Psikolog Jülide Aral, Hrant Dink Vakfı çatısı altında, atölye çalışması yapmaya hazırlanıyor. Yeterli başvuru olursa, ‘Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler Konferansı’nda yapılan ‘Müslümanlaş(tırıl)mış Ermenilerin Çocukları ve Torunları’ başlıklı atölye çalışmasının benzeri, biraz daha farklı bir formatta yeniden düzenlenecek.
Psikolog Jülide Aral, Kasım 2013’te İstanbul’da yapılan Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler Konferansı kapsamında düzenlenen ‘Müslümanlaş(tırıl)mış Ermenilerin Çocukları ve Torunları’ başlıklı atölye çalışmasını yönetmişti. Atölye çalışmasına Aral’la birlikte, Ufuk Sezgin koterapist olarak, Berçem Göktürk ve Burcu Buğu da psikolog olarak katılmışlardı. Atölye çalışmasının sonucunda katılımcılar, kamuoyunda ses getiren bir de sonuç bildirgesi yayımlamışlardı. Hrant Dink Vakfı Yayınları tarafından yayımlanan ‘Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler Konferans Tebliğleri’ adlı kitapta, atölye çalışmasını değerlendiren bir yazı kaleme alan Jülide Aral, önümüzdeki dönemde bu atölye çalışmasını Hrant Dink Vakfı çatısı altında yeniden gerçekleştirmeyi planlıyor. Gelecek Kasım’da başlaması öngörülen atölye çalışmasına katılmak isteyenler, Hrant Dink Vakfı’na başvurabilirler.
40 yıldır psikolog olan ve Bakırköy Ruh ve sinir Hastalıkları Hastanesi’nden emekli olan Jülide Aral, özellikle travma alanında yaptığı çalışmalarla tanınıyor. 12 Eylül 1980 sonrasında, gözaltı ve tutukluluk süreçlerinde işkence görmüş bireylerin yaşadığı travmalar üzerine çalışan Jülide Aral, 1990’larda KAMER (Kadın Araştırmaları Merkezi) çatısı altında Doğu ve Güneydoğu’da kadına yönelik şiddet üzerine çalıştı. Aral ile Müslümanlaş(tırıl)mış Ermenilerle yapmayı düşündüğü atölye çalışması hakkında konuştuk.
‘Anneannem’in etkisi
Travma üzerine çalışmalarıyla tanınan Jülide Aral, Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler konusuyla ilk kez Fethiye Çetin’in ‘Anneannem’ kitabını okuduktan sonra yakından ilgilenmeye başlamış. Aral, “Bu kitabı okumadan önce de Ermenilerin neler yaşadığı hakkında bir şeyler biliyordum, ama o kitaptan sonra Müslüman olarak yaşamak zorunda kalan Ermenilerin yaşadığı travmalar üzerine düşünmeye başladım” diyor. 2013’te düzenlenen Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler Konferansı’ndaki atölye fikri de böyle ortaya çıkmış.
Konferanstaki Müslüman-laş(tırıl)mış Ermeniler atölye çalışmasının son derece başarılı geçmesi, Jülide Aral’ı bu konuda çalışmaya devam etmesi için cesaretlendirmiş. Aral, atölyede yaşananları ve sonrasını şöyle özetliyor: “Atölyeye dokuzu erkek, yedisi kadın 17 kişi katıldı. Genelde bu tür atölye çalışmalarına erkekler fazla ilgi göstermezler, ama bu kez durum farklı oldu. Konferansın son gününde üç saat süren ve katılanların isimlerinin kamuoyuna açıklanmadığı atölyenin sonunda, katılımcılar kendi istekleriyle bir sonuç bildirgesi yazıp kamuoyuyla paylaştılar. Bu da çok sık rastlanan bir durum değildir. Katılımcılardan birinin ‘İzmir’de evimin bahçesine tespih ağacı diktim. Bir tespihin taneleri gibi dağılmıştık. Şimdi ise tespih ağacının meyvesi gibi çoğaldığımızı hissediyorum’ demesi, beni çok etkiledi. 60 yaşlarında emekli bir erkek olan bu katılımcıyla bir süre sonra başka bir etkinlikte karşılaştık. Atölyeden sonra neler yaptığını kendisine sorduğumda, ‘İlk beş altı ay çok iyiydim, ama daha sonra Ermenilerin yaşadıklarıyla ilgili pek çok kitap okudum. Neler yaşandığını okudukça canım çok sıkıldı, çok daraldım’ dedi. Bu sözleri duyunca, atölye çalışmasının devam etmesi gerektiğine iyice inandım.”
Jülide Aral, talep gelirse bu atölye çalışmasının yapılabileceğinin altını şu sözlerle çiziyor: “Bu atölyeye gönüllü olarak katılmak isteyen insanlar ortaya çıkarsa çok güzel olur. Kasım’da başlayıp Mayıs 2016’ya kadar her 15 günde bir, üç saatlik seanslar halinde devam edecek toplam 10-12 toplantı düşünüyoruz. Bu çalışmada da katılımcıların isimleri gizli tutulacak. Atölye sona erdikten üç ay sonra, tekrar toplanacağız. Bu toplantıda, daha sonra yola nasıl devam edeceğimize katılımcılar karar verecek. Bu çalışma, en fazla 20 kişilik bir grupla yapılabilir. Atölye başladıktan sonra, ikinci veya üçüncü toplantının ardından gruba yeni isimlerin katılması mümkün olmaz. Bu nedenle, Vakfa yapılacak başvuruların ardından. Kasım’da çalışmaya başlayacağız.”
Başvurular bekleniyor
‘Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler Konferansı’ndaki atölye çalışmasının sonuç bildirgesinde, “Hep birlikte ve bizim dışımızdakilerle de birlikte yasımızı tutmaya başladıkça, birlikte ağladıkça, birlikte gülebileceğiz. Böylece iyileşme sürecimiz başlayacak” ifadeleri yer alıyordu. Hrant Dink Vakfı ve Jülide Aral, bu ‘iyileşme süreci’nin devam etmesi için Müslümanlaş(tırıl)mış Ermenilerin atölye için başvuruda bulunmalarını bekliyorlar.
• Başvuru için: Hrant Dink Vakfı’ndan Karun Özçelik (212-2403361 Dahili: 230)