Dink cinayetinde kamu görevleriyle ilgili hazırlanan iddianamenin başsavcılık tarafından iade edilmesine Dink ailesi avukatları itiraz etti.
Dink Ailesi avukatı Hakan Bakırcıoğlu, iddianamenin iade edilmesine yasal dayanağı olmadığı ve hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının iade kararına itiraz etti.
Dink cinayetine kamu görevlileriyle ilgili olarak başlatılan soruşturmada, savcı Gökalp Kökçü, arlarında Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek, Engin Dinç, Reşat Altay, Ahmet İlhan Güler ve Celalettin Cerrah’ın aralarında bulunduğu kamu görevlileriyle ilgili iddianame hazırlamış ancak başsavcılık iddianameyi savcılığa iade etmişti.
Avukat Bakırcıoğlu, itiraz dilekçesinde, iddianamenin iadesinin, örgüt soruşturmasının tamamlanmaması ve Reşat Altay, Engin Dinç ve Ahmet İlhan Güler hakkında TCK m.83 uyarınca iddianame düzenlenmesine yeterli irtibat ve delil bulunmadığı gerekçelerine dayandırıldığına dikkat çekti.
Dava açma yetkisi Cumhuriyet Savcılarınındır
Bakırcıoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 21 sayfalık itiraz dilekçesinde, iddianamelerin iade edilmesi yetkisinin mahkemelere ait olduğu, başsavcılığın, soruşturma savcısı tarafından düzenlenen iddianameyi “iade” etme yetkisinin bulunmadığı vurgulandı.
İddianame düzenleme ve dava açma yetkisinin cumhuriyet savcılarında olduğu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Adli Yargı ve İlk Derce Mahkemelerinin Mahkemeleri Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun ve Hakimler ve Savcılar Kanunu’na vurgu yapan Bakırcıoğlu, başsavcılığın, savcılık tarafından hazırlanan iddianameleri iade yetkisinin bulunmadığını belirtti. İddianameye müdahale edilmesinin, düzenlenen iddianamenin iade edilmesinin Cumhuriyet Savcılarının bağımsızlığı ilkesine de aykırılık oluşturduğu kaydedildi.
Sorumlulukları azalmayacaktır
Bakırcıoğlu, Başsavcılığın iade gerekçesi olan örgüt kapsamı içindeki tüm şüphelilerin tespit edilmesi, sonradan toplanacak delillerin hakkında dava açılan şüphelilerin durumunu değiştirebileceği iddiasının geçerliliği bulunmadığını belirterek şunları kaydetti:
“Soruşturma Savcısı tarafından Dink cinayetini organize ve icra eden örgüte yönelik soruşturma sonlandırılmamıştır ve örgüt soruşturulmaya devam edilmektedir. Bu soruşturmada açığa çıkacak bilgiler, haklarında iddianame düzenlenen kamu görevlisi olan şüphelilerin Dink cinayetindeki sorumluklarını bertaraf etmeyecek veya azaltmayacaktır. Bu soruşturmada açığa çıkan bilgiler şüpheli kamu görevlilerinin Dink cinayetindeki sorumlukları ağırlaştırdığının görülmesi üzerine de Savcılık makamı tarafından elbette ki ek iddianame düzenlenecektir. Bu nedenlerle “iade” gerekçesi olarak belirtilen bu hususun geçerliliği bulunmamaktadır.”
Dinç, Altay ve Güler hakkında iddianame düzenlenmesi zorunludur
Başsavcılığın, iddianamede ismi geçen kamu görevlileri Reşat Altay, Ahmet İlhan Güler ve Engin Dinç hakkında TCK m. 83 uyarınca iddianame düzenlenmesini gerektiren yeterli delil ve irtibat bulunmadığı iddiasına ilişkin olaraksa dilekçede şu ifadelere yer verildi,
“Tarafımızdan, iddianamenin “iade” edilmesinin asıl nedeninin, Dink cinayeti nedeniyle düzenlenecek iddianamenin Reşat Altay, Engin Dinç ve Ahmet ilhan Güler’i içermeyecek şekilde düzenlenmesinin istendiği sonucuna varılmıştır.
Yukarıda da belirtildiği üzere Başsavcılığın soruşturmayı yürüten Savcının düzenlediği iddianamedeki delilleri, yaptığı değerlendirmeleri ve vardığı sonucu tartışma ve müdahale etme yetkisi bulunmamaktadır. Kaldı ki, Reşat Altay, Ahmet İlhan Güler ile Engin Dinç hakkında TCK m. 83, 204, 205 220/6-7 uyarınca iddianame düzenlenmesini zorunlu hale getiren deliller de bulunmaktadır.”
AİHM kararı
Bakırcıoğlu, dilekçesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Dink kararı, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 21 Mayıs 2014 tarihli soruşturma yapılabilir kararı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 3. Dairesinin 1 Temmuz 2014’te verdiği Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü ile Trabzon İl Jandarma Komutanlığı görevlileri hakkında doğrudan soruşturma yapılması gerektiğine ilişkin kararına ve Devlet Denetleme Kurulu’nun hazırladığı raporu hatırlattı.
İddianamenin meşruluğunu zedeler
Bakırcıoğlu, Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Osman Gülbel, Tamer Bülent Demirel, Faruk Sarı ve diğerleri hakkında iddianame düzenlenmesini gerektiren delil ve olgular mevcut olduğu gibi Reşat Altay, Engin Dinç ve Ahmet İlhan Güler hakkında iddianame düzenlenmesini zorunlu kılan delil ve olgular bulunduğuna dikkat çekerek Altay, Dinç ve hakkında iddianame düzenlenmemesi iddianamenin tarafsızlığını ve meşruluğunu ciddi şekilde zedeleyeceğini vurguladı.