Durup durup, “Korkuttu da kazandı” diyorlar. Dur seen, daha korkutma görmedin. Koskoca seçim kazanmışız; sen asıl şimdi bak, gocunacak yarası olanları daha neler bekliyor:
Davalar bekliyor. Mesela Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık adlı HDP’li teröristlere “Terör örgütü propagandası yapmak”tan 7,5 yıl istiyoruz. “Cumhurbaşkanına hakaret”ten de mesela Cengiz Çandar, Ertuğrul Özkök, Ahmet Altan ve ayrıca 26 gazeteci mahkemelerde. Çoğunluk da bizde.
Şöyle yürüyor süreç: Duyarlı bir muhbir vatandaşımız 155’i arıyor (yani aratıyoruz!) ve diyor ki şu şu kişiler yazı yazdı, tivit attı, yürüyüşte slogan attı. Polis savcıya bildiriyor, savcı da dava açıyor. Tabii, bu suçlular içeriden çıkınca muhtar bile olamayacaklar. Çünkü muhtar olurlarsa benim toplantılara gelmeye kalkarlar!
Uyarılar bekliyor. Mesela Cem Küçük biraderimiz Aydın Doğan’ı canlı yayında uyardı. “Şu şu isimleri kovacaksın yoksa kayyum geliyor!” dedi.
Mesela, Paralelcilerin TUSKON’unu beş ayrı kanaldan uyardık: Polisimiz bastı, ardından Mali Suçları Araştırma Kurulu MASAK, Maliye Bakanlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu BDDK, Sermaye Piyasası Kurulu SPK harekete geçti. Tabii, toplam 16.000 işçinin çalıştığı Boydak Holding ve Naksan Holding TUSKON’dan derhal ayrıldılar! Zaten Eylül ayından beri şu A. Gül’e Kayseri’de fazla yakın duran Boydak’ın kulağına kar suyu kaçmış vaziyette; orayı basıp şirketin ve Melikşah Üniversitesi’nin 11 yöneticisini gözaltına aldırmıştık.
Savcı ve hakimlerimizi unutmuyoruz. Yazdığı H. Dink iddianamesini Gökalp Kökçü adlı savcıya iki kez iade ettirmiştik. Anlamamış ki bi de baktık, üçüncüsünde Vali Celalettin Cerrah, Emniyet Müdürleri Reşat Altay ve Engin Dinç gibi kıymetli emniyetçilerimizin adları hâlâ duruyor! Şimdi bu savcı bey “basına bilgi vermek”ten teftiş görecek. Dosyayı kendisinden alıyoruz, kendisini de makamından. Emniyet mensuplarımızın moralleri bozulursa biz onlardan nasıl vazife bekleyebiliriz ki?
Ben niye lafı uzatıyorum yav? Beşiktaş kulübü yönetimi o rezil Çarşı Grubu’na kapalıdan bilet satmayı reddetti diyeyim de, kestirmeden anlayın. Yeni statlarının yapımını iki kez mühürletmek yetti de arttı!
Disiplin bekliyor. A. Dilipak biraderim Yeni Akit’te açıkladı: Parti içindeki kripto isimleri tasfiye süreci başlatıyoruz; bu meyanda, şu her şeye maydanoz Bülent Arınç da nasibini alacak. İstanbul Başsavcılığı da, “Paralelcilerin ağır toplarından İlhan İşbilen’le görüşmek” suçundan 143 polis hakkında iddianame hazırlamış durumda.
MÜTTEFİKLERİMİZİ TAKDİM EDEYİM
Adımızı “koalisyon düşmanı”na çıkarmış olan alçakların suratlarına ilan ediyorum: Hain Paralelcilere, terörist HDP’lilere ve demokrat kılıklı anarşistlere karşı blok teşkil eden dostlarla koalisyon kuruyoruz. Bunlar: 1) Ergenekoncu askerlerimiz; 2) Onları teker teker beraat ettiren Yargı mensuplarımız; 3) Sağlam Kemalistlerimiz. Bu değerli koalisyon üyelerimiz bizimle ortak çok önemli bir özelliğe sahip: Kürt Alerjisi.
