Yenilen horoz güreşe doymazmış. Erdoğan sanıyor ki erken seçim olursa yine eski padişahlık günlerine kavuşacak. O sanmaya devam ededursun, biz o günlere dönelim ve bütün , takımı önümüzdeki dönemde Yargı önüne çekecek en baba konulardan biri (yani MİT tırlarıyla İslamcı terör örgütlerine silah yollanması) hakkında yeni şeyler konuşalım
Bu arada da tekrar görmüş olalım ki AKP’yle, pardon, Erdoğan’la niye koalisyon filan yapılamaz.
Önce, işin “coğrafya”sıyla ilgili net bilgiler vereyim ki bu silahların niye “Bayır-Bucak Türkmenleri”ne değil, İslamcı teröristlere gittiğinin somut delilleri elimizde bulunsun.
***
19 Ocak 2014’te patlak veren rezalette Erdoğan Rejimi önce “İnsani malzemedir” dedi, sonra silahlar ortaya dökülünce kazı/gazı çevirdi: “Bayır-Bucak Türkmenlerine gönderiyorduk”.
Şimdi adamın ağzını açtırmasınlar. Sanki başka bir ülkedeki soydaş gruplara hükümetlerini devirmek için silah göndermek uluslararası suç değilmiş gibi.
Sanki, “Türkmen” deyince bütün Türkmenlere Sünni-Alevi ayrımı yapmadan davranıyorlarmış gibi. Alevi olanlar parklardan başka yatacak yer bulabiliyorlarmış gibi (link).
Sanki, milyonlarca Suriyeliyi aldıktan sonra 1.000-1.500 insanı güneşin altında boş pet şişeleri birbirine vurur vaziyette günlerce bekletmemişler gibi (link). Eğer kamuoyu baskısı sonucu içeri alınmasalardı IŞİD bunları canlı kalkan olarak kullanmak üzere Tel Abyad’a götürmüyor muydu? (link)
Halep ile Lazkiye, Reyhanlı ile Akçakale
Çoğumuzun ilk defa duyduğu, ama dilleri İç Anadolu ağzına çok yakın olan Bayır-Bucak Türkmenleri Humus, Şam gibi büyük kentlerde ve esas olarak Halep ve Lazkiye’de (diğer adı: Latakya) yaşıyor.
Halep, Hatay’daki Reyhanlı sınır kapısının 72,5 km (1 saat 20 dakika) doğusuna düşüyor. Ama etrafı Esad’a ayaklanmış İslamcı teröristlerle çevrili. Gönderilecek “yardım”ların Halep Türkmenlerine ulaşması imkansız.
Lazkiye, Hatay sınırının hemen dibinde bir Akdeniz limanı. Yayladağı sınır kapımızın sadece 58 km güneyinde (46 dakika) ama buradaki Bayır-Bucak Türkmenlerine “yardım” için bu kapı hiçbir zaman kullanılmadı. Aslında, buna bile gerek yok çünkü Lazkiye’ye denizden ulaşmak çocuk işi.
MİT tırları, Suriye’ye geçmek için iki ana kapı kullanıyor: 1) Hatay’daki Reyhanlı (Mayıs 2013’te IŞİD burayı bombalamıştı), 2) Şanlıurfa’daki Akçakale.
İki kapının arası 399 km (4 saat 31 dakika). Şunun için söylüyorum ki MİT sadece tırlarla silah sevkiyatı yapmıyor. İnsan da sevk ediyor. Otobüslerle.
MİT otobüs de kiralıyor…
Reyhanlı’dan Akçakale’ye mühimmatlarıyla birlikte İslamcı terörist taşıyor, PYD’li Kürtlerin hakim olduğu Suriye bölgelerinden geçmeden savaşa katılabilsinler diye.
Olay, araçlarda cihatçıların unuttuğu mermilerin bulunması üzerine ortaya çıktı. Gözaltına alınan şoförler sorgularında otobüsleri MİT’in kiraladığını, kendilerine yolcuların Suriyeli mülteciler olarak tanıtıldığını söylediler. Cumhuriyet bunu uzun uzun yazdı (link):
9 Ocak 2014’te Reyhanlı’nın hemen karşısında bulunan Suriye Atme kampından alınan cihatçı grup, silah ve mühimmatıyla Akçakale’ye taşındı, oranın hemen karşısındaki Tel Abyad’a geçiş yaptı. O dönemde Esad’ın elinde bulunan Tel Abyad, bu sevkiyattan birkaç gün sonra, 13 Ocak 2014’te IŞİD’in eline düştü (Bu hafta başında da PYD’li Kürtlerin eline geçmiş bulunuyor).
Bütün bunlardan çıkan açık sonuç: MİT tırlarındaki silah ve mühimmat ne Halep Türkmenlerine gidiyordu, ne de Lazkiye Türkmenlerine. Resmen, İslamcı teröristlere gidiyordu.
Kafa karıştırmalık durumlar
Bitmedi. Sabah gazetesinde 03.06.2015 günü bir haber çıktı: Kimi Bayır-Bucak Türkmen yetkilileri 19 Ocak’ta durdurulan 3 adet tırın kendilerine ulaşmaması yüzünden 200’e yakın köylerinin düştüğünü söylüyorlardı (link).
Oysa, olay günü bu tırlar sadece 3-4 saat gecikmeyle tekrar MİT’e teslim edilmişti. Bunlar Bayır-Bucak Türkmenlerine gidiyor olsaydı, bu 3-4 saat gecikmeyle kendilerine ulaşırdı. Ama gitmiyordu. Kaldı ki, en önemli üç Türkmen liderinin “Türkmenlere yardım getiren bir TIR yok. Geçen hafta İsviçre'den içinde kıyafet olan bir TIR geldi" dediğini 5 Haziran’da yazmıştım (link).
Bu arada, kafa karıştırmak babında Cumhurbaşkanı ve başbakan dahil bütün devlet makamları ellerinden geleni yapmakta. Bunlardan Adana’dakiler, yakalanan “yardım”ın Lazkiye’deki Türkmenlere gittiğini söylüyor. İstanbul Başsavcılığı ise, Lazkiye’den 182,6 km (2 saat 17 dakika) ötedeki, etrafı IŞİD’le çevrili Halep’in Türkmenlerine. Dava dosyaları gizli olduğu için basından örnek veriyorum (kim bilir bu dava dosyalarında daha neler var; boşuna mı koydular sansürü!):
"01.01.2014 tarihinde Hatay İli Kırıkhan ilçesinde, 19.01.2014 tarihinde Adana İli Ceyhan ilçesinde rütbeli Jandarma personeli tarafından durdurulan Milli İstihbarat Teşkilatı’na ait, devlet sırrı kapsamında Suriye ülkesi Halep şehri Türkmenlerine insani yardım malzemesi taşıyan yardım TIR’larının durdurulması olayının, Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2014/41637 sayılı soruşturması kapsamında gerçekleştirildiği tespit edilmiştir (http://www.hurriyet.com.tr/cukurova/28660953.asp).
Sonra da, “Bayır-Bucak Türkmenlerine insani malzeme yolluyoruz” teranesi ha? Ayıp diye bişey yok mudur?