Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin devam eden soruşturmada, cinayetin azmettiricisi olan Yasin Hayal’in, cinayet öncesinde dönemin Trabzon İstihbarat Şube çalışan polis Muhittin Zenit tarafından izlenerek hakkında rapor hazırladığı ve raporların kaybolduğu ortaya çıktı.
Yeni delilleri değerlendiren, Dink ailesi avukatı Hakan Bakırcıoğlu, “Soruşturmanın derinleştirilmesi ile açığa çıkan her yeni husus Hrant Dink cinayeti planlamasını detayları ile bilen kamu görevlilerinin kasıtlı olarak engellemediklerini ve cinayet sonrası da evrakları tahrif ettiklerini yeniden ve yeniden doğrulamaktadır” dedi.
Milliyet Gazetesinden Tolga Şardan’ın haberine göre, Zenit’in Hayal grubuyla ilgili olarak hazırlayıp teslim ettiği 24 ‘tarassut formlarını‘ daha sonra bilinmeyen bir şekilde kayboldu.
Soruşturmanın nerdeyse tamamlanmak üzere olduğu ve iddianamenin hazırlandığı belirtilen haberde, dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer’in sorgusunun ardından yeni delillerin ortaya çıktığına dikkat çekildi.
Haberde yer alan ayrıntılar şöyle:
“Dink’in öldürülmesinde rol oynayan Yasin Hayal grubuna yönelik teknik takip ve tarassut (izleme) faaliyetleri gerçekleştirilmiş.
Yasin Hayal ve grubuyla bağlantıyı sağlayan, o dönemde Trabzon İstihbarat Şube’sinde görevli olan ve halen Dink soruşturması çerçevesinde tutuklu bulunan soruşturmanın kilit isimlerinden Muhittin Zenit, görevi gereğince bu izleme faaliyetlerini raporlaştırıp bağlı olduğu büroya teslim ediyor.
Daha önce yine bu köşede belirttiğim üzere, Emniyet teşkilatındaki istihbarat faaliyetleri Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği’ne göre gerçekleştirilir. Bu yönetmelik polis istihbaratının “kırmızı kitabı” olup teknik ve fiziki takipler, yardımcı istihbarat elemanlarıyla yürütülen ilişkiler, elemanlara yapılan maddi ödemeler, her türlü haber alma faaliyetleri, örtülü ödenek harcamaları, Emniyet istihbaratında çalıştırılacak personelin nitelikleri gibi her şey en küçük ayrıntısına kadar bu yönetmelikte yer alır.
İşte istihbaratçı polis memuru Zenit’in, Hayal grubuna yönelik tarassut faaliyetleri sonrasında hazırladığı F5 raporları da bu yönetmelik gereğince hazırlanır. Yardımcı İstihbarat Elemanları (YİE) ile yapılacak buluşmalar F3, buluşmalardan elde edilen ve Ankara’daki İstihbarat Dairesi Başkanlığı’na gönderilen bilgilendirme raporları F4 olarak yönetmelikte tanımlanır.
Bu çerçevede, istihbaratçıların “hedeflerine” yönelik yaptıkları takipleri detaylı biçimde hazırladıkları F5 formları da en az F3 ve F4 formları kadar kıymetlidir. Hatta kimi zaman daha değerli bile olabilir.
Zenit; Hayal grubuyla ilgili F5 olarak tanımlanan “tarassut formlarını” hazırlayıp teslim ediyor. Ancak ne hikmetse 24 takip formunun daha sonra kaybolduğu anlaşılıyor.
Kayıp olduğu anlaşılan bu raporlar, soruşturmanın yeni evresinde savcılar tarafından ilk kez ortaya çıkarılıyor. Halen tutuklu olan polis memuru Zenit’in kendisine ait kayıtlardan söz konusu F5 raporlarına ulaşılınca, aslında Hayal grubunun Dink suikastıyla ilgili bilinen süreçten çok daha önce fark edildiği, faaliyetlerinin ciddi biçimde yakından takip edildiği ve raporlandırıldığı anlaşılıyor.
Hal böyle olunca soruşturmayı yeniden açan savcılar, bu yeni kayıtları değerlendirip soruşturmaya yeni boyut kazandırıyor.
Buhar olan bilgisayar
Bu süreçte küçük bir detay daha savcıların çalışmasıyla tespit edildi.
Trabzon Emniyeti İstihbarat Şubesi’nde yazışmaların bulunduğu bir bilgisayar, Dink cinayetinden 9 gün önce yani 10 Ocak 2007 günü “arızalandığı” gerekçesiyle “arıza formu” düzenlenerek kullanım dışı bırakılıyor.
Ancak arızalı bilgisayar, 10 Ocak’ta kullanım dışına bırakılmasına karşın onarım için hemen Ankara’daki EGM İstihbarat Dairesi Başkanlığı’na gönderilmiyor. Bilgisayar, 2 Şubat 2007 günü resmi yazı ile Ankara’ya gönderiliyor.
Buna karşın 26 Şubat 2007’de arızalı bilgisayarın yerine Trabzon Emniyeti İstihbarat Şubesi’ne getirilen yeni bir bilgisayar kullanılmaya başlanıyor. Trabzon Emniyeti’ndeki bu kayıtlara karşın Ankara’daki daire başkanlığının kayıtlarında yapılan incelemede böyle bir bilgisayarın teslim ve onarımına ait hiçbir kayıt bulunamıyor.
Şimdi bu “hayali” bilgisayarın önemi şu ki; Dink cinayeti öncesinde resmi dinleme kararlarıyla elde edilen bilgiler, yapılan yazışmalar ve hazırlanan raporların hepsi bu bilgisayarın içindeydi. Bilgisayarın buhar olmasıyla, içindeki delil ve bilgilerde doğal olarak uçtu!”
Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, ortaya çıkan delilleri Agos’a yorumladı.
Bakırcıoğlu şunları söyledi:
“Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin Hrant Dink cinayeti tasarısına dair bilgi sahibi oldukları düzenledikleri 15 Şubat 2006 tarihli evrak ile sabitti. Bu evrakın düzenlenmesinin ertesinde de Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri cinayete dair yaşanan tüm gelişmelere dair bilgi sahibi olmuş, Yasin Hayal ve üyesi olduğu örgütün faaliyetlerini elbette takip etmişlerdir. Takip sonuçlarının aktarıldığı evrakların arşivlerde muhafaza edilmemesi ve yine Trabzon İl Emniyet Müdürlüğüne ait bilgisayarlara müdahale edilmesi eylemleri Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin cinayetteki sorumluluklarını bertaraf etmeye yönelik eylemlerdir. Trabzon İl Jandarma Komutanlığı görevlileri de cinayet sonrası tüm arşivlerini yeniden düzenlemiş, gerçeğe aykırı evrak hazırlamış, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri de cinayetten sonra geçmiş tarihli evraklar düzenlemişlerdi. Dink cinayetinde sorumluluğu olan kişi ve kurumların tamamı bilgi gizlemiş, gerçeğe aykırı evrak düzenlemiş, evrakları değiştirmişledir. Soruşturmanın derinleştirilmesi ile açığa çıkan her yeni husus Hrant Dink cinayeti planlamasını detayları ile bilen kamu görevlilerinin kasıtlı olarak engellemediklerini ve cinayet sonrası da evrakları tahrif ettiklerini yeniden ve yeniden doğrulamaktadır.“