Ergenekoncu askerler ve Yargı derken, 1993-95 arası meşhur dönemde 21 köylüyü faili meçhule uğratmaktan 9 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan Albay Cemal Temizöz ile 8 arkadaşı birkaç gün önce beraat etti. Demek ki iftiraymış. O 21 kişi öldürüldük diye yalan söylemiş veya düpedüz intihar etmiş olmalılar!
Bu arada, bu kıymetli albayımız ve arkadaşlarına kişi başına 3.000 TL avukatlık ücreti ödendi ve hakim bey de kararda hatırlattı: “Çektikleri acılar” için tazminat alma hakları doğmuş bulunuyor…
Kemalistlerimize gelince, Cem Küçük’e söylettik: “Fethullahçı teröristlere karşı devlet içinde Atatürkçüsü, ülkücüsü, solcusu, muhafazakarı hep beraber mücadele ediyor” dedirttik. Bu Kemalistler FETÖcüleri hiç sevmez, malum!
Bu ortaklarımızdan kuvvet alarak, bir zamanlar Çözüm Süreci dediğimiz ama milliyetçi-muhafazakar kamuoyumuzun tepkisini çekince çöpü boylayan hikayeyi tersyüz edecek mükemmel bir plan-programı yürürlüğe koymuş bulunlmaktayız:
KÜRT MESELESİNİ BİTİRECEK İKİLİ PLANIMIZ
Temel prensibimiz: Mücadelemiz, terör örgütü teslim olana ve silahları betona gömene kadar sürecek. Bu hainleri ölü ele geçirme operasyonları kış aylarında da hız kesmeyecek. İkili planımız ise:
1) Bir çuval inciri berbat etmemesi için teröristbaşının sesini 7,5 aydır kapatmıştık. Ama baktık dedikodu çıktı, dedik ki artık bunu bi konuşturalım da işimize bakalım.
Danışmanlarım anlattılar, vantrilok deniyormuş bunu yapana. Benim taaa Fas’lardan telefon ettiğim Alo Fatih’in gizli patronu olduğu Habertürk gazetesinin Ankara temsilcisi Bülent Aydemir bu karnından konuşma işini iyi yaparmış.
Haberin başlığına Külliye’de karar verildi: "Öcalan: Hem Suriye hem Türkiye'de başarısız oldular":
Bunun ardından Aydemir, “Peki, Öcalan gelinen noktayı nasıl değerlendiriyor? Seçim sonuçlarını nasıl yorumluyor? Merak edenler için aktarıyorum...” diye devam edecek ve teröristbaşını şöyle konuşturacak: “HDP’nin seçimden oy kaybederek çıkması ve sürecin başarısızlığa uğramasının nedenini PKK’nın kendisini dinlememesine ve HDP’nin de PKK ile birlikte yanlış politikalar izlemesine bağlıyorum!”
Şimdi, olur a, ya hainler kalkar da B. Aydemir’e, ‘Be adam sen bunları rüyanda mı seyrettin yoksa MİT başkanı yerine artık seni mi yolluyorlar Apo’yla müzakereye!’ derse?
Demez, demez! Bu memleket biz ne verirsek onu yer! En fazla HDP’den bi ses gelir, o da boğulur gider.
2) Bunun ardından planın ikinci ve esas aşaması geliyor: Ekim sonunda 16 Doğu ve Güneydoğu ilinden 61 kanaat önderini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde toplamıştım. Muhtarlardan talimliyiz ya, 8 Kasım’da yine topladım.
Böylece, teröristbaşı Öcalan’ı ve terörist HDP’yi denklem dışına çıkartıyoruz inşallah! PKK tamamen bertaraf edildikten sonra devlet gerekli hukuki adımları atacak. Ama bu konuda da HDP muhatap alınmayacak.
