Meyhanelerin duayen ismi Yorgo Okumuş, 95 yaşında hayata veda etti. Barba Yorgi'yi, oğlu Vasil Okumuş ve 45 yıllık ortağı Mustafa Yıldırım anlatıyor.
Meyhanelerin duayen ismi Yorgo Okumuş, bilinen adıyla İmrozlu Yorgo, 27 Ekim’de 95 yaşında hayata veda etti. 1941’de Balıkpazarı Krepen Pasajı’nda açtığı İmroz Meyhanesi’ni, 1982’de pasajın yıkılmasıyla Nevizade Sokak’a taşıyan İmrozlu Yorgo, ‘Krepen’deki İmroz Meyhanesi’ adlı işletmesiyle Nevizade’nin ilk lokanta sahibiydi.
Nevizade’de Barba Yorgi olarak da bilinen Yorgo Okumuş’u oğlu Vasil Okumuş ve 45 yıllık ortağı Mustafa Yıldırım’dan dinledik.
İki hafta önce kaybettiği 45 yıllık ortağını, Yorgo Usta’sını özlemle anan Mustafa Yıldırım bunca yıl ortaklıktan sonra baba oğul ilişkisine dönüşen beraberliklerinden kesitler paylaştı: “Ben onun evladı gibiydim. Oğlu Vasil’den daha fazla görürdüm onu. Yorgo Usta’yla 1970’te başlayan beraberliğimiz 73’te ortaklığa dönüştü. 1982’de Nevizade’ye gelerek, yıllar önce insanların geçmeye korktuğu bu sokağı bugünkü haline getirenlerden biri olduk ve 33 yıldır buradayız.”
Müşteri mutlu olsun
Yorgo Usta’nın bir dönem köyde kunduracılık yaptığını, meyhaneciliğe de çekirdekten garson olarak başladığını anlatan Mustafa Yıldırım, ustasının1940’tan 1945’e kadar 5 yıllık askerlik döneme dair anılarıyla müşterileri nasıl eğlendirdiğini de gülümseyerek anımsadı: “Yorgo Usta müşterileriyle askerlik anılarını paylaşır, ‘Ben askerdeyken pilottum’ der, ve şu an duvarımızda asılı olan 1940’ta çekilmiş fotoğrafını gösterirdi. Bir gün öğrendim ki, o zamanın savaş uçakları kalkışlarda öne yatarmış, ağırlık yapması için de iki askeri kuyruk kısmına oturturlarmış! Bu gibi birebir muhabbetlerle müşterilere kendini çok sevdirmişti Yorgo Usta.”
Esnaf tarafından da sevilen Yorgo Usta’nın ilke ve yasaklarını da duyduğu saygıyı hissettirerek anlattı Mustafa Yıldırım: “Her gün alışveriş yapar, her şeyi taze kullanır ve asla veresiye yazdırmazdı. İleri yaşlarına kadar çalıştı ve müşterileri hiçbir zaman ilgisiz bırakmadı. 85 yaşındayken 19 yaşındaki müşteriye palto tutardı. Sobamızın olduğu zamanlar kestane pişirir, masalara dağıtırdı. Onun için önemli olan para değil müşterinin mutluluğuydu.”
‘Ver sekiz lira gitsin!’
Bunca yılda hiç tatlı anılar birikmez mi?... Eski günler de anıldı elbet. “O yıllarda sıklıkla gelen bir müşterimiz vardı. Geldiğinde bir bira, biftek ve salata söylerdi. Her hesap isteyişinde ‘Ver sekiz lira gitsin’ derdi Yorgo Usta. Bir gün kalabalık bir grupla gelen aynı müşteri hesap isteyince ağız alışkanlığıyla bağırdı: ‘Ver sekiz lira gitsin!’ “
Bir röportajında mesleği için “Meyhanecilik halden anlamaktır” demiş Barba Yorgi. Peki ya yasaklar, onlarla da ilgili keyifli bir anısı vardı Mustafa Yıldırım’ın.
“Burada şarkı söylemek katiyen memnudur, yazılıydı duvarda. Yorgo Usta, memnun olarak anlıyorlar diye “Aşk- ı Memnu’daki gibi, yasak!” diye hatırlatırdı. Muhabbet bozulmasın isterdi. İnsanlar şarkı söyleyene dalıp gitmesin, muhabbet etsin isterdi. Ama bir gün Müzeyyen Senar geldiğinde duvarda asılı olan yazıyı görüp “Yasak mı?” diye sordu. “Senin sesin güzel be kızım, sen söyleyebilirsin!” dedi Yorgo Usta ve o gün izin verdi.
Müşteri profili
İmrozlu Yorgo’nun oğlu Vasil Okumuş da babası eşliğinde tanık olduğu müşteri profili değişimini değinerek eski meyhane anlayışına dikkat çekti. “Şu anda müşteri profilimizin büyük kısmını Ermeniler oluşturuyor. Rumlar ve Yahudiler’den önce Ermeniler geliyor. Eskiden meyhanelerde bir tek kadın göremezdiniz. Bunda meyhanelerin bulunduğu yerlerin etkisi oldukça büyük. İmroz Meyhanesi Nevizade’de açıldığında köşede adliye vardı. Bu da kadınların talebini arttırdı. Böylelikle meyhanelere erkeklerle birlikte kadınlar da gelmeye başlayınca argo azaldı, daha ağırbaşlı bir meyhane anlayışı oluştu.”
Paylaştığı bunca anının ardından duygulanan Mustafa Yıldırım, İmrozlu Yorgo’nun vefatına da değindi: “Yorgo Usta 35 yıldır tek böbreğiyle yaşamını sürdürüyor ve son zamanlarda haftada üç kez diyalize gidiyordu. Son kez diyalize gittiğinde geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldı.”
Bizlere de şiirlere de konu olan Barba Yorgi’den geriye duvardaki fotoğrafları ve bütün bu dinlediğimiz değerli anılar kaldı.