01 AĞUSTOS 2015 – Endonezya’da dünyanın dördüncü büyüğü olan İstiklal Camii var. Cuma’yı orada eda edeceğiz, Allah (c.c) kabul etsin, amin.
Cemaat oturmuş imamı bekliyor, ben herkesin ortasında dikelip namaza başladım. Saray fotoğrafçımız da hemen çekmeye başladı. Boyum da uzundur, rabbime şükür. İnsanlar bakıyor. Ne olduğunu anlayamadılar.
Ama Türk milleti anlayacaktır. Bu foto erken seçimde milyon oy değerindedir. Altına da, “Cuma namazını Endonezya'da kılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk sünneti kıldığı sırada camideki insanlar tarafından dikkatle izlendi” diye yazacak bizimkiler.
***
02 AĞUSTOS – Attila Taş diye dördüncü sınıf bir şarkıcı vardır, yine haddini aşıp şöyle bir tivit atmış: “Herkes oturduğunda ben namaza durucam, tam o anda çek panpa!” Memlekete dönünce görürsün sen.
Bugün öğrendim, Tayland’da krala hakarete cezanın üst sınırı 35 yıl. Bizde ise sadece 4. Bunu da hemen halletmeliyiz.
***
03 AĞUSTOS –Askerî Şura’da Musa Çitil’i tümgeneralliğe terfi ettirdik. Vatan hainleri derhal ayağa kalktı, neymiş efendim, Çitil hakkında 1993-94’te 13 köylünün öldürülmesinden 13 kez müebbet istenmişmiş.
***
05 AĞUSTOS - Almanya’da iki gazeteci devletin sosyal medyayı daha sıkı kontrolü için hazırlanan planı ele geçirip yayınlıyorlar, federal başsavcı görevini yapıp bunlar hakkında “vatana ihanet”ten soruşturma açıyor.
Hemen feryatlar başlıyor, vay efendim basın hürriyetimiz. Başsavcı diretiyor, bunun üzerine içişleri bakanı adamın emekliye sevkini istiyor, Merkel de bu bakanı destekliyor!
Yav, bu nasıl şeydir? Bu Almanya’da HSYK yok mudur? Bu Merkel’i doğduğuna pişman mı edersin, Yüce Divan’a mı götürürsün, Divan-ı Harbe mi verirsin, yoksa sabaha mı bırakırsın? Alman milliyetçileri bunlardan birini sonunda yapacaklardır, inşallah.
***
06 AĞUSTOS – Almanya’da bunlar olurken bizdeki vatan hainleri tutturdu, vay efendim cumhurbaşkanı nasıl kendisine gelen mektubu bir sanığı kurtarmak için dava dosyasına koydurturmuş, diye.
Nuh Köklü diye bir gazeteciyi ağır tahrik üzerine bıçaklayarak öldürdüğü iddia edilen bir esnafın ağabeyi bana "Selamünaleyküm Cumhurbaşkanım" diye samimi bir mektup yazıp yardım istemişti. Köklü'nün bizim parti karşıtı ve Gezi darbe teşebbüsünün öncülerinden olması gibi çok mühim malumat veriyordu. Mektubu Adalet Bakanlığı’na tevdi etmiştim aidiyeti cihetiyle.
Bu mektubu Bakanlık değerlendirmiş, dava dosyasına koydurmuş. Ne var bunda? Dosyayla ilgili bir mektup dosyaya sokulmayacak da nereye sokulacak?
Ayrıca, cam vitrinim kırılmasın diye çırpınan bir esnaf söz konusu. Ve benim özdeyişimi hatırlıyor: "Esnaf ve sanatkar gerektiğinde askerdir, alperendir, gerektiğinde vatanını savunan şehittir, gazidir, kahramandır. Gerektiğinde asayişi tesis eden polistir, gerektiğinde adaleti sağlayan hakimdir, hakemdir".
Bunun gereğini yapıyor adam. Hem kendi dükkanını savunuyor hem asayişe yardımcı oluyor. Üstelik de söylemiş, “Ben vurmadım, o düştü bıçağımın üstüne” demiş. Daha ne desin?
***
07 AĞUSTOS – Terfi ettirdiğimiz Musa Çitil’i Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı yaptık.
Böylece bizimle milliyetçilik yarıştıran MHP’ye fark attık, şahin komutanlarımızla bütünleştik, ama en önemlisi, kanlı terör örgütü PKK’ya öyle bir gaz verdik ki artık bundan sonra ne biçim azacaklardır.
08 AĞUSTOS - Kırklar Dağı Operasyonu adı altında 13 kişi tutuklandı. Bunlardan biri de Abdullah Demirbaş. Diyarbakır Sur eski belediye başkanı. Zaten adı da Demirtaş’a benziyor, silaha milaha bulaşmamış böylelerini de içeri atacaksın ki PKK’ya ayar olsun, kendilerini kaybetsinler.
