklı bildirisine imza atan 1128 akademisyen üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı açıklamayı emir telakki eden yargının ve bazı üniversite yönetimlerinin harekete geçmesi Türkiye demokrasisine yeni bir leke düşürdü. Bugün sabah itibariyle Cumhurbaşkanı'nın verdiği talimatla açılan soruşturmayla çok sayıda akademisyen gözaltına alındı ve görevden uzaklaştırmalar başladı. CHP Parti Meclisi olarak, ancak demokrasi dışı rejimlerde rastlanan, düşünceyi açıklama özgürlüğü ve bağımsız yargıyı hedef alan bu operasyonları hukuksuz, kabul edilemez ve son derece tehlikeli buluyoruz. Geçmişte bazı kişi ve mihraklar tarafından hedef gösterilen insanların katledilmesi hafızalarımızdadır. Maalesef, Cumhurbaşkanı himayesinde konuşan bir mafya liderinin 'akan kanlarınızla duş yapacağız' ifadesi endişelerimizi güçlendiriyor. CHP olarak düşünce açıklama özgürlüğünü demokrasinin vazgeçilmez temel ilkelerinden biri olarak kabul ediyor ve kararlılıkla savunuyoruz. Bu anlayışla, şiddet çağrısı içermedikçe ifade özgürlüğünü kullanan tüm yurttaşların yanındayız ve onlara destek olmaya devam edeceğiz. Söz konusu akademisyenler bildirgesi ekseninde devam eden hukuksuz soruşturma, gözaltına alma ve görevden uzaklaştırmaların derhal son bulmasını talep ediyoruz."
HDP: Linç kampanyasına maruz bırakılıyorlar
HDP Merkez Yürütme Kurulu tarafından da yazılı açıklama yapıldı. Akademisyenlerin serbest bırakılması çağrısı yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi,
"Türkiye her geçen gün büyük bir hızla geri dönülemez bir noktaya yaklaşıyor. Her gün bu ülkenin insanlarının, çocukların, kadınların, yaşlıların, gençlerin hayatlarını yitirdikleri gelişmeler yaşanıyor. Her gün halklar arasına düşmanlık tohumlarının atıldığı, insan yaşamının zerre kadar değerinin kalmadığı, hiçe sayıldığı bir dönemi yaşıyoruz.Bu gelişmeler karşısında sesini yükselten ve insanlık onuruna sahip çıkanlar ise başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AKP iktidarının siyasal ve kişisel linç kampanyalarına maruz bırakılıyorlar.
Bunun son örneğini ‘Bu suça ortak olmayacağız’ diyen akademisyenlere yönelik gözaltılar oluşturuyor. Şiddetin sona ermesi, sorunların konuşularak çözülmesi, barışın gerçekleşmesi doğrultusunda açıklama yapan akademisyenlere yönelik sözel ve fiili saldırılar asla kabul edilemez.
Bugün bir tek kişiden dahi ‘barış’ kelimesini duymaya tahammül edemeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Türkiye’de 28 Şubat ve 12 Eylül günlerini aşan ağır baskı koşullarını yaratan Saray ve siyasi iktidar, attığı adımlarla Türkiye’yi her gün daha derin bir karanlığa sürüklüyor. Tüm toplumu korku ve baskı politikaları ile teslim almaya çalışıyor. Teslim alamadıklarını gözaltı ve tutuklamalarla yıldırmaya çabalıyor.
Saray ve siyasi iktidar, evrensel ve demokratik en temel insan haklarını, düşünce ve ifade özgürlüğünü çiğneme konusundaki tutumundan bir an önce vazgeçmelidir. Akademisyenlerin, edebiyatçıların, avukatların, sinemacıların, doktorların ve tüm yurttaşlarımızın demokratik ve barışçı tepkilerinin gözaltılar ve linç kampanyaları ile engellenmeye çalışılması akıl ve vicdan dışıdır.
