Yeni cümleler

1915 ’te Anadolu’da pek çok Ermeni, hayatta kalabilmek için Müslüman olmak zorundaydı. Tehlike karşısında din değiştirmek, daha önceki zamanlarda da karşılaşılan bir pratikti bu topraklarda; ancak o karanlık yılda, çok daha fazla sayıda insan Müslümanlığa geçti.

Bu insanların bir kısmı, sonradan, ortam biraz sakinleştiğinde, Hıristiyanlığa geri döndüler. Ancak pek çoğu, yaşamına Müslüman olarak devam etti. Yine içlerinden bazıları, gizliden gizliye Ermeni kimliğini ve inancını yaşamayı sürdürürken; pek çoğu ise, çocuklarıyla dahi öz geçmişini paylaşmadı, bu gerçeği anımsatan her şeyi sildi hayatından.

Bu deneyimler, aslında Anadolu’nun ortak hafızasında son derece canlıydı. Köylerde, kentlerde, insanlar yaşananları anımsıyor; ‘dönmelerin’ hikâyesi dilden dile anlatılıyordu. Onlar, kimi zaman toplumsal yaşamın çoğulculuğunun bir unsuruydu; çoğu zaman ise, ayrımcılığın doğrudan hedefi…

Konunun kamusal tartışma boyutunu kazanmasında, yazdıkları ve yaptıklarıyla Hrant Dink’in, anneannesi Heranuş/Seher’in hikâyesini anlatan Fethiye Çetin’in büyük rolü oldu. Bugün Anadolu’nun pek çok yerinde, onların açtığı çığırda ürkek ürkek ilerleyen insanlar var.

İsa’nın ve 1915’in kayıp çocukları, yani din değiştiren Ermeniler, hem Ermeni hem de Türk, Kürt ve Müslüman kimlikleri açısından büyük önem taşıyor. Ermeniler için, unutulmuş, üzeri örtülmüş bir olgunun geri dönüşünü ima ediyorlar. Ermeni kimliğinin yeni cümlelerinde onlara da bir yer olmalı mutlaka. Türkiyeliler açısından ise, ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşı bir panzehir görevi üstlenebilirler. Çünkü, kimliklerin mutlaklığına inananların ne kadar yanıldığına, melezliğimize dair en önemli gösterge onlar. 

Tabii, önümüzdeki dönemde, din değiştiren Ermeniler üzerinden türlü gerginliklerin üretilmesi, bu tabunun iyice aşılmaz hale gelmesi de olası. Onların önümüze çıkardığı soru işaretlerine vereceğimiz cevaplar, geleceğin aydınlık mı karanlık mı olacağını belirleyecek hayati etkenlerden biri olacak.

 

Etiketler

Laurence Ritter