İzmir’den Yunanistan’a ‘bir bilet’ 1200 dolar

İzmir Alsancak’taki Basmane Meydanı’nda yüzlerce Suriyeli, valizleriyle birlikte konuşlanmış durumda. Mülteciler, meydana bakan kahvehane ve civar otellerde kalıyorlar. Yasal olmayan yollarla Yunan adalarına geçmek isteyen mültecilere can yeleği ve şambriyel satan esnaf ile mültecilerin arasında dolaşan insan kaçakçıları da manzarayı tamamlıyor. Bu mültecilerden Esra ve eşi Yusuf ile konuştuk. Türkçe bildiği için sorularımızı Ester yanıtladı. Anlaşılır nedenlerden ötürü fotoğraflarının yayınlanmasını istemediler.

Ailenizi ve savaştan önce hayatınızı tanıyabilir miyiz?

3 çocuk annesiyim. Eşim Yusuf, konfeksiyonda çalışırdı. Ev hanımıydım. Halep’e 60 km mesafedeki Afrin’deniz. Savaştan önce hayatımız çok güzeldi. Savaş başlayınca yollarımız kapandı. Ekmek çok pahalı oldu. Yollar kapalı olduğu için fırınlar her gün açılmıyordu ve insanlar işe gidemiyorlardı. Fırınlar bazen üç günde bir, bazen haftada bir açılıyordu. İnsanlar evde ekmek yapar oldular. IŞİD, Afrin’i almak istedi. Biz önceden Müslüman’dık ama altı yıldır Hıristiyan olduğumuz için IŞİD’den kaçıp Türkiye’ye geldik. Bomba sesleri, Afrin’den duyuluyordu. Afrin’de de altı bomba patlattı IŞİD. Afrin’de 360 köy var.  Bunların çoğunluğu Müslüman, azı Hıristiyan’dır. Çok az da olsa Zerdüştler vardır. Birlikte, iç içe yaşardık...

Türkiye’ye girişiniz nasıl oldu?

Kasım 2014’te üç çocuğumla kaçak olarak Türkiye’ye girdim. Herhangi bir belgemiz yok. Eşim Yusuf, üç ay sonra aynı şekilde kaçak olarak yanımıza geldi. Eşimin abisi İzmir’de oturuyordu. Bizden dört ay önce gelmişler. Afrin’de sabah yemek yedik ve dokuzda yola çıktık. Akşam yediye kadar yürüdük ve üç çocuğumla Türk askerinin olduğu noktaya vardık. Kaçakçılar bizden adam başı 10 lira aldı. Biz askerlere yaklaşmadık. Kaçakçı askere gitti ve para teklif etti. Paraları kaçakçıya biz vermiştik. Asker parayı kabul etmedi ve silahını kurdu, kaçakçıyı kovaladı. Kaçakçı yanımıza geldi ve sınırdan geçemeyeceğimizi, Afrin’e geri dönmemizi söyledi. Ben üç çocuğumu aldım ve askerin yanına gittim. Ona Afrin’de kimse yok, ekmek yok dedim. Asker bana ve çocuklarıma baktı, merhametli çıktı. “Komutan izin vermiyor” dedi. Sonra ben konuştum, rica ettim. Asker bana “Çocuklarla çabuk geçin” dedi. Üç çocukla çok çabuk olmasa da hendeklerin olduğu yerden geçtik. Ertesi gün de İzmir’e, Yusuf’un abisinin evine geldim.

İzmir’de neler yaptınız?

O gün İzmir’e vardık ve ertesi gün Yusuf’un abisinin bana bulduğu işte çalışmak için Ürkmez’e gittim. Orada mandalin fabrikasında çalışacaktım. Çadırda kalacaktık. Kasım ayıydı. Rüzgâr ve yağmurun çadırda çıkardığı sesten çocuklarım korktu ve sadece bir gün kalabildik. Yusuf’u aradım. Yusuf’un yanında abisi vardı. Çocuklarım olanı biteni anlattılar Yusuf’a. Çocuklarla Yusuf, telefonda ağlaştılar. Sonra telefonu ben aldım. Yusuf’un abisi bana, çocukları ve valizini alıp İzmir’e, “bizim eve gidin” dedi. Orada eşi ve dört çocuğu vardı. Vardığımızda bana ve üç çocuğuma bir oda verdiler. Ben konfeksiyonda ayakçı olarak çalışmaya başladım. 10 gün çalıştıktan sonra, patron bana aylık 500 TL vereceğini söyledi. Çalışma saatleri sabah 7, akşam 7 arasıydı. Maaş çok az olduğu için işten ayrıldım ve başka yerde aynı işi yapmaya başladım. Burada maaş daha iyiydi, 700 TL alıyordum. Evde durumum kötü oldu. Yusuf’un yengesinin evinde dört çocuk vardı. Benim üç çocuğum vardı. Çocuklar hep kavga ediyorlardı. Evdeki büyük kızlar, benim çocuklarımı dövüyorlardı. Ben hiç Türkçe bilmiyordum. Ev sorununu çözemiyordum. Durumu yeni patronuma anlattım. Patronum da ev için yardım edeceğine söz verdi. Ev için 200 TL depozito, 300 TL kira ödedi. Sonra maaşımdan azar azar kesti. Bu patronum çok iyi biriydi, ama önceki patron kötüydü. Boş evi tuttum. Çok soğuktu. Ev sahibi soba verdi ama kömür yoktu. Yusuf’un abisinin eşi, iki battaniye verdi. Arkadaşım da bana bir halı verdi. Ben ve üç çocuğum, yani dört kişi, halı üzerinde iki battaniye ile uyuduk.