İnsanlık değerlerine sahip çıkan bütün girişimlerle dayanışma içinde olacağımızı bir kez daha vurguluyoruz. Gözaltına alınan akademisyenler derhal serbest bırakılmalı; siyasi iktidar tarafından sürdürülen, teşvik edilen insan haklarına ve hukuka aykırı soruşturmalar, linç kampanyaları derhal durdurulmalıdır."
HDK gözaltılara tepki gösterdi
Halkların Demokratik Kongresi de akademisyenlere destek açıklaması yaptı. HDK’dan yapılan yazılı açıklamada akademisyenlerin derhal serbest bırakılması istendi.
Açıklama şöyle,
“Barış ve çözüm taleplerini ve önerilerini olabilecek en “barışçı” yoldan ifade eden ve toplumsal misyonları da bu olan, Türkiye'nin bütün üniversitelerinden iki bini aşkın öğretim üyesine karşı devletin en yüksek katlarından başlayarak girişilen karalama ve itibarsızlaştırma kampanyalarının ardından keyfi göz altılarla yıldırma çabalarını kınıyoruz. Bir an önce bu yasa dışı, hukuk dışı, keyfi ve zorbaca önlemlere son verilmesini ve “barış için akademisyenlerin” derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.”
“ “Barış İçin Akademisyenler”e yönelik Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sorumsuzca suçlamalarının ardından başlatılan bu zorbalık, Türkiye'de “yargı bağımsızlığı”nın iktidarın ayakları altında nasıl ezilmekte olduğuna dair açık bir gösterge oluşturuyor.”
““Barış için Akademisyenler” bildirilerinde devleti, hukuk dışı eylem ve işlemlerden sorumlu tutup yön değiştirmesini talep ediyor ve bölgedeki uygulamalarıyla, “anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal ettiğini” belirtiyorlardı. Bazı fikirler hükümete uygunsuz gelebilir, “doğru” olmayabilir, yargı veya kabullerine aykırı görülebilir, ama akademik düzene tehdit oluşturmadıkça bu fikirlerin Anayasal güvence altında olmaları gerekir. Kaldı ki, bu görüşler, AKP ve MHP milletvekilleri dışındaki bütün milletvekillerince her gün TBMM çatısı altında ifade edilmekte, yandaş medya dışındaki basın yayın organlarında çok sayıda yazar ve kanaat öneri tarafından dile getirilmektedir. Aynı görüşlerin akademisyenlerce topluca açıklandıkları için “kriminalize” edilerek, “terörle mücadele soruşturması”na gerekçe kılınması imza sahiplerinin “suçlu”luğuna değil, olsa olsa hükümetin halka karşı açtığı savaşın haklılığına kendisinin bile inancı kalmadığına kanıt teşkil edebilir.”
‘Gözaltılar kabul edilemez’
““İnsan haklarına saygılı, demokratik bir hukuk devleti” olduğunu Anayasasında ilan eden bir ülkede, bir barış bildirisine imza atan akademisyenlerin “kanlarıyla duş alınacağı"nı ilan eden bir organize suç örgütü lideri Cumhuriyet Savcılarının gözleri önünde elini kolunu sallayarak dolaşırken, devleti halkıyla barışa çağıran akademisyenlerin sabah karanlığında savcılık emirleriyle “terörle mücadele” gerekçesiyle evlerinden alınarak sorguya götürülmeleri kabul edilemez. Ya da Türkiye bu akademisyenlerin bildirilerinde ifade ettikleri gibi artık bir “hukuk devleti” olmaktan çıkmıştır.”
“Bu vahim insan hakları ihlali karşısında, Türkiye'nin ve dünyanın bütün demokrasi ve barış, güçlerini, insan hakları örgütlerini, ifade özgürlüğü ve akademik özgürlük savunucularını harekete geçmeye, “barış için akademisyenler”in serbest bırakılması, hükümetin baskılara son vererek bir an önce çözüm ve müzakere zeminine dönmesini sağlamak için bir araya gelmeye ve seslerini yükseltmeye çağırıyoruz.”