Adli tıp uzmanı Şebnem Korur Fincancı: Tahir Elçi cinayetinde deliller uygun şekilde toplanmadı, soruşturma yükümlülüğünün etkili şekilde yerine getirilmedi.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, bianet’ten Ekin Karaca’ya verdiği röportajda, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesini ve sonrasında ön otopsi raporundan delillerin toplanmasına kadarki süreci aktardı.
“Delillerin uygun şekilde toplanmadığını, soruşturma yükümlülüğünün etkili şekilde yerine getirilmediğini” belirten Fincancı, hala bitirilmeyen olay yeri incelemesinin en kısa zamanda bitirilmesi gerektiğini söyledi.
Olay yerinde bulunduğu söylenen ve Tahir Elçi’yi öldürmüş olma ihtimali bulunan mermi çekirdeğiyle ilgili de konuşan Fincancı, “Üzerinde Elçi'ye ait doku artıkları kalmış olabilir. Oradan DNA'sına ulaşılabilir. Ama bu incelemenin gerektiği gibi bağımsız gözlemcilerin denetiminde yapılması gerekir.Yani o buldukları çekirdeklerden birine Tahir Elçi'nin kanının, doku artığının bulaştırılıp bulaştırılmadığını bilemeyiz. Yapılan incelemeler denetimden uzak” dedi.
Söyleşinin ilgili bölümü şöyle:
Olay sonrası çok kısa sürede ön otopsi raporu çıktı. Sizce sağlıklı bir otopsi yapıldı mı?
Olay yerinde cenaze oradayken ilk muayenenin yapılması gerekirdi. Olay yeri incelemesinin de o an yapılması gerekirdi.
Cenazenin bulunuş şekli, yönü, bu yöne uygun olabilecek mermi çekirdeği ve kovanların dağılım analizi cenaze oradayken yapılmalıydı. Bunlar işaretlenmeli, fotoğraflanmalıydı.
Mesela olay yerinde cenazenin duruşuna dair bir fotoğraf yok. Sadece basının çektiği fotoğraf var. Böyle bir şey kabul edilemez.
Olay yeri incelemesi hala yapılmadı. Oysa hızla, en kısa sürede yapılması gereken işlem olay yeri incelemesiydi.
Ondan sonra adli tıp uzmanının da katılımıyla cenaze olay yerinden alınır, morgda ikinci muayenesi yapılır, baştan sona giysileri tek tek çıkarılır. Arkasından ateşli silah giriş yarası çevresinden örnek alınması gerekir.
Bunlar yapılmadan, muayene öncesi ceset yıkandı.
Mermi çekirdeğinden bahsediliyor. Bir çekirdek bulunup bu çekirdek Elçi'yi öldürdü deseler, biz nereden bileceğiz gerçekten o çekirdeğin Tahir Elçi'yi öldüren mermi çekirdeği olup olmadığını?
Üzerinde Elçi'ye ait doku artıkları kalmış olabilir. Oradan DNA'sına ulaşılabilir. Ama bu incelemenin gerektiği gibi bağımsız gözlemcilerin denetiminde yapılması gerekir.
Yani o buldukları çekirdeklerden birine Tahir Elçi'nin kanının, doku artığının bulaştırılıp bulaştırılmadığını bilemeyiz. Yapılan incelemeler denetimden uzak.
“Enseden vurmak kuşku uyandırıyor”
Görüntüleri seyrettiğinizde atışın kim tarafından yapıldığını tahmin ediyorsunuz?
Görüntüler tek başına yeterli değil. Bütün verileri birlikte değerlendirmek gerekiyor. Arkadan giren, önden çıkan bir kurşundan söz ediyoruz. Başın arka bölgesinde boyuna yakın bir yerde... Göz tarafından da çıkıyor.
Vücutta doğrusal bir yol izliyor. Seken kurşun iddiaları vardı. Seken kurşunlar genellikle enerjisinin bir kısmını sekme sırasında kaybettiği için çok giriş yaraları çok düzgün olmaz ve çıkamayabilirler. Eğer çıkarsa çıkış iyice düzensiz olur.
O nedenle seken bir kurşun olma ihtimalinin çok düşük olduğunu düşünüyorum.
Kim tarafından öldürüldüğü, bütün verilerin tekrar tekrar incelenmesiyle mümkün.
Bu arada görüntüler yeterli değil; bazı kör noktalar var, görünmüyor. Başka biri de yaklaşıp ateş etmiş olabilir mi, olabilir. Bunu dışlayacak veri, doğrulayacak veri olmadığı gibi yok. Dolayısıyla ek görüntülere de ihtiyaç var.
Şu an bir değerlendirme yapmak için erken. Bu tartışmalar tamamen spekülasyona dayalı olur.
Ama tabii ki vuruluş şekli itibariyle, özellikle 1990'larda gerçekleşen infazlara çok benzeyen bir tablo var ortada. Enseden vurmak 90'larda çok yaygın bir katletme yöntemiydi. Dolayısıyla böyle bir kuşku uyandırıyor.
Delillerin uygun şekilde toplanmaması, soruşturma yükümlülüğünün etkili şekilde yerine getirilmemesi kuşkuları güçlendiriyor.
Bu kuşkulardan arınmak istiyorlarsa, etkili soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmek zorundalar. Devletin sorumluluğunda bir ölümden bahsediyoruz. Korumayı sağlamamıştır ve ölümü engellememiştir.
“O mermi çekirdeği nerede nasıl bulundu?”
Şu andan sonra Elçi'yi şu öldürdü dense, bu ne kadar ikna edici olacak? Olay yerine halk girip çıkıyor, çocuklar mermi kovanlarını topluyor, deliller dağılıyor, inceleme yapılamıyor... Şimdi de bir tane mermi çekirdeğinden bahsediyorlar.
Bulduklarını iddia ettikleri mermi çekirdeği hangi koşullarda, nerede, nasıl bulunmuş? Cesedin bulunuş yeriyle ilişkisi nasıldır? Orada bulunması olayın akışına uygun mudur? Kan lekeleri bu olayın akışına uygun mudur? gibi bir sürü sorunun yanıtı yok şu anda.
Bunlar olmadan o mermi çekirdeğinin gerçekten temiz bir delil olduğunu söylemek zor.
Bu tür ölümlerde bir bağımsız soruşturma komisyonu kurulur. Bağımsız gözlemciler laboratuvar da dahil olmak üzere her aşamaya katılır.