Agos’un kurucularından ve Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i 2007 öncesi hedef haline getiren sürecin en önemli ayaklarından birisi de ‘Türklüğü aşağılamak’ iddiasıyla 301. maddeden açılan davaydı. Dink, pek çok demecinde 1915'te yaşananları resmi tezlerin dışında, kendi gerçekliği içinde anlatmış, Reuters'e verdiği bir röportajında adlandırma ile ilgili ısrarlı soru üzerinde soykırım ifadesini kullanınca kendisine hiç vakit kaybetmeden dava açılmıştı. Bu davayı müteakip yine pek çok gazete Reuters'a verilen demeci haberleştirirken aynı haberin Agos'ta yer alması, ayrı bir dava konusu olmuştu.
Hrant Dink, 2006 yılının Temmuz ayında Reuters’e verdiği röportajda, “Elbette bu bir soykırımdır diyorum. Çünkü sonuç kendini zaten kendi tanımlıyor ve adını koyuyor. 4 bin yıldır bu topraklarda yaşayan bir halkın, bu olanlarla birlikte artık ortadan yok olduğunu görüyorsunuz” demiş, Avukat Kemal Kerinçsiz'in kurucusu olduğu Büyük Hukukçular Birliği'nden Recep Akkuş da, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na söz konusu açıklamayla ilgili şikâyette bulunmuştu. Şikâyetin ardından Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı, röportajla ilgili olarak soruşturma başlatmış, soruşturmanın haberi, pek çok gazetede yer alırken, bu habere yer verdiği gerekçesiyle sadece Agos yönetimine ayrı bir soruşturma daha açmıştı.
Soruşturmanın ardından, 2006 yılının Eylül ayında, Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Hrant Dink'e “beyanda bulunduğu”, Agos gazetesinin o dönemki yazı işleri müdürü Arat Dink'e ve imtiyaz sahibi Sarkis Seropyan'a da “beyana gazetede yer verdikleri” gerekçesiyle, TCK'nın 301. maddesi uyarınca “Türklüğü aşağılamaktan” dava açtı.
Dava haberine de soruşturma
Dink, soruşturmaya konu olan haberde, Reuters’e verdiği röportajla Türklüğü aşağılamak arasında ilişki kurulamayacağını ve yasal süreç içerisinde savunmayı en iyi şekilde yapacağını söylemişti.
21 Ağustos 2006 günü, Hrant Dink, Arat Dink ve Sarkis Seropyan, savcıya şöyle ifade vermişlerdi:
“Bahse konu haberde ‘301’e Karşı 1 İmza’ başlıklı haber, bütünüyle diğer gazetelerde yer alan bir haberin benzeridir. 301’den yargılanan ve hüküm giyen Dink’e destek kampanyası başlatılmış ve bu yönde haberler basında yer almıştır. Gazetemiz de bu haberi tekrarlamaktadır. Ayrıca haberde, o günlerde televizyonlarda ve gazetelerde yer alan Dink aleyhinde Şişli Başsavcılığı'nda yeni soruşturma başlatıldığı tekrarlanmıştır. Bu soruşturmanın nedeni de haberde belirtilmiştir: 'Dink, Reuters’a verdiği beyanatta, elbette bu bir soykırımdır diyorum. Çünkü sonuç kendini zaten kendin tanımlıyor ve adını koyuyor. 4 bin yıldır bu topraklarda yaşayan bir halkın bu olanlarla birlikte artık ortadan yok olduğunu görüyorsunuz' sözleri, haberde yer almıştır. Gazetemiz de bu haberi tekrarlamıştır. Dink, ayrıca bu beyanatla Türklüğü aşağılamak arasında bir bağlantı kurulamayacağını belirtmiştir. Söz konusu haber, bütün basında yer almış bir haberdir. Herhangi bir suç unsuru taşımamaktadır. Suçlamaları kabul etmiyoruz.”
‘Kişilikleri dikkate alınarak…’
Dink, davanın hiçbir duruşmasına katılamadan hakkında dava açıldıktan altı ay sonra katledildi. Davanın ilk duruşmasında, Hrant Dink hakkındaki yargılama düştü. Ancak, bu açıklamaya Agos gazetesinde yer verdikleri için Arat Dink ve Sarkis Seropyan hakkında, TCK’nın 301/1 maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası verildi ve cezaları ertelendi. Yargılama boyunca sadece karar duruşmasına katılan mahkeme hakiminin gerekçeli kararı da o dönem çok tartışıldı.
Mahkeme Başkanı Hakkı Yalçınkaya, gerekçeli kararında, “Sanık Sarkis Seropyan ve sanık Arat Dink’in suç tarihinde Türk milletine soykırım isnat eden haber yayınladıkları mahkemece sabit görüldüğünden sanıkların ayrı ayrı kişilikleri, eylemlerin özellikleri dikkate alınarak cezalandırılmalarına” hükmetmişti.
Dink’i hedef haline getiren, 301. maddede yapılan değişikliğin ardından, yargılama temyiz aşamasındayken, Adalet Bakanlığı iznine tabi tutulmuş ve bakanlığın izin vermemesi üzerine de dosya kapatılmıştı.