21 yaşındaki Halepli hukuk öğrencisi Claudia Brounsouzian, annesiyle birlikte önce Mersin’e gitti. Ardından Kıbrıs’a giderek oradan Avrupa’ya geçmeye çalıştı. Ancak bir türlü Güney Kıbrıs’a geçemediği için yeniden Türkiye’ye döndü; bu kez İzmir’e gitti. Brounsouzian’la Halep’ten Türkiye’ye göç hikâyesini konuştuk.
Suriye’deki savaş, ülkedeki insanları evlerinden etmeye ve bir başka ülkede yeni bir hayat umudu aramaya mecbur bırakmaya devam ediyor. Suriyeli mülteciler, özellikle Türkiye’yi, Avrupa’ya gidebilmek için açılan tek kapı olarak görüyorlar. Bu sebeple Türkiye’ye sığınan mültecilerin sayısı, her geçen gün daha da artıyor. Kimisi burada bir yaşam sürmeye çalışıyor, kimisi de Avrupa’da yeni bir yaşamın umuduyla göç etmenin yollarını arıyor. Bunlardan biri de Halep’ten Türkiye’ye sığınan 21 yaşındaki Claudia Brounsouzian. Annesiyle birlikte önce Mersin’e giden Brounsouzian, daha sonra Kıbrıs’a giderek oradan Avrupa’ya geçmeye çalışmış. Ancak bir türlü Güney Kıbrıs’a geçemediği için yeniden Türkiye’ye, bu kez İzmir’e dönmüş. Brounsouzian’la Halep’ten Türkiye’ye göç hikâyesini konuştuk.
Babası Nishan Brounsouzian ve ağabeyi George, kendilerinin de daha sonra peşlerinden geleceklerini söyleyip, ilk olarak üç yıl önce Türkiye’ye göndermişler Claudia Brounsouzian ve annesini. İlk durakları Mersin’in Taşçu ilçesi olmuş. Claudia, oradaki kötü şartlar nedeniyle Mersin’de daha fazla durmak istememiş, üç ay sonra annesi Dalida Brounsouzian ile birlikte Kıbrıs’a gitmiş: “Mersin’den Kıbrıs’a gittiğimizde asıl amacımız Güney Kıbrıs’a geçip, oradan da Avrupa’ya gitmekti; ancak olaylar istediğimiz gibi gelişmedi ve bir türlü güneye geçemedik.”
Avrupa olmayınca
Güney Kıbrıs’a geçmelerine izin verilmeyen Brounsouzianlar, çareyi bu kez İzmir’e gelmekte bulmuşlar. Claudia Brounsouzian, Kıbrıs’taki hayatlarına göre daha rahat olduklarını, burada bir iş sahibi olduğunu ve böylece hem annesini, hem kendisini geçindirebildiğini söylüyor: “Kıbrıs’ın ardından ilk durağımız İzmir oldu, bir yıldır buradayız. Hayatımız diğer Suriyeli mültecilere göre daha iyi diyebilirim, çünkü çalışıyorum, para kazanabiliyorum. Rahat bir hayatım yok elbette, ancak sokaktaki diğer Suriyelileri gördükçe durumuma şükrediyorum. Bunun da tek sebebi, yedi dil biliyor olmam. Dil bilmesem kimse beni işe almazdı. Zaten Suriyelilerin en büyük sorunu dil, iletişimsizlik.”
Savaş başladığında ilk olarak annesiyle Türkiye’ye geldiğini, abisi ve babasının kendisine daha sonra geleceklerini söylediğini ifade eden Brounsouzian, onlardan bir daha haber alamadıklarını söylüyor: “Annem burada, benim yanımda, çalışmıyor. Suriye’deyken gazetelerde yazılar yazardı, köşe yazarıydı. Babamsa makine mühendisiydi. Hıristiyan ve Ermeni olduğumuz gerekçesiyle savaşta onu kaybettik. Önce ben ve annem geldik Türkiye’ye. Babam ve abim önce bizi gönderdiler, kendileri sonra geleceklerdi; ancak Türkiye’ye geldiğimizden beri onlardan haber alamıyoruz. En son oradan haber aldığımızda, bize bir araba patlaması sonucunda öldüklerini söylediler. Biz de ondan sonra üstelemek istemedik, babamdan haber alabilmek için Suriye’ye dönmeye çalıştık, ama yollar kapalı olduğu için gidemedik. Dolayısıyla, biz de öldüler diye kabul ediyoruz. Üç yıl önce çok daha kötüydüm, ancak şimdi bu olanları anlatabiliyorum.”
