‘Sevag 24 Nisan için kurban olarak seçildi’

Sevag’ın öldürülmesine ilişkin Diyarbakır Askeri Mahkemesi’nde yapılan altı duruşma sonucunda ulaşılan bilgiler doğrultusunda, Balıkçı ailesi, cinayetin planlanarak işlendiğini düşünüyor. 22 Nisan Pazar günü Şişli Ermeni Mezarlığı’ndaki kabrinin başında anılacak Sevag’ın annesi Ani Balıkçı ve babası Garabet Balıkçı’yla, Sevag’sız geçen bir yılı konuştuk.

SARKİS GÜREH

sgureh@agos.com.tr

Sevag Balıkçı, geçen yıl 24 Nisan’da, askerlik yaptığı Batman Gümüşörgü Jandarma Karakolu’nda vurularak öldürüldüğünde, pek az insan basına yapılan ‘kaza’ açıklamasına inanmıştı. Ermeni Soykırımı’nın başlangıcı olarak kabul edilen bir günde, Sevag’ın, asker arkadaşıyla şakalaşırken kazara ateş alan silahtan çıkan kurşuna hedef olduğu yönündeki açıklama, hemen hemen hiç kimseyi tatmin etmedi. Nitekim, Sevag’ın öldürülmesine ilişkin Diyarbakır Askeri Mahkemesi’nde yapılan altı duruşma sonucunda ulaşılan bilgiler doğrultusunda, Balıkçı ailesi, cinayetin planlanarak işlendiğini düşünüyor. 22 Nisan Pazar günü Şişli Ermeni Mezarlığı’ndaki kabrinin başında anılacak Sevag’ın annesi Ani Balıkçı ve babası Garabet Balıkçı’yla, Sevag’sız geçen bir yılı konuştuk.

Bu bir yıl Balıkçı ailesini hem manen hem de maddeten çok yıprattı. “Bizimkine yaşamak denmez, hayatta kalmak denir” diyor Ani Balıkçı ve ekliyor: “Bu bir yıl çok zor geçti. Yaşamak için gereken şeyleri yapabildik sadece, yemek yemek, su içmek gibi. Hep bir boşluk var içimizde. Sevag’sız her şey yarım, her şey eksik. Onsuzluğa alışamadık. Bazen, şu kapıdan her an içeri girebilecekmiş gibi geliyor bana. Hâlâ kabullenmekte zorlanıyoruz. Onsuzluk, zor hem de çok zor. Bir de böyle öldürülmesi zoruma gidiyor. Onu ırkçılık öldürdü. Irkçılığın nasıl bu kadar benimsenebildiğini anlayamıyorum, çok tuhafıma gidiyor.”

‘Oğlum planlı öldürüldü’

Baba Garabet Balıkçı, olayın gerçekleştiği andan itibaren delillerin karartılmaya çalışılması, olayla ilgili birbirinden farklı iki tutanak yazılması, görgü şahitlerinin çelişkili, tekdüze ve yüzeysel ifadelerde bulunmaları, tanıklara ifadelerini değiştirmeleri için baskı yapıldığını belirtiyor. Garabet Balıkçı, Sevag’ı vuran Kıvanç Ağaoğlu’nun aşırı milliyetçi siyasilere sempati beslediğinin ortaya çıkması ve bölükteki diğer askerlerden bazılarının da Sevag’ı tehdit ettiğinin iddia edilmesinin, kendisinde Sevag’ın kasten öldürüldüğüne dair bir kanaat oluşturduğunu söylüyor: “Sevag bilerek öldürüldü. Bu cinayet planlandı ve bu işin arkasında birileri var. Kimdir bilemiyorum ama hissediyorum. Bu bir yılda böyle bir kanaat oluştu bende. Artık dayanamıyorum. Bu kaza maza değil, bu bir cinayet. O gün bir Ermeni’nin ölmesi gerekiyordu, Sevag’ı hedef seçtiler. Başka bir Ermeni çocuğu da olabilirdi, ona denk geldi. Türkiye’de yapılan 24 Nisan anmaları mı etkiledi? Bilemiyoruz tabii...”

‘Karakolda gerçeği öğrendik’

Cinayetin ardından Sevag’ın askerlik yaptığı karakola götürüldüklerini ve tanıklarla görüştürüldüklerini anımsatan Ani Balıkçı, o gün kendilerine bir askerin söyledikleriyle, gerçeği anladıklarını söylüyor: “Biz cinayet sonrası karakola götürüldüğümüzde Sevag’ın hemen yanında duran asker, şimdi adını hatırlamıyorum, Kıvanç’ın silahını tel örgüye dayayıp ateş ettiğini söyledi. Orada öğreneceğimizi öğrendik. Kimse aksine inandıramaz artık. Halil Ekşi adlı asker de söyledi bunu. Ama korktuğundan, olayı tüm gerçekliğiyle anlatamıyor. Onu bu kadar korkutan ne olabilir? Demek ki bu işin arkasında güçlü birileri var.”

‘Orada milliyetçi bir örgüt var’

Garabet Balıkçı, gerek görgü tanıklarıyla yaptıkları konuşmaların, gerek mahkemedeki ifadelerin, karakolda milliyetçi bir grup olduğuna işaret ettiğini kaydediyor: “Gün gelecek, ispat edilecek bu. Bugüne kadar ortaya çıkan bilgilerden orada milliyetçi bir grup olduğunu anlıyorum. ‘Ermenistan’la savaş çıksa ilk seni vururum’ diyen Abdullah, grubun başı. Kıvanç ve bir-iki kişi daha var. Bunların arasında rütbeli birileri de olabilir. Benim düşüncem bu. Mahkemede her şey çıkacaktır ortaya.”

‘Yöneticilere kırgınız’

Balıkçı ailesi, cinayetin ardından geçen bir yılda cemaat yöneticilerinin kendilerini yalnız bıraktığını söylüyor. Bugüne kadar birçok yöneticinin bakanlarla bir araya geldiğini kaydeden Ani Balıkçı, tepkisini “Sanki Sevag bu cemaatin çocuğu değil mi? Onun hakkını aramışlar mı? Bir söz etmişler mi? Mahkemeye gelmişler mi? Cemaatin hakkını aramayacaklarsa neden yönetici olmuşlar?” sözleriyle dile getirdi.

24 Nisan’dan 24 Nisan’a

Sevag 1 Nisan 1986 doğumluydu. Doğumu sonrasında sağlık sorunları yaşadı. Henüz bir aylık bile değilken kalbi durdu, ancak hayata geri döndü. Bu sırada takvimler 24 Nisan’ı gösteriyordu. Ani Balıkçı o günü şöyle anlatıyordu: “Sevag, 1 Nisan’da dünyaya geldi ve prematüre olduğu için kuvöze kondu. 23 Nisan Çocuk Bayramı’nda öğrencilerimle olmak için hastaneden ayrıldım. 23 Nisan akşamı Sevag birdenbire morarmaya başladı. Apar topar hastaneye gittik. O gece birkaç kez kalbi durdu ama yine de hayata tutundu.” Sevag, 25 yıl sonra, bir 24 Nisan’da hayatını kaybetti.