KCK davasından tutuklanan ve önceki gün tahliye olan yazar ve yayıncı Ragıp Zarakolu, bugün yaptığı yazılı açıklamada; 'bir protesto olarak ağzıma fermuar çekiyorum' dedi. Sistemin meşruluk krizi içinde olduğunu belirten Zarakolu, Terörle Mücadele yasası ve TCY. 301 gibi maddeler var oldukça sessizlik protestosunda bulunacağını belirtti.
1 Kasım 2011'den bu yana (Koma Ciwaken Kurdistan / 'Kürdistan Topluluklar Birliği') KCK davası nedeniyle tutuklu olduğu 'Kocaeli 2 Nolu F Tipi, Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'ndan önceki gün tahliye olan yazar ve yayıncı Ragıp Zarakolu, bugün yaptığı yazılı açıklamada; 'bir protesto olarak ağzıma fermuar çekiyorum' dedi. 'Bugün gerek yargı, gerek yasama ve gerekse de yürütme erki gayrimeşru bir anayasal zemin üstünde oturmaktadır. Her türlü hukuk dışı yönetime olanak sağlayan 1982 Anayasası ve uzantısı olan yasa ve kararnamelerin yürürlükte olması, bütün sistemi bir meşruluk krizi içine sokmaktadır' diyen Zarakolu açıklamasında şunları ifade etti:
'1983 seçimlerinden bu yana peşpeşe gelen hükümetler, gayrı meşru 1982 Eylül Anayasası'nın sağladığı olağanüstü yönetim olanaklarını kullanmayı tercih etmiş ve demokratikleşme programına ihanet etmişlerdir.
Prensip olarak, benim ve diğer birçok masum insanın haksız tutukluluklarına ve temelsiz senaryovari iddianamelere olanak sağlayan Terörle Mücadele yasası (TMY) ve TCY. 301 gibi maddeler yürürlükte olduğu sürece görsel ve yazılı medyaya konuşmayacağım. Varolan duruma karşı 'sessizlik' protestosunda bulunacağım.
Her türlü konuşma, var olan anormal durumu, normalleştirmeye hizmet edecektir. Sanki bir hata yapılmış da giderilmiş gibi olacaktır.
Benim bırakılmam, var olan hukuksuzluğu asla düzeltmiyor. Ayrıca beni rehin almayı amaçlıyor.
Bu yasalar yürürlükte olduğu sürece,düşünce özgürlüğü sadece bir yalandan ibaret kalacaktır. İfade özgürlüğü tehdit altında yaşayamaz ve gerçekleşemez.
Keyfiliğin ve önyargının, sabit fikrin, ideolojik bakışın bizlere dayattığı belirsizlik kelimelerin özgürlüğünü kısıtlamaktadır.
Düşünceyi ve ifadeyi bir lütufmuş gibi görüp, konjonktüre göre sözcükleri cezalandırmak, ya da görmezden gelmek kabul edilebilir bir davranış değildir. Düşünceyi ifade etmek ve yayınlamak bir 'cesaret' haline geldi ise, durum çok vahim demektir.
Bu nedenle, görsel ve yazılı medyanın ilgisine teşekkür etmekle birlikte, görüşme ve röportaj taleplerine olumsuz yanıt verdiğimi bildiririm...'
(Sesonline)