Bir yıl var
Halep’te hukuk eğitimi aldığını belirten Brounsouzian, üçüncü sınıfa kadar eğitimine devam ettiğini, ancak çıkan savaş sonrasında okuyacak durumunun kalmadığını, İzmir’de eğitimine devam etmek istediğini söylüyor: “Aslında okumam gerekiyor, üç yıldır hukuk eğitimi alıyordum, ancak savaş yüzünden okula ara verdim. Burada mecburen çalışıyorum. 9 Eylül Üniversitesi’nde okuyabilirim, burs arayışlarım var, sanıyorum ki orada eğitimime devam edebileceğim. Bildiğim kadarıyla bir sınava tabi tutuluyoruz, eğer o sınavı geçersek burada kaldığımız yerden eğitimlerimize devam edebiliyoruz. Yine de benim için çok zor olacak, çünkü kaldığımız evde kira veriyorum ve mecburen çalışmak zorundayım. Şimdi bir dükkânda gümüş satıyorum, iyi kötü idare ediyor bizi. Eğer okuluma devam edersem, işim yarı zamanlı olacak ve o zaman da kazandığımın yarısı para alacağım, bu da evimi geçindirmeme yetmeyecek. Sadece bir yılım kaldığı için okumaya devam etmek istiyorum. O bir yıl boyunca maddi durumun üstesinden nasıl geleceğimi bilmediğim için erteleme ihtimalim de var.”
İzmir’e geldikten kısa bir süre sonra İstanbul’a da gittiklerini, oradaki Ermeni toplumuyla iletişime geçmeye çalıştıklarını belirten Claudia Brounsouzian, İstanbullu Ermenilerin tutumunun kendilerini rahatsız ettiğini ifade ediyor: “İzmir’de hiç Ermeni yok, kilise bulmakta çok güçlük çektik. İstanbul’a gittik, hiçbir Ermeni bizi ‘Hoş geldiniz’ diyerek karşılamadı. Bazıları sanki onlardan para isteyeceğiz zannederek bizden uzak bile durdu. Bu da bizi çok üzdü ve İzmir’e döndük. Burada kimse ne Suriyeli olmama, ne de Ermeni olmama bir şey diyor, daha rahatım diyebilirim. Annem hasta olduğu için sadece onun ilaç paraları ve kira bize masraf oluyor, onun dışında kazandığımla iyi kötü geçinebiliyoruz.”
Suriyelilere yardım eli
Claudia Brounsouzian, aynı zamanda İzmir’deki Suriyeli mültecilere yardım etmek amacıyla kurulan İzmir’de Suriyelilerle Dayanışma Derneği’nde, yönetim kurulu üyeliği de yapıyor. Derneğin başkanı Muhammed Salih Ali, İzmir’deki Suriyeliler ve dernek hakkında Agos’a bilgi verdi. Şu anda İzmir’de 100 bini aşkın Suriyeli mültecinin bulunduğunu belirten Salih Ali, mülteci sayısının artmasından sonra böyle bir derneğin gerekliliğini düşündüklerini ve İzmir’de Suriyelilerle Dayanışma Derneği’ni bu ihtiyaç doğrultusunda kurduklarını ifade ediyor: “İzmir’de savaşın ardından Suriyeli sayısı arttıktan sonra, bu insanlar devletle nasıl muhattap olacak, Suriyeliler kiminle iletişime geçecek diye düşünüp derneği iki yıl önce kurduk. Yeni gelen Suriyelilere rehberlik yapıyoruz. Ev ve iş bulmalarında yardımcı oluyoruz. Bizi bilen büyük firmalar, işçi aradıklarında bize söylüyorlar, biz de Suriyelilere yönlendiriyoruz. Bazı hayırseverler maddi destekte de bulunuyorlar, böylece biz de elimizden geldiğince bu yardımları dağıtıyoruz. En önemli sorunlardan biri de iletişim. Suriyelilerin çoğu Türkçe bilmedikleri için onlara tercümanlık da yapıyoruz.”