Kim alınacak? Kürt kanaat önderleri! Yani aşiret reisleri, korucu aileleri, hocalar, şeyhler! Seçimden sonra tespit ettik ki bunlar 2,5-3 milyon Kürt üzerinde etkilidir! Devletin bu konuda tecrübesi büyüktür; bunlara çoook işi düşmüştür geçmişte.
Dolmabahçe’deki masayı temizleyene kadar canım çıktı; artık asla bir masa kurulmayacak, terör bitene kadar müzakere yürütülmeyecek.
ZATEN BU KÜRTLER ÇÖZÜLMEYE BAŞLADILAR!
Önce; sözcüleri Ayhan Bilgen, Celal Doğan ve Dengir Fırat açılışı yaptı: “Başkanlık sistemi tartışılabilir”. Zaten bu noktadan sonrası basit. Ben o Demirbaş denen sıfatıbozuk çalgıcının “Seni başkan yaptırmayacağız!” sözünü bak şimdi nasıl yedirteceğim hepsine!
Ardından, bi kedisi bile olmayan teorisyen Kemal Burkay dedi ki, “İster başkanlık ister parlamenter rejim olsun, bir Kürt-Türk federasyonu olabilir. Eğer ülke yeterince demokratikse, demokratik gelenekler ve kurumlar yeterince güçlüyse sorun yok, başkanlık sistemi de parlamenter sistem de olabilir”. Yeterince demokratikse ne demek yav, hiç olmaz mı, Sandık = Demokrasi değil mi inşallah?
Son olarak, “altın vuruş” diyorlar, HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer olayı bağladı: "Tayyip Erdoğan başkan olduğunda Kürtler’in sorununu çözecekse, HDP neden onu desteklemesin?” Ağzını yiyim canım benim; bi daha söyle, bi daha, bi daha! Allah (c.c.) razı olsun senin gibilerden…
Valla, sevgili Kürtlerimiz uyumaya devam etsinler. Sanıyorlar ki “Al Başkanlığı, Ver Demokratik Özerkliği” olacak. Yav, ben size “Yerinden Yönetim” yetkisi tanıdıktan sonra bana geriye ne kalır Başkanlık namına yav? Bunlar bunu hiç mi düşünmüyorlar yav! Aslında, bu kadar saflık beni korkutuyor doğrusu; bunların bi numarası çıkmasın sonradan?
BUNDAN SONRASI ADIM ADIM İSLAM’A İNŞALLAH!
İnsanlar bizim yılbaşı paketleriyle oyalanırken biz o mübarek 7 Kasım rüzgarını doldurmuş vaziyette İslam’a adım adım yürüyoruz:
Memur Sen’e bağlı Eğitim Bir Sen’i uyardık. Birecik temsilcileri Nahsan Aydın, “Karma okullarda bazı öğretmenler karşıt cinsleri yan yana oturtuyor. Bunlar insan fıtratına aykırıdır” diye konuştu. Ayrıca, “Karma eğitim yapmayan okullarda öğrenciler daha başarılı oluyorlar” dedi. Ah keşke bunu önceden biz düşünüp adamın eline bi istatistik uydursaydık! Ama her şeyi de düşünemiyorsun ki!
Bursa Bedir Camii imamı Mustafa Basrık’ı tensip ettik, haber yolladık, bir dinî nikahtan sonra kapı gibi bir “dinî nikah kıyma belgesi” verdi. Yakında o belgeleri bütün imamlar verecek, biz de onların altına mührümüzü basacağız inşallah!
Böyle böyle, her şeyi takdir-i ilahi olarak görme noktasına milleti ulaştırmış olacağızdır ve bu hainlerin 17-25 Aralık hırsızlık ve yolsuzluk iftiraları kabusumuz sona erecektir. Vesselam ve inşallah!