28 Kasım’dan beri çatışmaların devam ettiği Diyarbakır Sur’da çocuklar, uyuyamıyor, altını ıslatıyor, uykularından çığlıkla uyanıyor, bazı çocuklar artık susmuş, hiç konuşmuyor. Umut Işığı Kadın Kooperatifi kadınları ise yardım edebilmek için var güçleriyle çalışıyor.
“Biz
Sur’daki çocukların sadece öğretmenleri değil, aynı zamanda
teyzeleriyiz. Geçen gün çocuklardan dokuzunu evimde ağırladım.
Biraz uzaklaştırmak istedim bu savaş halinden” diye anlatıyor
Yeter Erel. Erel, Diyarbakır Sur’da 2004’te kurulan Umut Işığı
Kadın Kooperatifi Koordinatörü. Sur’daki çocukların ruh
hallerini anlatmaya devam ediyor: “Uyuyamıyor çocuklar, uyumamak
için direniyorlar. Çünkü uyudukları zaman uyanamamaktan
korkuyorlar. Gelenlerin arasında yedi yaşında bir kız çocuğu
vardı, resim yaptırdım. Bir tarafta her yer yıkık dökük,
silahlar, yangın, bir tarafta kendi sokağını çizmiş, eskisi
gibi, taş oynarken.” Yedi yaşındaki bu kız çocuğu ablasıyla
çarşıdayken Sur kapatılmış. Abla kardeş, 11 Aralık’tan beri
amcasında kalıyor. “Buluşamıyorlar, ne o ailesine gidebiliyor,
ne ailesi ona gelebiliyor. Yedi yaşında ve annesini, babasını,
kardeşlerini özlüyor. İçine kapanmış ve artık hiç
konuşmuyor” diyor Erel. Bu kız çocuğu gibi, yaklaşık dokuz
çocuk daha, onlar okuldayken Sur kapandığı için evlerine
gidemiyor, akrabalarında kalıyorlar.
Gece çığlıkla uyanıyorlar
Umut Işığı’nın Başkanı Neriman Dinçkan, Sur’daki olayların başladığı ilk günlerde 180 aileye ulaştıkları bir anket yaptıklarını söylüyor. Anlatıyor: “Çocukların yüzde 90’ının davranış bozuklukları gösterdiği ortaya çıktı. Alt ıslatma, gece çığlıkla uyanma…” diyor ve ağlamamak için ara veriyor. Kendini toparlayıp devam ediyor: “Bir anne şunu söyledi, oğlum 14 yaşında ve yalnız yatamıyor, benimle yatmak istiyor. 14 yaşında bir başka çocuk altını ıslatmaya başlamış. Çocukların silaha çok merak saldığı, sürekli bombalamalı, silahlı oyunlar oynadıkları ortaya çıktı. Ben çocuk hastanesinde hemşireyim, bizim hastanedeki dört beş psikolog gönüllü oldu ama Sur şimdi kapalı” diyor.
Çocuklar öldürülüyor
Çocuk ve kadınlara eğitim vermek amacıyla kurulan Umut Işığı’na kayıtlı okul öncesi 3-6 yaş grubu 30, 7-14 yaş grubunda 150 çocuk var. İlk sokağa çıkma yasağında kaybettikleri çocukları olmuş. “Üyemizin abisi Halil, güvercinlerine yem vermeye çalışırken öldürüldü. 12 yaşındaki Helin Taş da başından vurularak, tanıyorduk” diyor Erel, kendi ailesinden de Sur’da kalanlar var: “Halamlar da Hasırlı’da yaşıyor, eniştem bacağından vurulmuştu, şimdi bacağı kangren oldu, kesecekler.” Kendi zorluklarını bırakmış, Sur’daki herkese ulaşmaya çalışıyorlar. Şu anda sadece telefonla. İlk kez 28 Kasım’da ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve çatışmalar nedeniyle Umut Işığı’nın binası da şu anda kapalı. Hatta delik deşik. Neriman Dinçkan, “Fiziksel olarak derneğimiz kapalı ama manevi olarak açığız. Fırsat buldukça, çocukları oradan çıkarıp bir-iki gün evlerde misafir ediyoruz, rahatlayıp tekrar ailelerinin yanına gidiyorlar” diye anlatıyor.
Bir buçuk aylık bebeğe mama
İçeride kalan ailelerden birinin bir buçuk aylık bebeği olduğunu söylüyor. Annenin çatışmalardan dolayı sütü kesilmiş. Uğraşıp, birçok yerle konuşup bebeğin mama ve bez ihtiyacını karşılayabilmişler. “Sur içersinde leblebi satarak ya da seyyar satıcılık yaparak geçinen aileler vardı, şu an hiçbir gelirleri yok. Çocukları okuyor üniversitede. Ona bir burs ayarladık” diyor Dinçkan. Ama ihtiyaçlar bitecek gibi değil. Ayrıca o gün okulda olduğu için tekrar Sur’a giremeyen dokuz çocuk daha var. “Sur içinde üç dört okul yakılmış durumda. Yedi okul da tamamen kapalı. Oradaki çocuklar, şu anda Diyarbakır’ın diğer okullarına yığıldı. Her okulun kıyafeti ayrı olduğu için yeni kıyafet ihtiyaçları var. Üstlerinde o gün ne varsa onlarla kalmışlar. O dokuz çocuk, yakınlarının yanında kalıyorlar. Yeni okullara servisle gitmek zorunda kalıyorlar, servis ücretini ödeyemeyecek durumdalar, onların servis ücretini ayarlamaya çalışıyoruz. Sur’daki kadınların da gıda ihtiyacı var. Eşler çalışamıyor, hiçbir gelirleri yok”.
İki saatliğine bile olsa
Umut Işığı’nın kadınları bütün savaşa, bütün çatışmalara, Batı’nın uzak kalmasına rağmen Sur’daki çocuk ve kadınlara yardım etmek için ayakta kalmaya çalışıyorlar. Dinçkan, “Çocuklarımızla akşam yemeği yemekten utanır olduk” diyor ama hiçbir şeyden vazgeçmiş değiller. Bütün çabaları, o çocukları ve kadınları kurtaramasalar bile, bir iki saatliğine bile olsa “o cehennemden uzaklaştırabilmek”.
Batı’dan ses bekliyorlar
Batı’dan her şeyden önce istedikleri, savaşın durması için bir şey yapmaları. Dinçkan, “Sur Kaymakamlığına faks çekilebilir, Vali’ye mail atılabilir ya da bu savaşın durulması için Meclis’e, Başbakan, Cumhurbaşkanlığı’na faks gönderilebilir. İnanın Diyarbakır’da kimse açlıktan ya da soğuktan ölmez, herkes birbirine sahip çıkar ama şu savaşın durdurulmasına yardım edin” diyor.
Maddi yardım etmek isteyenlerin de yapabileceği şeyler var. Kıyafet, kırtasiye, boya, oyuncak ya da çocuklara burs. Erel’in şöyle diyor: “Yardım etmek isteyenlerin çocukların mutlu olacağı şeyler göndermelerini istiyoruz”.
Umut Işığı Kooperatifi'nin telefon numarası: 0505 389 54 36