Üstelik, o Kırklar Dağı denilen yerdeki konutları bizim TOKİ’ye yaptırmamış bu Demirbaş. Düşündük, çıkan avantaya ne olmuştur dedik, PKK kapmıştır dediler, tutuklattık.
***
09 AĞUSTOS – Yine bir video zuhur etti; bu videoların Allah (c.c) belasını versin (selamun kavlen!).
Yalnız, bu seferki ters kelepçe vurulup yere yatırılan teröristlerin videosu. Özel Harekat’tan bir komutan bunları yakalamış, “Türk’ün gücünü göreceksiniz!” diye hadlerini bildiriyor, unutulmayacak bir ders veriyor. Yalnız, bu böyle yayılır kalırsa erken seçimde aleyhimize olabilir çünkü lan falan diyor.
Aleyhimize olabilir demeye kalmadı. Bu Ahmet benim sebebim olacak! Yav, bi susup bekle be! Kalkmış açıklama yapmış, “İçişleri Bakanlığı’na derhal gerekli inceleme başlatması talimatı verildi” demiş. Kime çalışıyor bu? Kime çalışacak, koalisyona çalışıyor, avara kasnak boşuna çalıştığını bilmeden tabii!
***
10 AĞUSTOS - Elhamdülillah bu hatayı tamir ettik, inşallah. Yatırılmış adamların şantiyeyi basmaya gelen teröristler olduğu ilan edildi.
Yüksekova’daki bir polisin ağzından yayınlatmışlar bu haberi. Hem de Sözcü’de! Bir de, ellerinde hazır bulunan silah ve mühimmat fotolarından eklemişler. Tabii, bizim AK trollere de hemen haber verilmiş.
Haberi yaptıranlar çok başarılı ve tecrübeli. Ne de olsa zamanında 12 Mart ve 12 Eylül’ün rahle-i tedrisinden geçmişler.
Derhal benim de aklıma bir şey geldi, kurmaylarıma emir verdim, “Bana derhal Metin Toker gibi birini bulun!” dedim. 12 Mart darbesinde Solda ve Sağda Vuruşanlar diye bir dizi yapmış, sonra da televizyonda bizzat takdim etmişti. Bir sürü örgüt şeması yapıp göstermişti ekranda, bir sürü de silah envanteri. Farkında olmadan çok şey öğrenmişiz bu 12 Mart ve 12 Eylülcülerden. Kullanmanın tam zamanıdır. Bu bize erken seçimde milyonlarca oy sağlayacaktır.
***
11 AĞUSTOS – Kurmaylarımdan bazıları bugün gelip bir endişe ilettiler:
“Arkadaşların yayınlattığı bu haber biraz aceleye gelmiş. Yere bağlı yatırılan kişiler işçiler gibi giyinmiş, hatta bazıları don-gömlek, üstelik hepsi sapasağlam. Fotoğrafta gözüken o kadar silah ve roketatara sahip 52 teröristi bir polis timinin sapasağlam yakalamış olması şüphe uyandırır. Üstelik, daha önce medyada bu kadar büyük bir terörist grubunun yakalanmış olduğuna dair hiçbir haber çıkmadı.”
Baktım, haklılar. Bir dahaki sefere önceden hazırlanmak lazım. Her şeyi benim öğretmem gerekiyor bu insanlara.
Bir de kulaklarını büktüm, bizim Sümeyye’ye suikast yapılacak haberi gibi olmasın bu olayın da akıbeti ha, dedim. Fesüphanallah! Aklıma geldikçe kanım beynime sıçrıyor!
***
12 AĞUSTOS – Malum vatan hainlerinden biri, zamanında Akiller heyetine kattığımız bir profesör eskisi çıkmış, bu yere yatırıp nasihat etme videosunu diline dolamış, utanmadan şöyle diyor: “Bu polis memuru, ‘Türk’ün gücünü göreceksiniz’ diyen o nutkun ne kadar bölücü olduğunun hiç farkında değil; ona çok doğal gelmiş”.
Tabii doğal gelecek be hain! Bizim milliyetçi memurumuz terör örgütü PKK propagandası mı yapacaktı senin gibi!
Bir de, aklıma gelen başıma geliyor, bu yatırılanların 2’si tutuklanmış, 50’si bırakılmış. HSYK uyuyor mu! Neyse ki, dosyaya gizlilik kararı alınmış.
***
13 AĞUSTOS –Dün Kılıçdaroğlu da koalisyondan umudunu kesti.
Çok uğraştık. Ama bu kadar zaman boşa geçirilmiş değildir. Hem, “Uzuuuun uzun uğraşılmıştır maalesef olamamıştır” dedirtmek, hem de kanlı terör örgütünün ortalığı duman etmesine zaman tanımak lazımdı. İkisi de oldu, rabbime şükür.
Erken seçim garanti midir? Değildir ama, koalisyon olup da bazı dosyaların CHP’nin eline geçmesini önlemek için tek umuttur.
Hem de, kanlı terör örgütü iyice azıtıp bize çalışırken!