“Hrant Dink davasına ilk destek verdiğimizde Müslümanlar arasında adeta uzaylı gibi değerlendiriliyorduk. 1915 Felaketi, Ermeni meselesi, Hrant Dink davası üzerinde yaratılan milliyetçi tepkilerde İslami motifler var. Cesur insanların sesini çıkartma cesareti olmalı. Bir tabuyla karşı karşıyayız. Birkaç insan öne çıkıp sesini yükseltme cesareti gösterebilmeli.”
UYGAR GÜLTEKİN
uygargultekin@agos.com.tr
İslami kesime mensup aydınların bir kısmı, Hrant Dink davası kararından sonra ‘Adalet Talebimiz Var’ başlıklı bildiriye imza atmış ve cinayetin tüm sorumluların açığa çıkması için takipçi olacaklarını duyurmuşlardı. Aralarında gazeteci, yazar, akademisyen ve şairlerin olduğu bu bir grup aydının bazıları, 24 Nisan’da Taksim Meydanı’nda yapılan anmaya da katıldılar. Dink davası ve 24 Nisan konusunda resmi söylemin dışında tutum takınan ve İslami kesimin bütününde sık rastlamadığımız söylem ve eylemleriyle öne çıkan aydınlar, Müslümanların ‘Ermeni algısı’nın değişmeye başladığını söylüyor ve bundan böyle bu dönüşümün hızlanacağına inanıyor.
Hidayet Şefkat Tuksal, Özlem Yağız, Yıldız Ramazanoğlu ve Cahit Koytak, İslami kesimde 1915’e ve Ermenilere dair değişen tutumu ve bu sürecin geleceğini Agos’a değerlendirdi.
Zulüm kimden gelirse gelsin
Yazar ve aktivist Hidayet Şefkatli Tuksal, insanların artık çocukluk ve gençlik dönemlerinde bu sorunla yüz yüze geldiklerini ve bundan kaçabilecek durumda olmadıklarını belirtiyor. Tuksal, 1915’in konuşulur olmaya başlamasından sonra farklı kesimlerden insanların Ermenilerle bir araya gelmesinin, diyalog ve yakınlaşmanın başlamasının, insanların birbirini anlamasını sağladığı kanısında. 24 Nisan anmasına İslami kesimden katılımların olmasının beklenen ve olumlu bir gelişme olduğunu belirten Tuksal, “İnşallah bu mesele daha ilkeli bir biçimde tartışılır. ‘Ba- zı yaralar zamanla iyileşmez’ dendi, evet ama, belki de iyileşmesinin yolunda bir adım atılabilir. Kısa vadede sonuç çıkmaz ama İslami kesim üzerine düşeni yapmalıdır. Zulüm kimden gelirse gelsin, bizim atalarımızdan da gelse, zulme karşı durmak gerekir” diye konuştu.
Kadınların güçlü bir duyarlılığa sahip olduğunu söyleyen Tuksal, başörtülü kadınların muhalif ve öteki olmasının, onların başka ötekileri daha iyi anlamasını sağladığını belirterek, Müslüman kadınların önümüzdeki dönemde daha aktif olacaklarını düşündüğünü ifade etti.
Birileri öne çıkmalı
Yazar ve aktivist Özlem Yağız da Müslümanlar arasında bazı algıların değişmeye başladığını düşünüyor ve bu gelişmeden ötürü memnun. İslami kesimin 24 Nisan anmasına katılmasını cesur bir gelişme olarak değerlendiren Yağız, “Hrant Dink davasına ilk destek verdiğimizde Müslümanlar arasında adeta uzaylı gibi değerlendiriliyorduk. 1915 Felaketi, Ermeni meselesi, Hrant Dink davası üzerinde yaratılan milliyetçi tepkilerde İslami motifler var. Cesur insanların sesini çıkartma cesareti olmalı. Bir tabuyla karşı karşıyayız. Birkaç insan öne çıkıp sesini yükseltme cesareti gösterebilmeli” diye konuştu.
Bariyerler kalkacak
Gazeteci yazar Yıldız Ramazanoğlu ise, Türkiye’de Müslümanların çoğunun yaşananları hiçbir zaman üzerlerine almak ve tartışmaların parçası olmak istemediğini belirterek, “1915 konusunda vicdanen ret içinde olmaları, Hrant Dink’in söyleyişiyle, ‘Biz nasıl böyle bir şey yapmış olabiliriz’ infialinin sonucuydu ve insaniydi. Şimdi helalleşmelerin, bu zehri başka kuşaklara taşımamanın, dinlemenin, anlamanın, hakkı teslim etmenin ve her türlü ırkçılığa birlikte karşı durmanın zamanı. Dindar insanların eşitlik duygusuna çok yakın olduğu bu zamanlarda kardeşliğimizin önündeki psikolojik bariyerlerin kalkmasına çok yaklaştığımızı düşünüyorum” diye konuştu. Ramazanoğlu, farklı toplum kesimleri arasında karşılıklı güvensizliğin ortadan kalkması için, hiç kimseye aldırmadan herkesin elinden geleni yapması gerektiğini söyledi.
Sorumluluk sahibi olanlar artıyor
Şair Cahit Koytak ise, 24 Nisan anmasına İslami kesimden gelen katılımların aslında çok daha önce olması gerektiğini söyledi. İslami kesimin on yıllarca kendilerini baskı altında hissettiğini ve düşündüklerini dışa vurmaktan kaçındıklarını belirten Koytak, bu ruh halinin artık aşıldığına inanıyor. Bu sürecin Ermenilerin kendilerini ülkelerinde daha rahat hissetmesini sağlayacağını belirten Koytak, İslami kesimde sorumluluk hissedenlerin sayısını artacağı görüşünde.