Hıristiyan olmanız durumunuzu nasıl etkiledi?

Afrin’de altı yıldır bir Protestan kilisesine gidiyorduk, ama henüz vaftiz olmamıştık. Burada kilise nerede var, bilmiyordum. Yardım bulmak için kilise de aramadım. Oraya eşya ya da maddi herhangi bir beklenti için gittiğim düşünülsün istemedim. Kiliseye dua için gitmek istedim. Yusuf’un buradaki akrabalarına, kilise adresi sordum. Bana burasının çok Müslüman bir yer olduğunu, eğer yabancılara kilise sorarsam, kiliseye götürüyoruz diye kandırarak beni başka bir yere götürüp öldürebileceklerini, burada kilise olmadığını söylediler. Ben İsa Mesih’in huzurunda ibadet etmek için kiliseye gitmek istiyordum. Bir ay kiliseye gidemedim, çünkü dil ve yol bilmiyordum. Suriye’de her hafta kiliseye gidiyordum. Buraya geldikten bir hafta sonra, çocuklarımla bir hastaneye geldiğimizde, kilisenin kubbesindeki haçı gördük ve sevinçten havalara uçtuk. İçeri girdiğimde din adamını gördüm ve yanında Arapça bilen biri de vardı. Ben kendimi tanıttım ve İncil’den ayetlerle konuştuğum için Hıristiyan olduğumu anladılar ve yaşadıklarımı anlattığımda ağladılar. 3 ay sonra, Yusuf da kaçak yollarla İzmir’e, yanımıza geldi.

Bundan sonraki hedefiniz nedir?

Biz İzmir’de kalmak isteriz. İzmir’i çok sevdik, ama burada iş yok. Bulduğumuz işler kısa süreli oluyor ve çok az para veriyorlar. Bunun için gitmek istiyoruz. Yusuf’un kardeşi, bir ay önce kaçak yollarla Yunanistan’a, oradan da kara yoluyla Almanya’ya gitti. Biz de geçen hafta Yunanistan’a gitmek için hazırlandık, ama sonra bot batar diye çocuklarımız için korkup vazgeçtik. Bu yüzden şimdi bekliyoruz. Kaçak değil, Suriye pasaportu alıp gitmek istiyoruz. İstanbul ve Ankara’da, Suriye konsolosluklarından pasaport veriyorlar. Her bir pasaport için 450 dolar istiyor konsolosluk. Başvurduktan dört ay sonra pasaportu veriyorlar. Suriye’ye gidersek pasaportu daha çabuk veriyorlar ama bizim arkadaşlarımız Hıristiyan olduğumuzu artık biliyorlar. Facebook’ta bize bakan Hıristiyan olduğumuzu hemen anlar. IŞİD bizi öldürür, Suriye’ye pasaport almak için gidemeyiz. Buradaki konsolosluklardan pasaport alacağız.

Basmane’de hem kaçakçılar, hem de can yeleği ve şambriyel satan esnaflar türedi. Kaçmak isteyenlerden ne kadar para istiyorlar?

Kaçakçılar, bir yetişkinden 1.200 dolar istiyorlar. İki çocuk için bir yetişkin parası ödüyorsunuz. Can yeleklerinin en iyisi 70 liradır. Herkes alıyor. Ben de üç çocuğum, kendim ve eşim için en iyisinden toplam beş tane aldım, ama geçen hafta kaçacakken çocuklar için korkup vazgeçtik.

Kategoriler

Güncel Türkiye

Etiketler

Suriye İzmir mülteci


Yazar Hakkında